BASİRETLİ OLMAK
Sevgili hemşerilerim! Taraf olmamak adına-haddimi bilmek adına ,bir süredir sakin biçimde beklemeyi tercih ettim.Bu nedenle yazılarıma ara verdim.Yazılarımdan birilerinin rahatsızlık duymasını asla istemem.Çünkü benim yazılarımın ana eksenini AKKUŞ ve AKKUŞLULUK oluşturmaktadır.Türkiyemizin her köşesi gibi , bizim AKKUŞUMUZ ve AKKUŞLUMUZ hizmetlerin en güzeline layıktır. Olur ya , sürçü lisanla birilerinin hoşuna gitmeyen gaf lar yaparız , hiç istemediğimiz halde ,telafisi muhal sonuçlar oluşur diye sessiz kalmayı yeğledim. .
Sevgili hemşerilerim! Zaman su gibi akıp gidiyor.İşte geldi geçti beş yıl. Üç ay sonra ömrü olanlarımız, diğer bir beş yılın maratonuna çıkmış olcaklar. Bu , şu kişi –yada bu kişi meselesi değildir,şu parti yada bu parti meselesi değildir.Bu tamamen ilçemizin -beldelerimizin- köylerimizin, oralarda yaşayan -mukim insanlarının huzurlu yaşamalarının temini noktasında,anayasal düzende, demokratik hakkımızın bu insanlarımıza getirilişinin yarış maratonudur.Bir nevi sorumluluk – daha ötesi ateşten bir gömlek giymek yarışıdır.Türkiyemiz de, dönem dönem , jenerasyonlar rüzgarı esmiştir.Bu döneme kadar yapılamayan birçok hizmetin ,bu jenerasyonla yapıldığını hepimiz görmek zorundayız.Yani sezerin hakkını sezere vermek durumundayız.Sözlerimiz itibara alınır yada alınmaz, hiç önemli değil.Önemli olan , ben vazifemi yapayımda, akıbeti mevlam taktir edecektir.Basiret Arapça bir kelime olarak dilimize girmiştir . Yani görmek meselesidir,Şanlı ecdadımızın Dünyaya hakimiyetinin temelinde Basiret gelir.Tarihe göz atılırsa görülecektir.Şuan esen rüzgarda ilçemize –beldelerimize- köylerimize yani AKKUŞ VE AKKUŞLULARA kimler neler kazandırabiliri görmek zorundayız.Hatır gönül belası artık gelip geçtiğini görmek zorundayız.farzumahal yarın bu jenerasyon değişirse, esen rüzgarın yönü değişirse, yada rüzgar kesiliverirse, AKKUŞ VE AKKUŞLUNUN kaybedeceklerini , yerelde ve genelde görmek zorundayız.Meseleye bu cihetten yaklaşmak zorundayıuz.Hani merhum Necip Fazıl diyor ya, su akar-kir akar- tarih akar- insan akar- FİKİR AKAR……… işte harmanın savrulabileceği rüzgardan istifade edemezsek, ırmaklar da akar bizlerde bakar gelir geçeriz.tarihte bizlerden hesap sorar. İşte bunu görmek durumundayız.
Kıymetli kardeşlerim!Bundan önceki yazılarıma göz atılırsa görüleceği üzere,ana tema olarak işlemeye çalıştığım AKKUŞ ve AKKUŞLULUK olgusu hepimize bir vicdani sorumluluk yüklemiştir. Mahşeri vicdanda bu hesabın asaniyeti , tamamen bizlerin basiretle meselelere yaklaşmamıza bağlıdır. Sayın Başbakanımızın ağzından dökülen ifadeleri iyi tahlil etmek zorundayız. İçinde bulunduğumuz global olayların gölgesinde gerçekleştirilecek olan 29 mart 2009 seçiminden ilçemiz olarak ,beldelerimiz olarak ,köylerimiz olarak alnımız açık-kafamız dik olarak çıkmak zorundayız.Aksi durumda ,rüzgar gelir geçer, bizlerde açıkçası harmanı savuramamış oluruz. Bu akıbete düşmenin getirisini- götürüsünü irdelemek zorundayız.Siyaset yapma hizmet etme sanatıdır.Siyaset yapma bir nevi feragat sanatıdır,siyaset yapma hayatın her safhasından ,hatta kendinden feragat etme sanatıdır. Bunun mutlaka görülmesi gerekmektedir.Benim nefsime birtakım şeyler hoş gelebilir, neticede insanım ,fakat düşünmemiz gereken yöremizin insanlarıdır.nefislerimizin istekleri son planda olmalıdır.Tüm siyaset yapan kardeşlerimizin bunu itibara alacağına inancım sonsuzdur.Çünkü ilçemizin çok ender simaları siyaset sahnesindeler.Bu ayırt edici özelliklerini ,bu alanda da hissettireceklerini, ilçemizin menfaatine kararlar alacaklarını ümit ediyorum.Farklarını fark ettireceklerdir.Bu arada siyasetçi siyasetini yapacak, diğerlerimizde doğru bildiklerimizi memleketimiz menfaatine haddimizi -kastımızı aşmadan söyliyeceğiz,en doğru kararları aklıselimin- hakim olacağı şekilde göreceğiz.Herkes üzerine düşeni yaptıktan sonra tevekkülü cenabı hakka yapacağız.Tek hedef huzurlu bir AKKUŞ ve Hizmete doymuş AKKUŞ HALKI.gerisi tamamen teferruattan ibarettir.Hepinizi saygıyla selamlıyor, aklın yolunun bir olduğu gerçeğinin ilçemizde beldelerimizde hakim olmasını niyaz ediyorum. Tüm kardeşlerimize başarılar diliyorum.
BUNLARI TANIYORMUYUZ
DÖRT KARDEŞ : Sevgili hemşerilerim! Bu seri,
yazımda sizlere AKKUŞ’UMUZUN ender simalarından olan, İstanbul’un
hatta Türkiye’mizin dört bir yanında yaptıkları şaheserlerle adlarından söz
ettiren AKKUŞLU takribi 300 civarında insanımıza geçim kaynağı sağlayan, dört
kardeşten bahsetmek istiyorum.
Bu dört kardeş, diğer AKKUŞLU iş adamlarına örnek olacak nitelikte,
yıllardır faaliyet göstermekte, hemşerilerinin geçimlerini sağlamaları
için onlarcasına hatta yüzlercesine iş temin etmekte, hemşerilerini yanlarında
barındırmaktadırlar. Kuruntu, kibir-desinler desise gibi hiçbir hastalığa
düşmemişler-çalışmışlar -çalışmışlar-çalışmışlar. Gayrı meşru hayattan uzak
durmuşlar, dürüst hemşericiliği önde tutmuşlar, samimiyete ve dürüst iş
yapmaya önem vermişler. Kardeşçe el ele vererek Akkuşumuzun insanlarını metropol
kentlerde aç–susuz-işsiz-aşsız bırakmamışlar. Kimselere muhtaç etmemişler,
insanlar için en değerli kazanç olan alın terinin karşılığını kuruşuna
kadar hemşerilerine yansıtmışlar,hem kendileri, hem de yanlarında çalışan
hemşerileri günümüze kadar gelmişler ve halen iş hacmini büyütmenin
gayreti içindeler. Bu hemşerilerimiz bu kutsal hizmeti sadece
memleketimiz AKKUŞ ve AKKUŞ insanının metropol kentlerde
daha iyi şartlarda, yaşamaları, çoluk çocuklarını daha iyi
şartlarda yetiştirmeleri memleketlerine olan VEFA borçlarını bihakkın yerine
getirebilmeleri adına, dört mevsim işlerinin başında hizmet vermektedirler.
Baştan kendilerini en içten dileklerimle kutlarım.
Sevgili hemşerilerim!
Kendileriyle gurur duyacağımız bu dört
kardeşin hikayesi oldukça enteresan, bu başarının esrarı, sadece ve
sadece içlerine tefrika sokmadan, dürüstçe ittifak
içinde azimlerini işlerine yansıtmalarından sonra başarı zaten kendiliğinden
gelmiş, işler işleri kovalamış ve bu gün DÜNYA'NIN içinde bulunduğu ekonomik
sıkıntılara rağmen, bu hemşerilerimiz TÜRKİYE’NİN dört bir yanında,
onlarca işyerlerinde yüzlerce AKKUŞ insanına ekmek yedirmeye devam
etmektedirler. Şahsım adına kendileriyle tanışıp, kaynaşmanın, durumlarını
tetkik etmenin, diğer AKKUŞ’LU işadamlarına örnek teşkil etmesi
açısından fayda sağlayacağına inandığım için, bizi izleyen, sitemizi takip
eden kardeşlerime bu örnek şahsiyetleri tanıtmak zarureti hasıl oldu. Sakın ola
ki birilerinin reklamını yaptığımı kimseler düşünmesin. Zaten bu kardeşlerimizin
buna ihtiyaçları da yok. Yaptıkları bitirdikleri ve halen devam
eden birkaç işten örnekler resimleriyle beraber sitemizde yayınlamak
istiyorum.Benim bilemediğim, tanıyamadığım Akkuş’umuzun başka yerlerde
yörelerde bu kardeşlerimiz gibi memleket hizmetkarı hemşerilerinin sevdalısı
işadamlarımızda mutlaka vardır diye düşünüyorum. Fakat benim
ulaşabildiğim İSTANBUL -SULTANBEYLİ de ikamet etmeleri hasebiyle şimdilik bu
kardeşlerimizi tanıyalım diyorum.
Ailenin büyüğü: Sadık KEMENTOĞLU 1979 senesinde inşaatta amelelikle işe
başlamış, anne ve babalarını erken yaşta kaybeden, ailenin erkeklerden büyüğü,
Sadık bey, diğer kardeşleri, Hacı Gazi -İhsan-Fatih beyleri, peyderpey yanına
alarak, bu günkü şekline yani patronluğa kadar uzanan öykülerinin tek bir hedefe
matuf olduğunu anlatıyor. Bu hedef, sadece kendilerinden sonraki nesillere güzel
bir manevi miras bırakmak, bunun için muhtaç hemşerilerinin çocuklarını bursla
maddi manevi destekle okutup, hizmet kervanına
katarak memleketimize hizmetlerini celbede bilmek.
Bugün 5 tane şantiyede hemşerilerimize iş imkanı sağlayan bu güzel insanlar,
patronluk edasıyla değil, insana insan olduğu için değer verip, büyük sünmeden,
onlarla beraber halen çalışmakta, beraber yiyip içmekte, hemşerilerinin tüm
dertleriyle hemdert olmaktalar. Organizeli görev dağılımını en güzel
biçimde gerçekleştirmişler, kimse kimsenin yetki sahasına müdahil bile olmadan
işler kendiliğinden yürür hale gelmiş.
1-İdari sorumlu: (1965) Doğumlu Sadık KEMENTOĞLU - (0532 233 93 02 )
2-Ekonomi ve Mali işlerden sorumlu Hacı Gazi ve İhsan KEMENTOĞLU - ( 1970-1973
)(0532 416 50 36----0532 696 28 02)
3-Şantiye işlerinden ve işçilerden sorumlu, Fatih KEMENTOĞLU (1976)(0532 748 88
76). Zaman zaman yap-sat‘da yapan, siyasi, bürokratik hiçbir beklentileri
olmadan hizmete devam eden bu kardeşlerimiz, hemşerilerinden üniversiteyi
bitiren mimar-mühendis- muhasebeci vb. mesleklerdeki insanları bir gün bile
boşta bırakmadan yanlarında işe başlatmaktalar.
Hizmetlerinin devamını ve diğer hemşerilerimizin de kendilerinden örnek
almalarını ,temenni ederken başarılarının devamını cenabı haktan
niyaz ediyorum.Kazasız belasız nice hizmetlere diyorum.
HİZMET ŞEKLİ
Sevgili hemşehrilerim! Herkes kapasitesince, sitemize herhangi bir konuda açık seçik biçimde fikirlerini yazabilmekte, ilçemizin sıkıntılarını aktarabilmekte, insanların duyarlılıklarını – ilgili -yetkili ve etkili mercilerin dikkatlerini ilçemize ve ilçemizin sorunlarına -çekmeye çalışmaktadırlar. Bu hizmet geçmişte farklı kişilerce, farklı biçimde tüm imkansızlıklarla boğuşarak icra edilirken, bu gün hamdolsun ki, 21. y.yılda –iletişim ve teknoloji çağında çok daha farklı biçimde, olması gerektiği şekilde yürütülmektedir. Hizmet şekli bir jenerasyon kuşak –ve tamamen imkanlara bağlı, bir kültür ve de gönül işidir. Türkiyemiz de alışılagelen tabu halindeki anlayışlar artık birer birer yıkılıp, yerini daha makul ve mantıklı, daha kültürlü- daha ortak akılcı yaklaşımlarla hizmetler yapılmaya başlanmıştır. Bu hususta AKKUŞ ve AKKUŞLULAR olarak artık geçmişimize sövmek yerine –geçmişle dövünmek yerine ortak aklı hakim kılıp , birlik ve beraberlik ruhunu tüm ince noktalarına varıncaya kadar,ilçemizin kalbur üstü diyebileceğimiz, kültürlü-bilinçli-anlayışlı-bilici-bulucu-yapıcı ve neticelendirici insanlarına tüm benliğimizle destek olarak, almamız gereken hizmetlerimizi almanın yollarını aralamalıyız.
Sevgili hemşehrilerim! Kimimiz işçi-kimimiz memur-kimimiz amir-kimimiz köylü-kimimiz çiftçi-kimimiz bürokrat-kimimiz siyasetçi- kimimiz fakir-kimimiz zengin, bulunduğumuz konum her ne olursa olsun , kimse kimseden ne büyüktür, nede küçüktür. Cenabı hak insanlara belirli nispette kabiliyet ve kapasite vermiştir. Herkes Dünyada kendisine verilen ROLÜ bir biçimde icra etmekle mükelleftir.Kimsenin diğer bir kimseyi konumu itibariyle, yani Dünyadaki verilmiş ROLÜ itibariyle , kendisinden küçük yada büyük görme --bir diğerini hor ve hakir görme - üstün yahutta farklı görme gibi hiçbir lüksü asla olamaz.ALLAH katında tek üstünlük vardır , o da ALLAH dan daha fazla korkmaktır. Bunun harici herkes eşittir. Bu konuda bir kere mutabık kalmalıyız. İşte bu mutabakata vardığımızda herkes AKKUŞ LULUĞUNU hatırlayacak, Dünyanın neresinde olursa olsun, Türkiyenin neresinde olursa olsun , bununla gurur duyacak ve bulunduğu konuma -üstlendiği role göre köyüne –beldesine-ilçesine-iline hizmetin getirilmesi-orada yaşayan büyüklerimizin hayat şartlarının yükseltilmesi için mücadelesini verecek. Tıpkı karınca misali. Kimimiz basın yayın yoluyla-kimimiz,idari insiyatifimizle- kimimiz hatırımızla-kimimiz ticaretimizle-kimimiz siyasetimizle-kimimiz parmız pulumuzla-kimimiz zekamızla- kimimiz ikili ilişkilerimizle –kimimiz kalemimizle ,herkes ama kerkes , bulunduğu konumu kullanarak,hizmetin bir kenarından tutmak zorundadır. İşte ilçe kurultayımız bunun için değilmiydi? işte sonuç bildirgesi bunun için değimliydi?
Sevgili kardeşlerim! Nil nehrinin kenarında bir kuzuyu kurt kapsa, bunun hesabını ALLAH HZ. ÖMER den soracak diyen ecdadın torunları olarak, diyorum ki, BEN lik kalksın BİZ lik gelsin. Bizim için önemli olan vakit, içinde bulunduğumuz - değerlendirmek zorunda olduğumuz şu andır. Geçmiş gitti, gelecek meçhul, o halde memleketimiz için yapacağımız hizmetlerde muacceliyet kuralını işleme koymalıyız.yapacaklarımızı ivedileştirmeliyiz. AKKUŞ lular olarak, eldeki imkanları mutlaka değerlendirmek zorundayız ALLAH bunun hesabını bizlere soracaktır. Kurultaydan bu güne ,alınan kararlardan, zapta geçirilen maddelerden kaçını işler hale getirdik? halk olarak- AKKUŞLU olarak birazcık duyarlı olalım ve takip edelim.AKKUŞU bir bütün olarak ele almalıyız. Köylere beldelere hatta mahallelere sahip olurken , BİZ kelimesini tamamen hakim kılalım.Yoksa ,ben falan köydenim-sen falan beldedensin –benim beldem seni -senin köyün beni ilgilendirmez mantığı ile meselelere yaklaşırsak , sanırım baştan kaybeden bizler-yani AKKUŞ ve AKKUŞTA MUKİM Şahıslar olacaktır. Lütfen ama lütfen ! BİZ LİĞİMİZİ - BEN LERE indirgemeyelim. Bizler , AKKUŞLULAR olarak biziz ve bir bütünüz bunu asla unutmayalım. Sorumluları rahatsız edelim, arayalım, soralım, hizmet isteyelim ve hizmet edelim. Ağustos ayında zincir takarak ilçeye gelmek zorunda olan kardeşlerimizin, kurultayımıza seçtikleri muhtarlarının bile katılmamış olmalarının ne anlama geldiğini hep beraber irdelemeliyiz. Oradaki sorun hepimizin sorunudur ancak, öncelikle orada mukim yakınlarımızın-hemşerilerimizin sorunudur. Bu memlekette istemeyene -talep etmeyene –kapıları aşındırmayana –mücadele vermeyene hizmet çok zor gider. Herkes haddini –hududunu aşmadan belirli kurallar çerçevesinde, Anayasal düzende - demokratik hakkını almanın yollarını iyi bilmek zorundadır. Gelecek günlerimizin iyi –daha iyi olacağı ümidiyle saygılar sunarım. 23 Ekim 2008
TARLADA İZ - HARMANDA YÜZ
Sevgili hemşehrilerim! Anadolu da çokça yaygın olan bir ifadeyi yazıma başlık olarak almak istedim.08 AĞUSTOS 2008 Akkuşlular kurultayı, 9-10 AĞUSTOS 2008 Akkuş uluslar arası geleneksel gürgen festivali icra edildi.Bunların kimler tarafından -ne amaçlarla- ne güçlüklerle yapılabildiğini bizatihi bilenlerdenim.Bu güzide faaliyetler için ,günlerdir, haftalardır , enine – boyuna ,liyakatli yada değil, yetkili yada değil, herkes beynindekileri ,kalbindekileri, bu ekranlara döktü, tartıştı, sanırım demokrasinin güzelliğide budur. Kırılmadan-darılmadan- hissi olmadan-şahsi olmadan-ben olmadan- sihirli kelime AKKUŞ İÇİN ve AKKUŞLULAR için, yapılan icraatların içeriği, yapanlar, sonuçların getirisi -götürüsü vb. birçok manada tartışıldı. Bu süreçte hep sessiz kalmayı tercih ettim. Hatta yorum yazmaktan bile imtina etmeye çalıştım.
Kıymetli kardeşlerim!Tüm yapılanların organizesinde bilfiil bulunmama rağmen, kürsüye çıkıp iki düzgün laf bende söyleyebilirdim elbet. Ama yapmadım. Çünkü ben haddimi bilirim. Ecdadımız ne güzel demiş, ^’ söz ola kese savaşı- söz ola kestire başı ‘Eleştirilerin dozu zamanla öyle ağırlaştı ki, sanki bu istisna faaliyetleri yapmaya çalışan kardeşlerimiz, şahsi ve nefsi emelleri için koşturuyorlarmış gibi havalar estirildi. Bunun çok üzücü olduğunu baştan hatırlatmalıyım.Şu hakikati tüm hemşerilerimizin bilmesini isterim, Ne Kurultayı tertipleyenlerin , nede Festivali tertipleyenlerin içinde ,hiçbir tanesinin bu organizasyonlar vesilesiyle ,yani bu tür faaliyetler vesilesiyle biryerlere, her hangi bir makama gelmeye ihtiyacı yoktur. Onlar gelebilecekleri yerlere zaten gelmişler ve oralardan geriye doğru memleketlerine hizmet için çırpınıp duruyorlar. Eleştiriler güzelde, bunun birazcıkta yapıcı olması gerekmezmi ? diyorum. İçeriğini bilmeden, bu güzel faaliyetlerde hiç emeği olmadan, maddi manevi yıpranmadan, eleştiri kültürünü sergilememiz, ilçemize gelmesini umduğumuz hizmetlerimizi aksatabileceğini bilmeliyiz. Yani TARLADA İZİMİZ OLMALI Kİ, HARMANDA DA YÜZÜMÜĞZ OLSUN laflar -sözler- eleştiriler- olmuş olsun diye, yapmış olayım diye yapılmamalı, muhalefette yapmış olmak için yapılmamalı, Bu gemiye hepimiz bindik, batarsakta çıkarsakta beraber --- benleri değil, artık bizleri önlere çekmeliyiz.Kurultaylar- festivaller- şenlikler, vb. ne ad altında olursa olsun , yeterki ilçemize hizmet için olsun, o yörede yaşayanların çilesini bir nebzecik kaldırma amacına matuf olsun, hatta bunu kimler yaparsa yapsın, ama lütfen ilçemiz için yapsın. Ben ellerini değil ayaklarını bile gerekirse öperim. Bundanda gurur duyarım yeterki ilçem AKKUŞ ve İNSANLARI için yapılmış olsun. Dilin kemiği yok herkes her şeyi meşru zeminde söylicek, tartışcak, iftira da atmıyacak, hakiki öz eleştiri olcak , işte sana demokrasi.Yani yapıcı , bilici, bulucu olmak zorundayız.
Kıymetli kardeşlerim! Bizler AKKUŞLUYUZ bu hakikati asla unutmayalım .Kurultayda ve festivalde görüşüp tanıştığım insanlar Türkiyemizin muhtelif yerlerine serpiştirilmişler muhtelif makamlarda ve mevkilerde sadece memleketlerine olan sevdaları nedeniyle oradaydılar.Bu değerlerimizle gurur duymalıyız.Onları biz büyütmezsek birileri alıp büyütür, bizlerde ağustos ayında köylerden zincir takarak araba çıkartmaya devam ederiz. Hani derlerya , amiyane tabiriyle kapıdan büyüttüklerimizin değerini bilelim. Kolay yetişmediğini bilelim. Harcamak çok kolaydır ama kazanmak çok zordur. Dünyadaki enzor iş ise insan eğitimidir.Bu hakikatler ışığında , tekraren diyorumki, artık BEN YOK-- BİZ VAR Çıktığımız yörenin havasındanmıdır, suyundanmıdır bilmem ama üzerimizdeki şu sahte kisveyi, kabadayılık edalarını-yalandan hal ve hareketleri artık çıkartıp atmalıyız.Allah kimseyi kimseden üstün yaratmamıştır. Üstünlük sadece ALLAHDAN DAHA FAZLA KORKMAKTADIR bunu bilelim .kendimize artık çeki düzen verelim. Bizler ruhi yapımızı değiştirmediğimiz sürece , ALLAH bize bakış açısını değiştirmicektir. Lütfen ama lütfen tüm icraatlarımızda – hal ve hareketlerimizde-yaşantımızda- sosyal hayatımızda- hülasayı kelam her bir amelimizde hak ve hakikati öne alalım.
Sevgili hemşehrilerim ! İçinde bulunduğumuz ayın ,barındırdığı değerlerin-kandillerin-akabindeki bayramın tüm insanların necatına vesile olmasını diler, hepinizi saygı ve hürmetle selamlarım. 26 Eylül 2008
VİCDANIMIZIN SESİNİ DİNLEMEK
Sevgili dostlarım ! 18.sini kaleme aldığım seri yazılarımın bu bölümünü ,yazının başlığından da anlaşılacağı gibi vicdani muhasebeye ayırmak istiyorum.Tabiidir ki, her şeyde bir ilham, bir ihsan gerek.Bizim sitemizde yazı yazan kardeşlerimiz bende dahil, yöremizin yıllardır ihmal edilmişliğinden ,çekilen ızdıraplardan,yöre insanının yıllar yılı çilesinden esinleniyoruz, vicdanlarımızın sesini duymazlıktan gelmemiz mümkün olmadığı için ,dilimizin döndüğünce içinde bulunduğumuz tüyler ürperten durumu insanlarımızın lehine çevirebilmek amaçlı , bir çaba içine giriyoruz Bu doğrultuda meselelere duyarlılık gösteren tüm insanlara , hangi mevkide, hangi makamda olurlarsa olsunlar, canu gönülden teşekkür ediyorum.
Kıymetli hemşerilerim ! Sizlere dini, nasihat verecek değilim.,ancak vicdan galiba birazcıkta imanla bağlantılı bir mefhum.o nedenle iki kelimeyi zaman zaman aynı satırlarda görmek ,bir bütünlük içinde telaffuz etmek sanırım daha doğru olacaktır. Fazilet hissi insanlarda ALLAH korkusundandır.Bu hisle , herkes elinden geldiğince memleketi için bir şeyler yapmak durumundadır.Bu bir vicdani-imani-sorumluluktur.Bu yöremize karşı vefa borcumuzdur.Yöremizin insanları bu görevi daha bizleri tahsil yapmaya çıkardıklarında sırtımıza yüklediklerini bilmek zorundayız.Tüm tahsilli,kültürlü,bilinçli ,bürokrat,siyasetçi,her kademeden , her kesimden, AKKUŞLU herkese ,siyasi, görüşü ne olursa olsun, yaptığı iş ne olursa olsun, ortak payda AKKUŞ olmalı ve bu vicdani görev ifa edilmeli.Vicdanlarımızın sesi dinlenmeli.,herkes üzerine düşeni yapmalı.Bu vicdani muhasebeyi yaparken yörede yaşayan insanların yerine kendimiz konulmalı,o zaman daha iyi anlarız sanırım.
Kıymetli dostlar ! Çok samimi bir muhasebe yapmalıyız.( Neden) leri, ve( niçin) leri- bir bir ortadan kaldırıcı faaliyetlere imza atmalıyız. Sahil siyasetçilerinden günümüze kadar ilçemiz ve köylerine sadece Eski Bakanımız Sayın Şükrü YÜRÜR beyefendi harici , kimsenin ilgilenmediğini,son dönemlerde birkaç hizmetle kıpırdanışa geçtiğimizi peyderpey anlatmıştım.Ancak her zaman olduğu gibi yine görünmeyen bir el bize gelen ANKARANIN hizmet tahsisatını engellemeye devam etmektedir, Bu makus talihimiz inşallah 08 AĞUSTOS 2008 AKKUŞ KURULTAYI bitiminde yenilebilecektir. Aksi taktirde, yineliyorum ve iddia ediyorum ki, bir değil beşte Vekil çıkarsak , AKKUŞA asla arzulanan hizmet gitmeyecek, ecdadımızda olduğu gibi,gelecek nesillerde sahilin siyasetçilerinin ve ORDU lobisinin ipoteği altında daha nice yıllar inim inim inleyecektir.Devletimizin şefkatli eli birilerinin engellemesiyle ilçemize arzulanan nispette asla gelmeyecektir.Lütfen sevgili kardeşlerim ! artık bu gidişe dur deme zamanı geçmiştir, zararın neresinden dönülürse kardır kabili de olsa , ilçemizin kötü kaderini değiştirmek yine bizler gibi oralardan çıkan AKKUŞLULARA ait bir vefa borcudur.Bu nedenle derneklerimizin -sivil toplum kuruluşlarımızın-kamu kurum ve kuruluşlarımızın –bürokratlarımızın- siyasetçilerimizin- kısır çekişmelerden hepimizin uzaklaşarak, geyik muhabbetlerine son verip,dedi kodu aleminden çıkıp, kendimize gelip, ilçemize sahip çıkmalıyız. İşte kurultay bu manada çok ama çok önem arzetmektedir. Geçmiş geçti gitti ,geri getirme şansımız bitti. Geleceğe kavuşacağımıza dair herhangi bir garantimiz maalesef olamaz. O halde bu günümüzü değerlendirip, dolu dolu hizmet edersek , ancak vicdanlarımız huzur bulacaktır.Aksi taktirde bu azabın --bu vicdan muhasebesinin altında ezilir gideriz.sular akar bizlerde bakar geçeriz.
Kıymetli dostlar !İnsanların doğum günleri vardır ya, işte ogün AKKUŞLUNUN DOĞUM GÜNÜ olacaktır.Bize bizden yakın kimsenin olmadığını, bizim bizden başka sahip çıkanımızın olmayacağını , yine tüm olumsuzluklarıyla beraber, her şeyi ama her şeyi sadece ilçemiz ve ilçemiz insanlarının menfaatleri için,bir kenara bırakarak , geçmişide maziye katarak önümüze bakmamız gerektiğini --projelerimizi sergileyerek-bir bir icraat sahasına indirerek göstermeliyiz(.Ben ) ler değil , ( Biz) lerle sonuca varacağımızı artık beynimizde netleştirmeliyiz.Süreç bitiyor,ülkemizin içinde bulunduğu konjoktür hepimizce malumdur.Kısır çekişmeleri-sen –ben kavgalarını-şahsi ihtirasları ön koşulsuz bir kenara bırakarak, mesele AKKUŞSA, gerisi teferruattır deyip, kurultayımızı hayırla neticelendirmenin ,,yolunda olmalıyız. Unutmayalım ki,( kurt puslu havayı severmiş)bu menfur tuzağa düşmemeliyiz.Hepinizi saygıyla selamlar,kurultayımızın hayırlara vesile olmasını cenabı haktan niyaz ederim. Her şey gönlünüzce olsun. Hoşça kalınız-sağlıcakla kalınız. 10 Temmuz 2008
DÜŞÜNMEK –ÇOK İYİ DÜŞÜNMEK
Servgili dostlar ! yazılarımda ısrarla bir temayı işlemeye çalışıyorum.Yazılarımı dikkatle takip edenler ,bu ince hassas noktayı,ana temayı sanırım yakalıyorlar.Bu yazımda yine içime dert olan meselelerimizden birkaç örnekle, yazımı şekillendirmek istiyorum.
Yıllar yılı AKKUŞ ve AKKUŞLULAR olarak siyasi, bürokratik,sosyal,kültürel ,ekonomik vb. birçok alanda ilçemiz ve ilçemiz insanının çektikleri hepimizce malumdur.Hele bizzat yöremizde yaşayan eli öpülesi büyüklerimiz bunun birebir canlı tanığıdırlar.Son seçimlerde yerelde ve genelde , AKKUŞLU artık ,kusura bakmayın dedi ve bir millet vekili ANKARAYA yolladı. Sağolsunlar var olsunlar , takip ettiğimiz kadarıyla ellerinden geleni ilçemiz için yapıyorlar.Birde yerelde ilçe belediye başkanımız sayın Lütfi EFİL var. Her ikisindende ALLAH razı olsun ,elde bir fırsat ve imkan varsa önüne arkasına bakmadan ilçemiz için seferber ettiklerini biliyoruz.,ancak AKKUŞUN yetiştirdiği ,Devletimizin muhtelif kademelerinde görev yapan prof.-Doç.-hakim-savcı-kaymakam-müsteşar-müşavir-il müdürleri-ilçe müdürleri- hülasayı kelam etkin –yetkin insanlarımız nerede ?Devlet kapısında bir bakarsınız, millet vekilinin ,müsteşarın yapamadığını zaman olur bir müstahdem yapıverir.Böyle dönemlerde biliyoruz.GSMH dan(gayrı safi milli hasıladan ) AKKUŞA düşen pay ALLAH aşkına bu derece düşükmü ki,ünye Akkuş yolu için bu kadarcık mebla ayrılıyor? Hiç düşündünüzmü ? Akkuş- Salman Yolunu- yıllardır bitirilemeyen Kurtboğaz köyü pelitliyatak -Kurtboğaz –ilküvez yollarını ? Düşünün lütfen birkez daha iyi düşünün. Ve diğer başladık diye kandırılarak bitirilmeyen köylerimizin yollarını ?Evet bir kez daha düşünün ve bir karara varın lütfen.Geçenlerde çok sevdiğimiz bir dostumuzun Türkiye sağlık iş genel başkan yardımcısı arkadaşımız Adem SEYİTOĞLU ‘nun babasının cenazesi için KUMRU ya gittim. Gödümki ,Kumru nun tüm köyleri –en ücra köşeleri bile asfaltlanmış, alt yapısı geçmiş.Ben Sayın Vekilime bişey demek istemiyorum . ancak biz AKKUŞ ve AKKUŞLUILAR olarak bu kadarmı aciziz ki , onlarca insanımızın canına malolan takribi 60 KM. lik ünye –niksar arası yola verilen ödeneğe bakınız, diğer ilçelere verilen ödeneğe bakınız.Bu resmen bizlere hatta sayın vekilimize hatta Niksardan AKKUŞ üzerinden bağlantısı olan her kese hakarettir.Hatta tüm AKKUŞ lulara hakarettir. El insaf demek lazım.Bir yöre insanı bu kadar hor ve hakir görülemez. Bu Çok sevdiğimiz Vilayetimiz ORDU ve idarecilerinin -sahil siyasetçilerinin bize attığı kazıktır. Yani bu bize atılan kazıktır. Denemesi bedava , diğer ilçelere verilen , ödenekle AKKUŞA verilen ödeneklere yer değiştirtelim Sahil siyasetçilerinin ,Ordu lobisinin, ilçemize yapacaklarına bir bakın. Bir yöreye karşı kin ve nefret, bir yöreyi tecrit ve asimile ancak bu kadar olabilir.
Sevgili dostlar !Akkuşun yetiştirdiği kişiler listesine kaydını yaptıran saygıdeğer bürokratlarım hani nerdeler ? sivil toplum kuruluşlarımız hani nerdesiniz ?Kamu kurum ve kuruluşlarımız nerdesiniz ? avazınızın çıktığınca neden feryadı figan edemiyorsunuz ? Anayasal düzende Demokratik hakkımız değilmi hizmet ?Yoksa biz AKKUŞLULAR hikayedenmi diyoruz ki, AKKUŞLULAR her şeyin en iyisine layıktır diye ?Bu zamana kadar bizlere sahilin siyasetçilerinin -Ordu ili bürokratlarının attığı kazıklar istanbula köprü olurdu.Ankaranın eminimki, bunlardan haberi yoktur. Bu demek oluyorki, benim anladığım kadarıyla siz ey AKKUŞLULAR, bir değil, beş tanede M.V. ANKARAYA gönderseniz ,Biz ORDU İL LOBİSİ olarak - sahil siyasetçileri -olarak dağın tepesine yatırım sizin için yapmıyacağız –yaptırmıyacağız demektedirler.ALLAH rızası için AKKUŞ kökenli herkesi her kurum ve kuruluşu bu ince –hassas meselelere duyarlı olmaya çağırıyorum. Sorsanız Salmana yol yaptılar, yolun bir bölümünü sel götürmüş ulaşım kesilmiş, muhatap bulamıyoruz. Yok böyle üç kuruşa beş köfte. Ya adam gibi layık olduğumuz-hak ettiğimiz hizmetleri alacağız ,yada Türkiye coğrafyasında varmıyız yok muyuz açıkça ifade edecekler.Askerliğin en kralını –verginin en kralını-vatanperverliğin en kralını-tahsilin en kralını-ve olması gerekenin en mükemmelini AKKUŞLU yapacak, hizmete gelince en arka sıraya AKKUŞLU konacak. Yok böyle bir şey.
Sevgili dostlarım !birazcık içimi döktüm ,başınızı ağrıttım-söylenecek çok şey var ama bazende söylenemiyor, beni anlıyacağınızı umarım.Sürçü lisan etmişsem af ola .İşte 08 AĞUSTOS 2008 CUMA bizim için bu manada çok ama çok önemli.Sayın Bakanlarımıza-M.V.lerimize- ORDU bürokrasisine – Sahil siyaseti yapanlara - AKKUŞ için ters lobi faaliyeti yürütenlere ARTIK KUSURA BAKMAYIN deme günümüz işte o gün olacaktır.Ya AKKUŞ ve AKKUŞLUYA sahip çıkacaklar,yada sahip çıkacaklar .Başka alternatiflerinin olmadığını ,inşallah hep bir ağızdan lisanı halimizle ifade edeceğiz. Hepinizi saygıyla selamlarım. her şey gönlünüzce olsun hoşça kalınız. 16 Haziran 2008
8 AĞUSTOS 2008- OH BE DİYECEĞİMİZ GÜNLER
Sevgili dostlar ! Sitemizdeki son haberlere baktığımızda çok bariz bir biçimde görüldüğü gibi , ilçemizde –beldelerimizde-köylerimizde azda olsa kıpırdanmaları müşahede etmekteyiz.Bu kıpırdanışların meyvelerini ilerleyen süreçte ,yöre halkı toplayacaktır. Hayatlarındaki değişiklikleri , çok açık bizzat kendi bünyelerinde dahi görebileceklerdir. Ancak sabır- azim-güçlü irade devam etmelidir.Yıllar yılı ihmal edilmişliğin getirdiği eziklik ,bizleri tedrici biçimde ümitsizliğe sevketmiş, hayallerimiz bitmiş,geleceğe olan inancımız tükenmiş, tek kelimeyle ifade edersek, Dünyamız kararmıştı. Ancak karşımıza öyle muhteşem imkanlar çıktı ki, şimdi sadece bu imkanlardan ne nispette istifade edebileceğimiz düşüncesi artık yavaş yavaş yerleşmeye başladı.
Sevgili dostlar! Hayat merdivenleri hep basamak basamaktır. Yahya Kemalin ifadesiyle , ağır ağır çıkmak lazım bu basamakları, tökezlememek lazım. Verilen –sunulan hizmetleri sindirmek lazım.Cumhuriyet tarihi boyunca ,ilk defa ilçe olduğumuz, anlaşıldı- burada insan denen varlıkların bulunduğu hatırlandı-site sayfasını her açtığımızda M Vekilimiz Mustafa HAMARAT şunu yaptı- şu ziyareti gerçekleştirdi-şu köyün sorunlarını dinledi şu resmi makama talimat verdi vb. haberleri artık AKKUŞLU herkes çok açık görme şansını elde etti. Bu Türkiyemizin diğer yerlerine gelen hizmetlerle mukayese edildiğinde ,belki devede kulak bile değil ama, en azından artık ilçemizin varlığı –sorunları –sıkıntıları konuşulur oldu-tartışılır oldu.Bakınız ilçemizden kendileriyle gurur duyabileceğimiz M.Vekilimiz çıktı. Prof larımız-Kaymakamlarımız-hakimlerimiz-savcılarımız-Belediye başkanlarımız ,sayamıyacağımız kadar çok bürokratlarımız,amirlerimiz,memurlarımız var. Düşününüz bunların sadece üçte biri AKKUŞ İÇİN proje üretip uygulama sahasına indirdiği zaman , AKKUŞU tanıyana aşk olsun. Birde düşününüz ki, yetiştirdiğimiz memleket evlatlarının tamamı 8 AĞUSTOSTA birer dosya ile ilçemize çıka gelmişler ve AKKUŞ ve AKKUŞLU için biz neler yapabilirizin dosyalarını masaya koymuşlar. Yarabbim bu ne Devlet ,bu ne nimet. İşte bu niyetteki hemşerilerimin ben ayaklarına turab olurum.
Sevgili hemşehrilerim! Düşününüz 8 Ağustos 2008 AKKUŞ tarihi günlerinden birini ve bir nevi kurtuluşunu- beklide bağımsızlığını-belkide kendisine sahip çıkacak ev sahibi enaz 50 tane AKADEMİSYEN-İLİM ADAMI-İŞ ADAMI-BÜROKRAT-SİYASETÇİ- AMİR-MEMUR- İDARECİ - Dosyalarını koltuklarına kıstırmışlar ve memleketlerinin makus talihini yenmek-memleketine olan samimiyet sınavına girmek-memleketinin felahının artık geldiğini haykırmak için AKKUŞTA lar.YARAB BU NE DEVLET ! işte oh be deme zamanı o zamandır.
Sevgili kardeşlerim! Yukarıda sıraladıklarım bir hayal değil,bir mecburiyet-bir vefa-bir insanlık görevi .Bunun ip uçlarını artık hep beraber görmeye başladık. Türkiyemizin idarecileri de görmeye başladılar.AKKUŞ isminde bir yerlerin olduğu artık hissedilmeye başlandı.AKKUŞ basit lokma olmadığı artık ıspatlandı.Her kademeden insanıyla,Türkiyemizin ,Dünyamızın her yerine her kademede serpilen serpiştirilen AKKUŞLU artık her yerde Devletimizin tüm kademelerinde mevcut ve bulundukları yerlerde rüştlerini ıspat etmişlerdir. Artık bu hakiklati herkes görmeye başladı. Sadece AKKUŞ ve AKKUŞ ekseninde kenetlenmek kaldı. 8 AĞUSTOS 2008 AKKUŞ ve AKKUŞLU için artık her şeyde ,her alanda dönüm noktası olacaktır. AKKUŞ lunun oh be dediği gün olacaktır .Kocaeli Vali yardımcımız K.B.Ş.B. ULAŞIM D. BAŞK. Sayın Selami AYDIN bey kardeşime , Basşiskele Kaymakamlığına atanması nedeniyle tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.Herşey gönlünüzce olsun ,sağlıcakla kalın. 5 Haziran 2008
KANAYAN YARA YA BİR NEBZECİK MERHEM SÜRMEK
Saygıdeğer hemşehrilerim ! İçinde barındığımız toplum kitlesinin yaralarını dilimin döndüğü nispette daha önceki seri yazılarımda dile getirmeye gayret ettim. Yapım ve yaradılışım itibariyle , çok açık, tabirim caiz görülürse , düz bir insanım. Bu nedenle meselelere bakışımda, hele iddialı olduğum konularda ,oldukça düz dür. Diğer yazılarımdan rahatsızlık duyan yani sanki hiç benim anlatmaya çalıştığım sorunlar benim memleketimin insanında yokmuş faraziyesiyle, hareket eden , kardeşlerimiz oldu. Hatta yazılarımı anlamaya gerek bile görmeden, eleştiri yapanlardan , beni geleceğin medyumu diye yorum yapanlara bile rastlamak mümkün oldu.
Sevgili kardeşlerim ! AKKUŞ ve AKKUŞLU ekseninde yazılarımı şekillendirmeye gayret ederken, ısrarla , şahsımı dışarıda tutmaya çalışıyorum ,bir kere baştan bu bilinmeli, AKKUŞA sevdam sadece , sıla-mekan bağlamında, yine AKKUŞA sevdam , çok sevdiğim varlıklarımın o güzide topraklarda hayat bulması ve ebedi istirahatgahlarının orada olması, yöremin insan tahlilini az –çok bildiğime inancımdan, istersek AKKUŞ’un yetiştirdiği insanların üçte bir oranını dahi bu davaya sahip çıkmaya ikna edebilirsek, bu Dünyada eşi görülmemiş bir başarıya imza atacağımıza inancımdan kaynaklanmaktadır. Tek hedefe kilitlenerek, başarının belirli sırlarını sizlerin gözü önüne serip, memleketimize sahip çıkılmasının önünün açılmasıdır amacım. Bu minval üzere AKKUŞLU olarak ecdadın çektiği çileyi , yöremizde yaşam mücadelesi veren insanlar çekmesinler istiyorum. Bunun için hizmetlerin gelmesini engelleyen etmenleri aradan çıkaralım, diyorum, (BEN) -lik bitsin ,bitmeli diyorum-(BİZ) başlasın ,tüm hastalıklarımızın anası benlik sevdasıdır. Diyorum.Bu illetli hastalıktan sürekli bahisle kurtulmamızın mecburiyetini izah etmeye çalışıyorum.Yani şahsım olarak, vefa duygularımı konuşturmaya çalışıyorum, yöremden çıkan insanların dikkatini AKKUŞA ve AKKUŞLU nun istikbaline çevirmenin yollarını arıyorum ki, bir hareket olsun, bir bereket olsun. AKKUŞ TÜRKİYE nin dışında bir coğrafya olmadığını herkes, görsün –herkes bilsin- Tüm insanlık bu yöreden haberdar olsun, Türkiyenin diğer noktalarına DEVLETİMİZİN uzanan merhametli eli artık İlçemize de uzansın istiyorum.30-40 yıl öncesinin orman için açılan yollarından kurtulunsun, adam gibi ciddi plan-projelerle köylerimizin yolları birbirlerine bağlansın- ilçeye ve yakın ilçelere bağlansın- insanlarımızın geçim kaynakları gözden geçirilsin-mevcut imkanlarla,mevcut konjöktürde ne mümkünse bu yapılsın.Bunun için en etkili –en yetkili yerel ve genel Devlet birimlerimiz seferber edilsin istiyoruz. Başkacada hiçbir amacımız yoktur.
Sevgili kardeşlerim! Bilmem meramımı izah edebildim mi? AKKUŞ tarihinde ilk defa M.V. çıkardı. Bu AKKUŞ için , beklide ilk ve son şans olmayacağını nasıl garanti edebiliriz ?Yine AKKUŞU seven ,AKKUŞLUYU seven Türkiye nin idaresinin başında AKKUŞLULARIN abisi Sayın Genel Sekreterimiz İdris Naim ŞAHİN bey var. Yine AKKUŞU seven iki tane ORDULU Bakanlarımız Kültür ve turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul GÜNAY bey -- Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanımız Sayın DR. M.Hilmi GÜLER beyler var . Bunlar AKKUŞ için biçilmiş kaftan, bulunmaz nimet, belki tarihimizde son yakalayacağımız şans diye düşünerek bu paha biçilmez nimetlerden istifade etmek zorundayız. İşte bunun için düşününüz ki, cennet nimetleriyle donatılmışsınız ama hiç birisinden istifade edemiyorsunuz . Böyle bir manzaraya düşmemeliyiz ,elimizdeki nimetlerin kıymetini bilip, onlardan yöremizi istifade ettirmeliyiz.Buna kim sebep olursa ALLAH kendisinden razı olsun der, minnettar oluruz. Kim gelecek hizmetlere Dünya metaı- şahsi ihtirasları ,bencillik sevdaları nedeniyle engel olursa, ruzi mahşerde yöre insanının eli o şahsın yada şahısların yakasında olacaktır.Çünkü ızdırabı çeken yöre insanımızdır. Herkes herkesten birgün hakkını alacaktır. İşte kanayan yaramız budur. İşte hastalığımız budur.Hizmeti getiren kanlı düşmanımız da olsa, aslolan hizmetin gelmesidir, kimin getirmesi önemli değildir. Bu kim olursa olur , severiz-sevmeyiz-bizlerinde yapmaya çalıştığı şey, yöremiz insanlarının dikkatlerini bu hedefe kilitlemektir.
Sevgili kardeşlerim !Tek hedefe kilitlenelim-kayıkçı kavgalarını bir kenara atalım-kendimizi basit duruma düşürmeyelim-elimizdeki imkanlardan -insanlardan istifade edelim-göreceksiniz ki kazanan AKKUŞ ve AKKUŞLU olacaktır.Şahıs ekseninden davamızı memleket eksenine kaydırmalıyız.AKKUŞ eksenine çekmeliyiz.Yetişmiş insanlarıyla-bürokrasideki insanlarıyla-siyasetteki insanlarıyla –hedef AKKUŞ ve AKKUŞLU olursa,ve önümüze gelen iktidar nimetinden istifade etmeyi becerebilirsek, önümüz – günümüz-geleceğimiz-AKKUŞUMUZ-AKKUŞLUMUZ mutlu olacaktır.Hepimiz mutlu olacağız.Sivil Toplum kuruluşlarımız-Devlet dairelerimiz el ele gönül gönüle -vererek, 34 köyümüz-64 muhtarlığımız-5 beldemiz- 1 ilçemiz kısacası 50.000 civarı yörede yaşayan nüfusum uz kurtulacaktır.Hepimiz istisnasız bu hedefe kilitlenmeliyiz. Diyor, saygılar sunuyorum .birdahaki yazımızda buluşmak dileğiyle her şey gönlünüzce olsun diyorum. 26 Mayıs 2008
KURTULUŞ YOLU
Sevgili kardeşlerim!
Bu yazım da sizlere yine içinde bulunduğumuz hastalıklarımızdan kurtulabilmemizin mümkün olabilecek yönlerinden bahsetmek istiyorum. İnsan hayatında çeşitli merhaleler vardır. Doğumundan ölümüne kadar geçecek süre de, vakti saati geldikçe bunlar peyderpey gerçekleşir.
İnsanların ezeli alemde yazılmış olan bu ilahi kudret yazısına karşı durması, mümkün değildir. Bizim imanımızın altı esasından biri de kader ve kazaya inanmaktır. İlahi kudret yazısını müsbet yönde harekete geçirmek için cenabı hak insanlara akıl- iz’an-şuur-irade gibi kutsal sayabileceğimiz kavramlar da vermiş. Çünkü cenabı hakkın buradaki muradı, insanların kendilerini kurtarması esasına dayalı olarak, mahlükatın şereflisi addettiği kullarının cennete gitmesinin yollarını açmaktır.
Sevgili kardeşlerim ! Meselelerimize literatürdeki tüm açılardan bakmak gerektiği için, zaman zaman sizlere İslami noktalardan da girişler yapmak durumundayım.Sevgili peygamberimiz (S.A.V)’İnsanları tarif ederken, Akıllı kişi ve aciz kişi diye bir hadisi şerifinde ,Akıllı kişi kendisini hesaba çeken ve ölümünden sonrası için güzel ameller işleyen kişidir ,Aciz yani akılsız kişi, nefsinin arzu ve isteklerine tabi olan ve buda yetmezmiş gibi birde bu konuda ALLAH dan yardım isteyen kişidir ‘ buyurmaktadır.Şimdi insanlara bahşedilen en büyük nimeti yani aklı kullanalım, kaderin önümüze sergilediği meşgalelerimizde de irade kavramını kullanalım.Bu iki kavram AKIL- İRADE ne kadar insaflıca kullanılabilirse ,insanlar Dünyada ve ukbada o denli rahat yaşarlar.Hayatları o kadar mükemmel olur ki, sayısız nimetler bu iki kavram sayesinde ,her iki alemde insanların hizmetinde olu.(Dini kaide ve kurallardan bahsettiğim için din görevlisi kardeşlerim bağışlasınlar.)amacım alanlarına girmek değil, hakikatleri gözler önüne sermektir. Şimdi ben kendime soruyorum, ALLAH aşkına ben akıllımıyım yoksa aciz yani akılsızmıyım ? Ben burada tabi olduğum katagorimi yani safımı belirlemem lazım değilmi ?Aylardır sizlerin Dünyevi kurtuluşlarının ,huzurlu yaşamalarının reçetelerini , yollarını örnekleriyle birlikte sunmaya çalıştım.Çünkü benim hedefim, sadece ve sadece memleketime vefamdan ibarettir. Buları sizlere , yazabilmeme vesile olan kardeşlerime istisnasız sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
Kardeşlerim ! Bakınız kardeşlerim diyorum, tüm inananların kardeşliğidir bu . Vücudun herhangi bir arızası durumunda nasıl ki tüm vücut huzursuz olursa, işte bende duyarlı herkes gibi memleketimin insanlarının çıkmazlarından, açmazlarından rahatsızlık duymaktayım .Bunun için dilimin döndüğü kadar okuyucularıma çıkış yolları yani kurtuluş reçeteleri sunmaya çalışmaktayım. Tüm sıkıntım bundandır. Açmazı açmamızın tek formulü-çıkmazdan çıkışımızın tek yolu sadece ve sadece birazcık duyarlı olmak –birazcık düşünmek-birazcık aklı önplana almak,birazcık olsun (BEN)olmayı bırakmak ,birazcık olsun nefsimizi (BİZ) Olmaya zorlamak ,nefsi ve hissi arzu ve isteklerden uzaklaşmak, ÇEKEMEMEZLİKLERİ-KISKANÇLIKLARI- bir kenara bırakmak ,sadece kendimizin değil, tüm insanlığın kurtuluşunu hedef almak,falanca ,filanca ları bir kenara atmak, amaç MEMLEKETSE –AMAÇ AKKUŞSA –AMAÇ YÖREMİZ SE-AMAÇ YERİMİZ YURDUMUZSA gerisi TEFERRUATTIR diyerek yola AKLI SELİM -le devam etmek ,istişarelere -meşveret meclislerine önem vermek ,dahası HERKES FERDİ SORUMLULUĞUNU KONTROL ALTINA ALIRSA,TOPLUMSAL SORUMLULUK BİLİNCİ YERLEŞECEK dolayısıyla MİLLETİMİZ-MEMLEKETİMİZ KURTULACAK diyorum ,hepinizi içinde bulunduğumuz hastalıklardan artık çıkmaya –kendimizi kurtarmaya davet ediyorum . saygılar sunuyorum. 12.05.2008
HADDİNİ BİKMEK -2
Sevgili dostlar ! Bundan önceki yazımda attığım başlığın 2.sini kaleme alırken, kafalarda oluşan istifhamı da baştan silmek istiyorum. Haddini bilmekten kastımı birazcık açmak, içinde bulunduğumuz bana göre içler acısı durumun bir tahlili ve aynı zamanda da ,çıkmazın aşılması için ilk aşama anahtar niteliği taşımaktadır.Ne hazindir ki, fazlaca yorum gelmemekle birlikte anlatmaya çalıştığımı anlayanlar, bizzat benimle iletişime geçerek, kafalarındaki soru işaretlerine cevap aradılar, bu rakamın oldukça kabarık olması , doğrusu insanlarımızın bazı konulardaki hassasiyetlerini ortaya koyması babından beni de sevindirdi. Bizatihi arayan ve yorumlarıyla katılanlara teşekkür ediyorum.
Kıymetli hemşerilerim! Bizler , AKKUŞ LULAR olarak, aslında çok zeki, kabiliyetli, kapasiteli, çokda çalışkan insanlarız.Bize verilen herhangi bir sorumluluğun altından kalkamayacağımız kimsenin aklına gelmez.Bu konuda rüştümüzü her alanda ıspatlamışızdır. Ancak, bizim içinde bulunduğumuz, çıkmazımız yada açmazımız, sadece haddimizi bilmeden, olmaz şeyleri , hududumuzu kollamadan, bencillik ve( BEN ) egomuzu bir türlü kıramayışımızdır.Bir türlü yıllardır (BİZ) kelimesini kabullenemedik. Bu hastalık ilçemiz insanlarının kendi aralarında ki hastalıktır. Dışarıya gelince bunu hemencik kabul ediyoruz,Halbuki MESELE VATANSA ,GERİSİ TEFERRUATTIR diyen bizim ecdadımızın anlattığı gerçekle örtüştürürsek, mesele AKKUŞ VE AKKUŞLUNUN SORUNU ise , ki bunun için uğraştığımızı sürekli söylüyoruz,,,,, neden halen (BEN)ler geçerli, (BİZ)ler geçerli değil ? Kendimizi bir özeleştiri yaparak bu soruyu kendimize sormamız gerek miyor mu? Kusura bakmayalım ama bu sorunun herkes tarafından artık nefsimize sorulması gerekiyor.Yoksa ancak bu kadar bir mesafe alabiliriz, dahası nı düşünmek hayalden öteye gitmez.
Kıymetli hemşerilerim !30 yılı aşkın AKKUŞ dışındayım. Her çalıştığım yerdeki AKKUŞLU hemşerilerimizde maalesef bu hastalığın getirdiği zararları gördüm ve halen görmekteyim,Lütfen artık bu kangren gibi yakamıza yapışmış ve bizi kıskıvrak sarmalamış olan bu (BEN) leri ,bir kenara bırakıp, (BİZ) ler olmaya çalışmamız farzı ayn oldu. Aksi taktirde ,tefrika bizi kurt gibi kemirip, maazallah bir gün yıkılmamıza sebebiyet verebilecektir.İşte bu nedenle ÖZ ELEŞTİRİYİ kendi nefsimizde, ruhumuzun derinliklerinde yapmalıyız. Aramıza tefrika tohumları serpenlere asla müsaade etmemeliyiz,Nefsimize hoş gelen birçok şeyin, halbuki, hakkımızda şer ler getirdiğini artık görmeliyiz. Birlikten ,bütünlükten güç doğacağını mutlak kabul ederek hareket kabiliyetimizi , ona göre şekillendirmeliyiz. Şu culuk- Bu culuk lar ,X ler – Y ler- Z ler birleşmeli ve ortadaki sorun bu birliktelik metodu ile aşılmalı. Çünkü amaç AKKUŞ - AKKUŞUN 34 köyü- 64 muhtarlığı-6 tane Belediyesi ve 50.000. civarı nüfusu dur. GERİSİ TEFERRUATTIR mantalitesi ön plana çıkmak zorundadır.Artık , Akıllı hareket etmek zamanıdır, ben olmazsam olmaz anlayışı yerine, biz anlayışı yerleşmelidir. Herkes bu bilinç ve şuurla çalışırsa, üzerine düşen görevi yaparsa , sanırım kısa süre sonra hedef bize daha fazla yaklaşacak ve tüm AKKUŞLU 50.000 nüfus bu işin semeresini göreceği gibi dışarıdakilerde görecektir.
Sevgili kardeşlerim ! Tüm bu yazılarımızın amacı, AKKUŞ ve AKKUŞLULAR içindir. Başkaca kimsenin hakkımda bir şey düşünmesine gerek yoktur.Bu noktada Sayın İhsan ÇAM ve Sayın Ali GÖK kardeşlerimi canu gönülden tebrik etmek istiyorum, Hiçbir zaman kendileri adına bir amaçları hedefleri olmadan, hissi ve nefsi düşünmeden, birde İhsan GÜNEŞ kardeşim yıllardır bizim ilçemizin sesini Dünyaya duyurmuşlardır. Halende tüm eforlarını bu doğrultuda harcamaktadırlar, Bana göre tek hedef , AKKUŞ ve AKKUŞLU yıllardır ezilmiş, hor ve hakir görülmüş,ANAYASAL DÜZENDE DEMOKRATİK HAKLARINI alamamış yöremiz insanlarının hak ettiği hizmetleri alması cihetinde çalışmalar devam etmektedir.En büyük ödülümüz, ezilmiş halklarımızın payına düşen hizmetleri alabilmesidir.Bu da bizlerin bu yöremiz insanlarına olan birer VEFA görevimizdir,İşte AĞUSTOS ayı içersinde yapılacak olan 3. AKKUŞLULAR KURULTAYI tüm sorunlarımızın , AKKUŞTA masaya yatırılması, çözüm yollarının yine AKKUŞLULARCA, AKKUŞTA kararlaştırılması- çıkış yoluna yine AKKUŞ tan devam edilmesi bizlerin açısından oldukça önem arzetmektedir. Bu minval üzere tüm AKKUŞ dışındaki AKKUŞ luları etkin ve yetkin kişileri- acep benimde memleketime katacağım bir şeyler olabilirmi diyen herkesi- sanayicilerimizi-işadamlarımızı-bürokratlarımızı ve AKKUŞA hizmeti şiar edinen herkesi , inşallah orda görmek istiyoruz.İhsan bey ve Ali bey ler sitelerinde şimdiden çağrılarını yaptılar, hep beraber sadece AKKUŞ için diyorum,her şey AKKUŞ ve AKKUŞLU için .
Sevgili kardeşlerim ! Bize AKKUŞA hizmet konusunda ,gerçekleşecek 3. AKKUŞLULAR kurultayında desteğini esirgemeyen ,örnek insan Belediye Başkanımız Sayın Lütfi EFİL ve İlçe M.E. Müdürümüz Sayın Hüseyin KOCAKOÇ hocama ve diğer destekçi kardeşlerime şimdiden teşekkür eder, kurultayımızın AKKUŞ ve AKKUŞLULARA hayırlı sonuçlar getirmesini niyaz ederim. Her şey gönlünüzce olsun-saygılar sunuyorum. 05.05.2008
HADDİNİ BİLMEK
Sevgili dostlar; 12.sini kaleme almaya çalıştığım bu seri yazımdan ötürü ,belki bir kaç hemşehrim bana darılacaklar ama ,buna rağmen ,bam teline dokunmadan geçemeyeceğim
Sevgili dostlar; Yaşadığımız toplumdaki çeşitli kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları,siyasi parti temsilcilikleri yada başka bir toplumsal oluşum içerisinde bir görev almış kardeşimiz hemen kendisini o topluluğun başı kabul edip,kendisini diğerlerini yönetmek ile görevlendirmeye başlıyor.kaldı ki tarlada izi olmayanın harmanda ne şekilde yüzü olacağını ben merak ediyorum. . Emeksiz yemek olmayacağını herkesin bilmesi gerekmektedir. Bu özellik maalesef bizim ilçemizin insanlarında kendisini çok fazla göstermekle kalmıyor ,çok bariz SIRITIYOR .bu hastalıktan acil kurtulmamız gerekmektedir.insanlar bir göreve getirilecekse bir başkaları bunu taktir etmesi lazım . Kendi kendine taktir etmesi hüsnü kuruntudan ileriye gitmemektedir .Bu tamamen hüsran ile sonuçlanmaktadır.has bel kader birileri herhangi bir yerde,ufaktan da olsa bir görev almış ise , kendisini muhtar-meclis üyesi-belediye başkanı-millet vekili hatta bakan olarak kendisini görenlere de rastlamak mümkün.Bu nefis hastalığından ilçemizdeki kardeşlerimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz . Eğer biz bir şeye layık isek, zaten o bize Nasip olacaktır. Eğer kader ve kısmetimizde bir şeyler var ise, bu zaten bize eninde sonun isabet edecektir. kendimizi toplumda hizmet etmek için illaki o kurumun başı gibi görmemize gerek yoktur.
Bu toplumda hizmet etmek için benim muhtar olmama -meclis üyesi ve yukarıda saydığım konumlarda olmama gerekte yoktur. kimsenin kendisini KAF dağında görmemesi gerektiğini düşünüyorum.herkesin haddini bilmesini, durduğu konumu ve noktayı bilmesini temenni ediyorum. Her hangi bir kurum yada kuruluşta , bu resmi de olabilir, sivil toplum kuruluşları da olabilir, çalışan kardeşimiz, hiç emek etmeden , tepeden inme kendisini OLDUM zannederek, artık bir yerlere gelebilmek için Türkiye de ne siyasetçi bırakıyor, nede bürokrat bırakıyor, rahatsız etmedik. Bende diyorum ki yeter artık, herkes bürokrat olacaksa, herkes, siyasetçi olacaksa, Allah aşkına bu memlekette kim çalışacak? kim hizmet edecek?Kimse ben bu işi istiyorum ama, bu işin hakkından gelebilecek miyim? Düşüncesin de değil. Yeter ki ben olayım, memleket batsın ehemmiyeti yok.Bu fikirdeki insan dan memlekete ne fayda gelir, ALLAH aşkına ? Birilerinin bir yerlere gelmeye kalkıştığı zaman, LİYAKAT - SADAKAT – EMEK- EFOR-KABİLİYET- KAPASİTE gibi kendisinde birtakım hasletleri barındırması gerekmez mi ? Kimse kusuruma bakmasın ama, ülkemiz de, memleketimiz de , liyakatsiz, sadakatsiz, ne idüğü belirsiz, haleti ruhaniyesinde ALLAH rızası bulunmayan insanlarla yönetilmeye kalkışılırsa, akıbetimiz hüsrandır.Bir yerlere getirdiğimiz insanlarda aramamız gereken vasıfları bir kere daha gözden geçirmemiz gerekecek diye düşünüyorum.
Sevgili dostlarım !Yeter artık herkes babamın oğlu da olsa haddini bilmeli.Duracağı noktayı iyi tes pit etmeli, Tavandan aşağı değil, tabandan yukarı , yani azcık olsun çekirdekten gelmeli,Tahsilini –kültürünü- samimiyetini- sadakatini- Emeğini- vb. hasletlerini memleket için memleket menfaatine, ALLAH rızası için konuşturmalı Vefa için konuşturmalı, azcık cebi cüzdanı kalınsa , arkasında beslediği birkaç kişisi varsa ,illaki bir yerlere getirilecek diye bir kural asla olamaz.Kimse gökten zembille inmedi.Kimse anasından Millet Vekili- Bürokrat vb. hasletler ve hastalıklar için doğmadı. Kaderi ilahi ve mukadderat diye bir kural var . herkes buna riayet edecek, zorlamayacak , durması gereken yeri herkes bilecek. İnsanımız öncelikle Dünya ya geliş gayesine göre hayatını tanzim edecek, Mevlam ömür süreci içersinde ne taktir etmişse ona uygun , bulunduğu yerde Sırf ALLAH RIZASI için, memleket menfaatine, hizmet edecek ,bunu da kutsal görev addedecek. Yoksa akıbetimiz gerçekten hüsran bilesiniz. Sürçü lisan olmuşsa af ola - memleketimi ve sizleri seviyorum .Her şey gönlünüzce olsun.Ne oldum delisi olan hiç kimseden bu memlekete hayır gelmemiştir, bundan böylede gelmeyecektir.Nefsi arzu ve isteklerimize göre- heva ve heveslerimize göre hareket etmemeliyiz. Hak ve Hakikatlere göre hareket etmeliyiz. Tüm uzuvlarımızı dört açmalıyız saygılar- en güzel günler sizlerin olsun. 29.04.2008
DÜN’ÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Saygı değer kardeşlerim! Dün ( 20 Nisan 2008 ) İstanbul da ORSİYAD IN öncülüğünde muhteşem bir buluşma gerçekleşti. Bu buluşma sanki benim yıllardır hayalimi süsleyen ancak bir türlü icraat sahasına koyulamayan, benim düşlerimin sanki yansıması, sanki hayallerimin gerçekleşmesi için atılan beklide ilk adım oldu. Aylardır, fırsat buldukça yazmaya çalıştığım yazılarıma sanki bir cevap niteliğindeydi Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın da davetli olduğu bu muhteşem buluşmaya, emeği geçen ORSİYADIN pek muhterem yöneticilerine başta, Sayın Rüşat AYDOĞAN olmak üzere, Sayın Mustafa TOMAKİN beye, Sayın Ahmet DEMİR Bey’e ve diğer emeği geçen herkese hassaten müteşekkir olduğumu belirtmek isterim.
Saygı değer kardeşlerim ! Ordumuzun Dünyanın hiçbir yerinde rastlanamayan ALLAH vergisi tabii ,doğal güzelliklerini bilmeyen yoktur.Bu güzelliklere güzellik katmak,bu güzelliklere sahip çıkmak,yörede yaşayanları mutlu kılmak, yöremizin istikbalini açmak hepimizin olmazsa olmaz görevlerindendir.Meseleye bu açıdan baktığımızda , dün bu görevin beklide ilk adımı atılmış oldu. Tüm Ordulu Sanayici ve iş dünyası ,siyasilerin de desteklerini alarak yöreye hizmet için nelerin yapılabileceğinin fizibilitesini bir anlamda ortaya koydular.Bu konuda ne kadar kararlı olduklarını dek lera ettiler. Bu karar çok ama çok manidardır. 19 ilçemizden biri olan ve en madur- durumda alan AKKUŞ ‘ u muzun kıymetli Belediye Başkanı Sayın Lütfi EFİL beye yaptığı konuşmasıyla Akkuşumuzun sıkıntılarını ve çözüm tespitlerini dile getirmesi ,özverili çalışması nedeniyle özellikle Akkuşlular ve şahsım adına sonsuz minnettarlığımı beyan ediyorum.Saygı değer kardeşlerim !Bizler de kendi çapımızda hazırladığımız sorunlarımız ve çözümlerini,rapor halinde ,Enerji Bakanımız Sayın Hilmi GÜLER beye – Millet Vekillerimiz Sayın Eyüp FATSA- Sayın Ayhan YILMAZ- beylere bizatihi kendim teferruatlı biçimde izah ederek verdim. İnşallah onlarda gereğini yapacaklarına dair taahhütte bulundular.Tabiidir ki peşinin boşlanmaması lazımdır. Sürekli iletişim halinde olunmalı, heyetler halinde Sayın Bakanlarımız- Sayın Vekillerimiz- Sayın Genel Sekreterimiz, Akkuşluların abisi olarak bildiğimiz, İdris Naim ŞAHİN beyler ve bürokratlarımız kesinlikle rahat bırakılmamalı ve sürekli görüşülmeli. Kendilerinin bundan aciz değil , memnuniyet duyacaklarını düşünüyorum.Çünkü sorumluluk alanları sadece AKKUŞ değil,tüm TÜRKİYE olduğu için,peyderpey hatırlatılmalı-irdelenmeli ki sonuç alınabilsin.Hatta ben diyorum ki, yörenin seçilmişlerinin tamamı ortak sorunlar etrafında kenetlenmeli, ve senlik benlik kavgasını yani kayıkçı kavgalarını bir kenara bırakıp,seçkin ,ağzı iki laf edebilenlerini artık ANKARADA otel kiralayarak bekletmeli ve çözüm almadan da köylerine döndermemeli. Çünkü bir çok yöre insanı bunu böyle yapıyor ve sonuç alıyor. Aksi halde hükümetler gelir geçerler,tıpkı ırmağın sürekli mecrasına aktığı ve bizlerinde ona baktığımız gibi .Anlatmaya çalıştığım inceliği sanırım anladınız.
Değerli dostlarım ! Bölgemizin kurtuluşu yani AKKUŞ ve civarındaki beldelerin-köylerin- mahallelerin-kurtuluşu , , mücadele etmemize bağlıdır.,Anayasal zeminde Demokratik olan haklarımızı ,yine demoratik yollardan –meşru yollardan alabilmenin mücadelesi mutlaka verilmelidir.Irmağın aktığı, bizlerinde baktığı şekilden mutlaka kurtulun ması gerekmektedir.Ordunun tamamının sorunlarının masaya yatırıldığı bu güzelim buluşmaların ilçemiz için en az ayda bir de olsa ,(yetiştirdiği insanlar bazında ) , gerçekleşmesi artık farz olmuştur.Aylardır anlatmaya çalıştığım meselenin özü bundan ibarettir. Kısır çekişmeleri. Siyasi ,bürokratik rant kavgalarını, bir kenara iterek, samimi olunmalı- her şey Akkuş için sloganıyla yola devam edilmeli .Sizlerin sırtından bir yerlere gelip, size dönüp bakmayanlarla artık bağlantınız kalmamalı.Kendi kendinizi yönetecek nitelikte olmalısınız.Ben Akkuşluyum diye göğsümüzü gererek ,sıkıntılarımızı artık merkezden çözmeliyiz. Bunun için öncelikle bir AKKUŞ PLATFORMU oluşturulmalı,Akkuşun yetiştirdiği eski yeni siyasiler,-Brokratlar, İlçedeki belde belediye başkanları- 34 köy muhtarı olmak üzere toplamda 64 seçilmiş muhtar ilçeyi yöneten ilçe idare heyeti ( Sayın Kaymakam bey Sayın Belediye Başkanı-Banka müdürleri-İlçe Tarım Müdürü-İlçe M.E.Müdürü vb.)-mevcut siyasiler ve siyasi partilerin ilçe başkanları-yani Akkuşa ait tüm kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinin katılacağı geniş bir platform.Tabi internetteki AKKUŞUN YETİŞTİRDİĞİ kişiler listesinin tamamını bu vesileyle görme tanıma fırsatımızda olacaktır,kendilerinden ,istifade edeceğimize inancım tamdır.Bizler ittifak içinde olursak işte o zaman hizmetin en mükemmeli alınacaktır.Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyor,oluşacak ilçe platformumuzun hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. 21.04.2008
VEFALILIK
Saygı değer hemşerilerim! Vefa deyince aklınıza ne geliyor bilmem, ama benim aklıma gelenleri aktarmak isterim. Bu gün onuncu serisini kaleme aldığım yazılarımda ısrarla üzerinde durduğum, ısrarla altını çizdiğim benim için çok ama çok ehemmiyet arz eden VEFA kelimesi etrafında yazımı, serzenişimi şekillendirmek istedim. Bende sevgili peygamberimin ifadesiyle‘ insanım-beşerim- fıtri olarak hata yapmaya müsait yapıdayım. Ancak her halükarda hatalarımı yeter ki birileri çıksın hatırlatsın ve beni uyarsın, ona teşekkür eder, minnet duyarım. Öyle ya insanım- daha farklı toplumlarda, daha büyük, telafisi mümkün olmayan hatalar yapabilirim ve beni affetmeyebilirler. İnsanların diğer insanlar yanında yaptığı hatalar bu denli önemliyse, ya yüce yaratıcının yanındaki hatalarının, telafisi olmayanları için, insanların ne yapması gerektiğini bir kez daha düşünmesi gerekmez mi? Halk ve hak kelimelerinin önemi hepimizce malumdur. Halka riayet etmeyen hakka da riayet etmesi beklenmez. Halk- Hakka ulaşmak için bir basamak durumundadır. İşte bunun içindir ki, halka hizmet Hakka hizmet olarak telakki edilmiş, halkın rızası -hakkın rızası sayılmıştır.
Saygı değer dostlar! Bu girişten sonra bölgemizle ilgili meseleleri daha önceki yazılarımda sergilemeye çalıştığım gibi yine sergilemeye devam etmek istiyorum. Evladın atasına vefası-kardeşlerin birbirlerine vefası-büyüğün küçüğüne –küçüğün büyüğüne vefası-komşunun komşuya vefası-vatandaşın devletine- vatanına –bayrağına- sancağına-vefası, vatandaşın mukaddesatına vefası-vatanına milletine vefası- bunların tamamı yaşayan tüm canlılardaki olmazsa olmaz vefa örneklerinden sadece birkaç tanesidir.
Şimdi bizlerin doğup büyümesine, serpilip gelişmesine, bu günlere gelirken ilham kaynağımız olan bölgemize –vatanımıza memleketimize karşı, vefa kelimesin yerine getirilip getirilmediği noktası, bizleri çokça ilgilendiriyor. Geçen son yazımda vefalılığını sergileyen örnek şahsiyetlerden bir ikisini dillendirmiştim ve Akkuş internet sitesindeki göğsümüzü kabartan –AKKUŞ‘un yetiştikleri listesine değinmiştim. Okuyabilenler hatırlayacaktır. Bu yazımda yine unvanını gururla oralara yazdıran, elit ya da kalbur üstü diyebileceğimiz, cennet yurdumuzun, bu güzide bürokrat- siyasetçi-teknokrat hülasayı kelam her kategorideki kültürlü kardeşlerime-hemşerilerime ve dostlarıma, sizlerin lisanıyla EVLATLARINIZA tekrardan sizlerin ağzıyla seslenerek, VEFAYA çağırıyorum. Kendilerine bundan önceki çağrılarımı yineliyorum. Bu listeye ne hikmettir bilinmez kendilerini yazdırmayan bir yığın hemşerilerimi de biliyorum ve hepsine sizin lisanınızla diyorum ki bu vatana çok şeyler borçlusunuz-bu yöreye VEFA borçlusunuz-bu sizlerin olmazsa olmaz vazifelerinizin başında gelmektedir.
Lütfen ama lütfen artık bu borcunuzu ödeme zamanınız geldi ve geçiyor. Bu VEFA borcunuzu ne zaman ödeyeceğinizi doğrusu merak ediyorum. Tüm imkanlar şu an elimizde, eğer bizler bu borcumuzu bu gün ödemezsek, biliniz ki gelecek nesiller bizden mahşerde hesap soracak, bizlerin bu günlere gelmemizin yolunu açan ecdadımızda yine mahşeri vicdanda yakamıza yapışacak. Lütfen evet bir kez daha Lütfen demek istiyorum, ki artık AKKUŞA- SALMANA- Ve diğer iç kesime dönün bir bakın, yaşadığınız şimdiki cafcaflı –şatafatlı hayata sizleri görev sorumluluğu ile dönmek istemediğiniz güzelim harika –cennet yurdumuz – fevkalade güzelliklerin sahibi AKKUŞUMUZ –AKPINARIMIZ-ÇAYIRALANIMIZ-SALMANIMIZ- SEFERLİ MİZ- KIZIL ELMA- Ve diğerleri hazırladı. O cennet köşesi memleketimizin muzdarip insanları hazırladı. Bir fincan kahve ikram edene teşekkür ederiz, ya halkımıza, teşekkür borcumuz yok mu? Sanırım bu hakikati anlayacak erdeme sahipsiniz. Bizler Devletimizin muhtelif kademelerinde, muhteşem hayat tarzlarıyla hayatımızı idame ettirirken, eli öpülesi ta allü katımız, analarımız-babalarımız- hülasa büyüklerimiz ve geride kalan yaşça küçüklerimiz onlar bizim birer parçalarımız değimli? onlar bize şu anki hayatı sadece kendilerimizi kurtaralım diye mi sundular?
Kıymetli dostlar! Unutmayalım ki, onlara çok şeyler borçluyuz. Unutmayalım ki doğduğumuz-büyüdüğümüz mahallemize-köyümüze-beldemize-ilçemize- hatta ilimize karşı VEFA borçluyuz. Ülkemize VEFA borçluyuz. Artık bu borcumuzu lütfen ödeyelim. Borçlar halka ve hakka ödendikçe tükenir, borçlarımızı ödedikçe huzura kavuşuruz. Artık zaman bu zamandır hatırlatmak ta bir vefa borcudur, diyor, saygılar sunuyorum, her şey gönlünüzce olsun diyor, hepimizi ilçemiz-beldelerimiz-köylerimiz-mahallelerimiz için bu kutsal göreve davetimi yeniliyorum. VEFA- VEFA- VEFA diyorum. 13 Nisan 2008
AKKUŞTAN ÖRNEK ŞAHSİYET LER
Saygıdeğer hemşerilerim ! Akkuş’un sitesine girdiğiniz zaman ,ilçemizden ve civarlarından yetişen insanlara hiç göz gezdirdiniz mi bilmem ama ,görünen o ki bizler sadece şahsi egomuzu tatmin amaçlı Akkuş luyuz diyoruz gibime geliyor.Sanki sadece kimlik olarak ilçemizin ismini kullanıyoruz,o güzel cennet köşesi doğup büyüdüğümüz yerler sanki bizleri hiç ilgilendirmiyor ,eh işte hasbel kader orda doğmuşuz vb. duygularla oraları ya’de diyoruz gibime geliyor. Eğer böyle değilse , NEDEN ve NİÇİN bu kadar böylesi muhteşem memleketimize –cennet yurdumuza –Dünya harikası tabii güzelliklerle donatılan yöremize bu denli duyarsızız ? Bu kadar yetişmiş insan gücü Allah aşkına nerede bulabilirsiniz ?Ama kontrolsüz güç güç değildir diyen ne doğru tespit yapmış değil mi ? Her kademeden-her tahsil boyutundan Türkiye yi yönetecek kabiliyet ve kapasiteye sahip ,hatta teknokrat ekip kuracak insanınız var,fakat hedefe kilitlenmeye ( birkaç kişi hariç) kimsenin teşebbüsü yok.Kusuruma bakmayın ama ,bu denli zafiyetin altında ,ben şahsen farklı şeyler sorgulamak zorundayım.
Kıymetli kardeşlerim !Bir kaç kişi hariç diye istisna tuttuğum şahsiyetlerden biri ilçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Hüseyin KOCAKOÇ ve ilçe Belediye başkanı Sayın Lütfi EFİL. Bu insanlar isteseydiler Türkiye nin muhtelif yerlerinde brokrasi de hem de en üst düzeyde görev almaları işten bile değilken ,gelip, ilçelerine-beldelerine köylerine olan vefa borcunun ifası için,yıllardır mücadele vermektedirler.İsmini bilmediğim belki başkaları da var olabilir ,ancak bariz olarak gördüğüm ve yakından tanıdığım bu iki şahsiyet gerçekten taktire şayan çalışmalarıyla örnek olmuşlardır.İşte ben AKKUŞ lu yum diyen her herkesten bu özveri beklenmeli ve onlarda vefalılıklarını göstermelidirler.Aksi taktirde memleketimizin istikbali açısından şuanki duruşumuz o kadarda hoş görünmüyor. Ben sormak istiyorum.
Cumhuriyet tarihi boyunca AKKUŞ luya böylesi hiç nasip oldumu ? Türkiye yi yöneten şuan ki kadroda ilçemizi seven ,iki tane kıymetli büyüğümüz Sayın Bakanlarımız Ertuğrul GÜNAY bey ve M. Hilmi GÜLER beyler,ayrıca hizmetlerinden yıllardır istifade ettiğimiz büyüğümüz Genel Sekreterimiz İdris Naim ŞAHİN beyler ,brokrasinin çeşitli kademelerinde halen görev yapan ağabeylerimiz ve nice tanıdıklarımız, mevcut iş başındayken ,istediğimiz hizmetleri ilçemiz -beldelerimiz-köylerimiz ve mahallelerimiz için alamazsak; Allah aşkına ne zaman alabileceğiz ? üstelik bu dönem ayrıcalığımız Millet vekilimiz İlçemizden, Sayın Mustafa HAMARAT beyler mevcut ken daha ne bekliyoruz ? AKKUŞLU-SALMANLI-SEFERLİLİ- AKPINARLI -İLKÜVEZLİ YOĞUNOLUKLU ve diğer belde-köy- mahalle insanları, Bu fırsat bize AKKUŞ luya bir daha gelir mi sanıyoruz ? Kıymetli dostlar ! Cenabı hak insanlara fırsatları ömrü boyunca bir yada iki kez verir derler ya, gerçek budur. Bu fırsatların bir daha geleceğini düşünmek biraz saflık olmaz mı ?Halkımıza ve Akkuş lular sitesindeki( Akkuş un yetiştirdikleri kişiler) listesindeki hemşerilerime bir kez- yüz kez-bin kez seslenmek istiyorum,ve diyorum ki, birazcık sadece birazcık fedakarlık.Halkımız bu şahsiyetlerden hizmet bekliyor,yörelerine sahip çıkmalarını bekliyor- onlarda biz bu toplumdanız diye artık düşünecekler ve( VEFA )lılık larını ifa edecekler. Dolayısıyla memleketimiz hak ettiği tüm hizmetlere biran evvel kavuşmuş olacak .Neticede halkımızın ve hakkın rızasıyla, bizlerde haklı gururu yaşamış olacağız.Neticede hepimiz mutlu –huzurlu- ayrıca bir o kadarda bahtiyar olacağız.Hani Sayın Başbakanım sık sık der ya HOŞ BİR SEDA işte gelecek nesillere ,ecdadımızın yaptığı gibi ,bırakacağımız en büyük miras tır HOŞ BİR SEDA .
Sevgili peygamberimin bir hadisi şerifi ile yazımı nakletmek istiyorum. ‘(insanların en hayırlısı ,insanlara faydalı olandır.)İşte değerli AKKUŞ lular ve AKKUŞ da doğup büyümüş –muhtelif yerlerde söz sahibi olmuş herkes,iç kesim insanları, ama herkes , Sizlere sesleniyorum bu konuda sorumlu sunuz,gereğini yapmak zorundasınız diyor,hizmet edenlere teşekkür ediyorum,etmeyenleri de AKKUŞ ‘a HİZMET İÇİN YARIŞMAYA DAVET EDİYORUM..Bu kutsal vazifenin tarihi bir fırsat olduğunu hatırlatıyorum ,geçmiş geçmişte kaldı.Artık uyanalım.Yorumcu kardeşlerime teşekkür ediyorum,hedefimiz ulaşılamayacak hedef ,değildir hayal de değildir,yeter ki biz isteyelim.Tek istediğimiz, anayasal düzende demokratik hakkımız.Bunu hatırlatmak benim vefa borcumdur.Saygılar sunuyorum,her şey gönlünüzce olsun.
NOT: Yazımda gelmiş geçmiş mümtaz şahsiyetlerden bahsetmedim.şuan ki mevcut işbaşındakilerden bahsettim.geçmiştekilerin ölenlerine rahmet,kalanlarına sıhhat ve afiyetlerle saygılar sunarım.ilçeye kim bir çivi çakmışsa minnettarlığımı iletirim - 6 Nisan 2008
BANA DOKUNMYAN YILAN BİN YIL YAŞASIN
Sevgili kardeşlerim! Öncelikle AKKUŞ ve SALMAN sitelerine yorum ve yazılarıyla katkı sağlayan kıymetli şahsiyetlere duyarlılıklarından dolayı müteşekkir olduğumu belirtmek istiyorum. Yöre insanları olarak bizlerin yaşam düzeni, haleti ruhaniyesi diğer yörelerden oldukça farklıdır. Bunun böyle olduğunu hepimiz biliriz. Kendimizi diğer yöre insanlarından oldukça farklı tutarız. Bizim yaşadığımız toplumlarda adaptasyon sorunumuz fazlaca olmaz, ancak tek problemimiz ve ruhi yapımız diğer toplumlardan bizi hemencik ayırıverir. O da bana ne –neme lazım- bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın gibi yanlış tutum ve davranışlarımız bizi bulunduğumuz yada içinde yaşadığımız toplumlardan hemen ayırt edici özellik olarak, bizim yapımızı ortaya sergiler. Bunu memleketimiz- doğduğumuz–büyüdüğümüz yöre için bile rahatça yapmaktan çekinmeyiz. Şu an içinde bulunduğumuz haleti ruhaniyemiz maalesef budur.
Sevgili hemşerilerim! Dünya insanlarının genel hastalığı olan, tüm Müslüman topluluklara da bulaşmış bulunan bu illetten–bu hastalıktan acilen kurtulmak zorundayız. Aksi halde bu hastalık tüm bünyemizi saracak-kangren edecek–bizleri ölümlere–dönüşü olmayan yolculuklara sevk edebilecektir. Bizler, öyle bir mirasın nimetlerinden yararlanıyoruz ki, artık aklımızı başımıza devşirerek, bizlere bırakılan bu paha biçilmez mirasa sahip çıkarak ecdadımıza olan minnet borcumuzu belki bir nebzecik ifa etmiş olalım. Yoksa hakikaten yok olmaya mahkûm oluruz. İşte o zaman Dünyadaki çok sevdiğimiz mallarımız-mülklerimiz-evlatlarımız-velhasıl hiçbir şeyimiz, bizleri içinde bulunduğumuz hastalığın acı sonucundan kurtaramaz. İşte o zaman eyvahlar tekrar geri gelmez. Bu acı sona gitmeden, kafamızı kumdan çıkarıp, tüm Dünya insanlarını-tüm Müslüman halkları- tüm Orduluları-tüm AKKUŞ’luları- özellikle Ünye nin iç kesim insanlarını- ilküvezlisini- akpınarlısını- salmanlısını- seferlilisini-yoğunoluklusunu, hülasayı kelam, madur ve mazlum-tüm iç kesim halklarını acizane bir kez olsun iyice düşünmeye, dertlerimizi anlamaya, bunları masaya koymaya, ve dahası çözümleri için adım atmaya -bunun için neler yapılabileceğinin fizibilitesini hazırlamaya-kıpırdamaya –harekete geçmeye davet etmek istiyorum.
Tarih okuyanlar çok iyi bilirler ki, tarihte Lut kavmi-at kavmi –semut kavmi gibi topluluklarda yaşamışlar, gelip geçmişler. Bunların helak oluş nedenlerine baktığımızda, gördüğümüz acı gerçek tüyler ürperten cinsten. İçlerinde teheccüt namazına kalkacak imanı kamiller mevcut, ancak içinde bulundukları topluma karşı vazifelerini ifa etmeyip, bana ne–bana dokunmayan yılan bin yaşasın gibi, bir nevi sapık felsefi düşüncelerle, helak olmuşlardır. Tarih tekerrürdür derler, ibret alınsa hiç tekerrür mü ederdi? İfadesi çok ama çok manidardır.
Kıymetli kardeşlerim! içimdeki tüm samimi duygularımla, içinizden çıkan hasbel kader Türkiye yi gezmiş-görmüş, bir nebze olaylara vakıf olmuş, hastalıklarımızın reçetesini görmüş birileri olarak, Özellikle Ormanın etrafını çevirdiği, doğa harikası AKKUŞ –SALMAN-İLKÜVEZ-YOĞUNOLUK AKPINAR ve etrafındaki beldeler-köyler –mahalleler ve bu harikulade yörelerden, halen nimet lenenlere-sebeplenenlere-ayrıca, buralardan hayatının idamesi için çıkanların her birerlerine var gücümle sesleniyorum; artık uyanın, artık kendinize gelin, artık herkes üzerine düşen vazifenin ne olduğuna şöyle bir baksın. O yöre için üzerine düşen tarihi görev neyse tespit etsin ve artık gelecek nesillere – tarihe- ecdada karşı vazife yapmanın zamanı gelmiş ve de geçmek üzeredir. Bu vazife öyle kutsal bir vazife ki, ruhumuzu ALLAHA teslim ederken bile, acep ler, ah keşkeler bırakılmaması gereken kutsiyete sahiptir. Her iki site yazarları kardeşlerimden hasetsen istirhamımdır ki, artık bu konunun üzerine gitmeliyiz. Bu bizlerin doğup büyüdüğü yöremize, kültürümüze-halklarımıza-tarihimize-ecdadımıza karşı şükran –vicdan- ve dahası minnet ve vefa borcumuzdur.
Kardeşlerim! Türkiye de öyle yerler var ki, tek bir insan yetiştirmiş, ama o insan memleketine gelmesi gereken tüm hizmetleri bir bir getirmiş. Örneğini isterseniz adresiyle beraber verebilirim. Bizler ise, onlarca-yüzlerce –belki binlerce insan yetiştirmişiz, ama dönüpte geriye hiç birileri bakmamış. Orduluların, özellikle bizim yöre insanlarının Cumhuriyet tarihi boyunca, ilk defa belki son defa elimize geçen siyasi-akademik-bürokratik emsalsiz bu fırsatları, kelimenin tam anlamıyla fevkalade değerlendirmemizin tam zamanıdır. Yoksa sonradan dövünmelerin, havanda su döğmekle eş manada olacağını sakın unutmayalım. Bu duygu ve düşüncelerle, tüm iç kesim mağdur ve hizmete susamış hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum. Herşey gönlünüzce olsun. hoşça kalınız.
KABUK DEĞİŞTİRMEK
Kıymetli Salmanlı dostlarım! Bu sohbetimde sizlerin içinde bulunduğunuz, adeta içinden çıkmak istemediğiniz bir haleti ruhaniyenizden söz etmek istiyorum. İnsanlar ruh ve bedenden müteşekkildir. Beden, ruhun aynasıdır. Hani derler ya ‘ adamın ruhunun güzelliği yüzüne vurmuş ‘işte bu ruhi yapımızı bir türlü güzelleştirmek istemiyoruz, sanki Erol Taş görevi yapıyoruz. Halbuki, sevgili peygamberimiz,’siz ruhi yapınızı değiştirmedikçe, ALLAH ‘da size bakış açısını değiştirmez’ buyurmaktadır. Şimdi buradan bir noktaya gelelim.
Kıymetli dostlar!Önceki yazılarımda ,üzerinde ısrarla durduğum,ancak hiç mi hiç itibara alınmayan ,halen ses – seda çıkmayan, birlik-beraberlik-toplanmak-salmanı masaya yatırmak-elit insanların-salmana hizmet gönüllülerinin-salmandan çıkmış ,çeşitli meslek gruplarındaki salmanlı insanların,bir yuvarlak masa oluşturmalarının, şart –hatta bu işin başlangıcı olsun, olmazsa olmazı olsun demiştik.,Ne yazık ki , Allah'u alem, belki bu adam salman dışından diye midir bilinmez ama,haftalardır hiçbir gelişme yok,hiçbir çağrı yok,bir milim alınmış mesafe yok. O halde , ortada bir sorun var! Önce bu sorunu bir masaya getirelim.
Ya siz laf olsun diye- desinler diye-bizde var olmuş olalım diye-yada ismimiz listede oluversin diye ,ilçelik ,yada salman ilçe olsun gibi laflar, ettiniz, veya tam tersi içinizden bu isteği neden ortaya attık,keşke atmasaydık diye şimdi dövünmeye başladınız. Şunu öncelikle bilelim, 1- hedefimiz nedir? 2-bu hedefe kimlerle nasıl gideriz? 3-hedefe varmak için kullanacağımız kanallar nelerdir? Kimlerdir? 4-acep içimizde el var mı? Varsa maiyet alanı nedir ?( el den kastım; ilçe olmamızı istemeyen içimizdekiler, ve etki alanları) yani affedersiniz ama , yoksa içinizde hırsız mı var?,yoksa öküz bacadan çıkamaz, yoksa bu insanlar bu kadar duyarsız olamaz, yoksa benim yazılarımda anlatmaya çalıştığımı siz gayet iyi anlıyor, iyi tahlil ediyorsunuz buna ben adım gibi inanıyorum. O halde arkadaşlar ,sizler nasıl oluyor da bu denli istediğiniz şeyin peşinde durmuyorsunuz ? yoksa bu çağrıyı sizlere,ben yada benim gibi ler yapıyor diye mi bu kadar duyarsızsınız?Artık bunu sorma zamanı geldi diye düşünüyorum. Nedir bu ölü toprağı serpilmiş gibi duyarsızlığınız ?Yoksa sizler ey salmanlı kardeşlerim ! Salmanı ilçe yaptırdınız da ,dışarıdakilerin –gurbettekilerin haberimi olmadı ? böylesine dövünüyorlar ? çırpınıyorlar ? İşte meselenin özü bu !Bizler Salman kabuğunu ,anlayışını,düşüncesini, dışarıya açabildiğimiz nispette sonuç alırız.Hedefe varırız.
Değerli dostlar !işin özü,bu kakar duyarsızlığınız beni cidden rahatsız etti ve ediyor. Benim Salmanla neden ilgilendiğimi, beklide düşünmediniz bile ,Kusura bakmayınız ama bu kadarda duyarsızlığa pes doğrusu diyorum.yani insan bir şeyi ya ister,yada istemez.size soruyorum hangi kategoridesiniz ?en azından yazılarımı eleştiriniz,arayınız,sorunuz,geliniz ,gidiniz, yani bir şeyler artık yapınız,yani.bu duyarsızlık şahsımı değişik düşüncelere sevk ediyor, Salman için çırpınan tek tanıdığım, ilkokul mezunu olmasına rağmen Hakkı MIHÇI,başkada kimsecikleri sahada göremiyoruz,Artık derim ki, kabuğunuzu kırınız,dışarıya taşınız, sorunlarınızı salmanın dışına ,Akkuşa- Orduya- ANKARA’ ya taşıyınız,yani kabuk artık değişsin.Yoksa bana ne mi ? diyorsunuz ?hatta yine yoksa diyorum hani Salmanın böylesi ızdırab çekmesi ,mağduriyet yaşaması ,içinizden birilerine her hangi bir menfaat mi sağlıyor ?yoksa 25 000 civarı halkınızla hayatınızdan –yaşantınızdan-çok memnunsunuzda biz mi göremiyoruz ? tabi bunlar ve nice sorular, insanın kafasına doğal olarak takılıyor.Eğer amaç başarmaksa tabi bunlar geçerli,yoksa ,ne diye kafa patlatalım ki ?
Değerli dostlar! Amaç başarmaksa,karınca misali bu değirmene su taşıma noktasında safların artık belli olma zamanı geldi ve geçiyor.Kabuğunuzdan çıkınız ve etrafa bakınız. Biz kimiz ?amacımız ne ? ve ne yapmaya çalışıyoruz ?kimlerle ,neler yapabiliriz ?bunun vakti sanırım geçmek üzere,Bu işin –çocukça yaşantıyla-düşünceyle-Allah ın istemediği yaşantı biçimiyle – bu tür gayrı meşru( alemci )kafalarla yada kafadaki insanlarla sonucunun alınamayacağını artık görmelisiniz diyorum.hesap- hesap- hesap diyorum.üzülerek ifade etmeliyim ki,bu yazımdan da sizlerin –salmanın menfaatleri cihetinde, birliğiniz beraberliğiniz doğrultusunda adı göremesem, daha yazı yazmama da gerek görmüyorum.Çünkü yazmış olmak için yazmak istemiyorum. Yapılan ne iş olursa olsun ,ya bir fayda celbetmeli,yada bir zarar def etmeli.^’ Yoksa beynimi yoracak çok iş var. Sizleri seviyorum-saygılar sunuyorum-her şey gönlünüzce olsun.Sürçülisan olmuşsa affola... 22 Mart 2008
YAŞAMAK YADA YAŞAMAMAK
Saygı değer dostlarım!Cenabı hakkın yaratılanlar içersinde ,en fazla ehemmiyet verdiği, varlık insandır.
İnsan ise ,yeryüzünün imarı ile görevlidir.Bu vazifeyi ifa ederken en büyük kılavuzu ise akıldır. Aklı kullanmak için de külli iradeden ,kendisine cüz’i irade verilmiştir.Külli irade yaradan ALLAH’a aittir.cüz’i irade ise insana aittir.İnsan bu vasfıyla diğer yaratılanlardan kolayca ayırt edilir.Bunun manası şudur! İnsan verilen aklı , iradesiyle yönlendirecek,iyiyi kötüden-güzeli çirkinden-doğruyu eğriden- hakkı batıldan ayıracak, bunu neden ve niçin yapacak? Şimdi gelelim neden ve niçin’lere ,NEDENLER VE NİÇİNLER ,NEDENDİR BİTMEZ,BİR ŞEYİ İNKAR İÇİN YOK DİYEBİLMEK YETMEZ’ Öncelikle bu veciz ifadeyi kulağımıza küpe edelim.Mülk suresinde ,cenabı hak ,insanların ve cinlerin sadece yaradana ibadet etmesi için yaratıldığını beyan etmektedir.
İşte akıl ve irade burada kendini göstermekte,ölüm ve sonrası ebedi hayat için ,insanların kendilerini kurtarmak için ,çalışmalarını-Dünyayı imar etmelerini,’ Hiç ölmeyecekmiş gibi Dünya için,Yarın ölecekmiş gibi de Ahiret yurdu için’ çalışmalarını inandık dediğimiz ve gereklerini yapmakta tereddüt ettiğimiz İSLAM dini emretmiştir.Evet sevgili dostlar! Şimdi gele lim , kendimize- yöremize-beldemize-yaşadığımız çevremize;Bizlerin asıl vazifesi,yemek-içmek- yatmak-kalkmak-nefsani duygularımızı tatmin etmek-helal –haram demeden hayatımızı,yemekhane ile afedersiniz tuvalet arasında ,ağ dokuyarak kısacık ömrü bitirmekmidir? Bizim Dünyaya geliş gayemiz? Hayır hayır bizler asla böyle olamayız,bizler farklıyız,bizler ‘ Kur’ani ifadeyle yaratılanların en şereflisi’ yiz.Bizler ,iyiliği emreder-kötülüğü nehyederiz. Bizler aklımıza –irademize ,hak hakikat doğr ultusunda yön verir,Dünyamızı da ukbamızıda muammer eylemek için çalışırız. Çünkü biz farklıyız,çünkü biz akıllıyız.
Şimdi bu kadar tahlilden sonra, gelelim sahilin içkesiminde, yaşamakla –yaşamamak arası hayat sürmeye çalışan bizim dostlarımıza-bizim hemşehrilerimize!Bir bakarsınız,en akıllı biz,en kültürlü biz,en uyanık biz,en çalışkan ve başarılı olan biz,gittiği yerlerde memleketini en mükemmel temsil eden de biz,ancak ; doğup büyüdüğümüz-Dünyayı tanımamızda ilk adım olan SALMAN-ve diğer mazlum –mülayim –çilekeş insanlarını kaderlerine terk ettiğimiz ,köylerimiz-beldele rimiz-ilçelerimiz.
Kıymetli dostlarım!Salman internet sitesine kıymetli fikirleriyle katkı sağlayan arkadaşlarımıza ,yönelik ,bir çağrı yapmak istiyorum.Allah rızası için ,’ yazı konunuz hangi başlık altında olursa olsun, lütfen SALMAN’ın ve Salmanlının sıkıntılarıyla ilgili çağrılarımızı ihmal etmemeli,birlik ve beraberliğe vurgu yapılmalı,bu sorunların çözümü cihetinde fikirler beyan edilmeli,basit basit güncel lehceler-selamlaşma lar-kendimizi taktim-aşk meşk şiirleri vb. yazılarla değil de ,yöremizin problemlerine ve çözüm yollarına dair ,yazılar ve tartışmalar yaparsak,sanırım amacımıza ulaşmada bir milim daha çıtayı yükseltmiş oluruz.Aksi halde bu noktadan ileriye gidemeyiz.(bağışlayacağınızı umarım).
Değerli dostlar! Yine sitemize bakınca ,çok mümtaz-müşahhas şahsiyetlerin reklamları mevcut. ALLAH aşkına SALMAN ,ve yönetimi konusunda bu şahsiyetlerin neden isimleri yok?bu insanlar nerede? Mimar-mühendis-bilgisayarcı – emniyetçi-asker- subay gümrükçü- amir- müdür vb. çeşitli meslek grupları bunlar nerde?yoksa kestane nin çıkıp,kabuğunu beğenmediği noktadamıyız?Farkındaysanız ilmi yazılara yorum bile getirilmiyor,mesele Salman olunca,hiçbir fikir bile beyan edilmiyor,yoksa sizler SALMANI hakikaten emanet edecek insanlarmı buldunuzda benmi boşa yazıyorum?Görebiliyorum ki,sizler !ey salmanlılar! Ey salmandan bağımsız yaşayanlar!sizler bu vebalin altından kalkamazsınız.Altıncı kez ve son kez ,tüm salman kimliğine sahip sizlere sesleniyorum! Ya bu davada olunuz,yada salmanlıyım derken birkez daha düşününüz,bu salmanın kader davası-bu salmanın insanlarının yaşamakla yaşamamak arası mücadelesinin davası-bu muzdarip insanların hak arama davası-bu dava T.C. anayasal düzeninde ,demokratik haklarının müdafasının davası. Eğer bu davaya SALMAN SEVDALISI İSENİZ DAHİL OLUNUZ yoksa boşa kürek çekip zamanı öldürmeyiniz. Bu uyarıyı yapmak bir AKKUŞ lu olarak benim vefa vazifem.Sürekli birlik beraberlik ,bir araya gelme temasını altıncı kezdir vurgulamama rağmen ,halen arayıpta yada yorum yazıları yazıpta , meselenin üzerine giden tekbir şahsa rastlamadım. Bu demek oluyorki,sizler salman adına daha ne istediğinizi bile tespit etmiş değilsiniz .Yanılmak isyorum.Salmanı idare edenlerin yada etmek isteyenlerin hayat nizamlarına-yaşam düzeylerine şöyle bir bakınız,buna layıksanız ,ekliyeceğim bir şey yok.,değiseniz,artık silkinme ve kendinize gelme zamanı artık geçmek üzere.hatırlatması benden,ilgilenmek sizden. Saygılar sunuyorum-yaşamalısınız diyorum.
MUZDARİP HALKLAR
Kıymetli dostlar! 5. serisini kaleme almaya çalıştığım,Salman’la ilgili yazılarıma ,bu bölümde farklı bir yaklaşım getirmek istiyorum.Eskilerde Akkuş’lu bir vatandaş sahile indiğinde ayağında kara lastik,kafasında sekiz köşe şapka,üstü başı fazlaca düzgün değil,kadınlarımız (maksi )denen etek,üst normal kıyafet,çarşıda imkanına göre iki kilo üzüm-helva- iki ekmek,bir köşede karnını doyurur,bir bardak su içer ve çarşıdaki işlerini takibe koyulur,resmi dairede kendilerine muamele aynen şöyledir ‘Dağlı- Mehmet ağa!sen Akkuş’ lusun, İlküvez’lisin,yoğunoluk’lusun ‘ hiç fark etmez,senin konuşmana –kılık kıyafetine- yanındaki çoluk çocuğunun konuşma ve kılık kıyafetine göre senin işlerin dizayn edilir,bugün git yarın gel ,mesai bitti yada şu şahsı getirirsen olabilir vb. sayamayacağımız kadar sahil li yada diyelim cenikli tarafından ,hor ve hakir görülürdük.Bunu yaşadıkmı demeyin,çünkü ,bizden büyüklerimiz,ağabeylerimiz,babalarımız,dedelerimiz bunu yıllar yılı yaşadılar.
Gelelim günümüze ve bir tahlil yapalım.Artık köyden gelen Mehmet ağa durumunu düzeltmiş,cebinde parası var,çocuğunu okutmuş,topluma karışmış,insandan sayılır olmuş,kendisinin-çoluk çocuğunun kılık kıyafeti eh fena sayılmaz,acıkınca lokantaya gidiyor,hani derlerya’elbise yürümeyi,para konuşmayı öğretir’ hamd olsun Mehmet ağa durumu toparlamış,resmi dairede hoş geldin denecek düzeye kendini getirmiş,hak hürmetin bini bin para,işleri tıkır tıkır yürüyor,yüzü gülerek evine dönüyor,mutlu,halinden memnun.Şimdi elimizin arasına başımızı koyarak bir kere daha düşünmeye davet ediyorum sizleri ,çocuklarınızı okutana kadar-cebinizde paranız olana kadar- kılık kıyafetinizi düzeltene kadar,yemeğe lokantaya gidene kadar-acep sizin nereniz noksandı? Yoksa insan olduğunuz,vatandaş olduğunuz,bu toplumun bir ferdi olduğunuz ,vergi verdiğiniz,askere gittiğiniz, samimi namuslu dürüst olduğunuz bu yöreye ait olduğunuz, CENİKLİLER –SAHİLDEKİLER-DEVLET DAİRESİNDEKİLER tarafından yoksa yenimi keşfedilmeye başlandı? Yoksa siz, benim değerli eli öpülesi analarımın,babalarımın ,önceleri uzaydan-şimdi de yerden gelen birer varlık olduğ unuzu mu keşfettiler?
Kardeşlerim-kıymetli dostlarım-Akkuş’ lum-Salman lım-İlküvez lim-Yoğunoluk lum ,artık aklınızı başınıza devşirme zamanınızın geldiğini –hatta geçmeye başladığını ,bam telinize dokunarak hatırlatmak istiyorum.Sizler benim doğduğum-büyüdüğüm-çok tatlı- acı hatıralarımın yaşandığı yöremin insanlarısınız.Sizleri uyarmak benim vefa borcum .Ben sizleri, merhum ve benim için vazgeçilmez olan ,annem,babam,iki yıl önce kaybettiğim büyük ağabeyim olarak , kabul ediyorum ve vaz geçilmezlerim olarak telakki ediyorum. Lütfen ama lütfen bir kere daha düşünün,ölüm var-hesap var- terazi mizan var -,herkes mutlaka hesap verecek,artık iç kesimin insanları ,bir kere daha çok iyi düşünmek zorunda,iyi muhasebe yapmak zorunda,adımlarını sağlam atmak zorunda,kendisini insan olduğu için ciddiye alanları tespit etmek zorunda,yere sağlam basmak zorunda,her şeyin başı nın ALLAH korkusu olduğunu bilenlerle ve buna riayet edenlerle haşır neşir olmak zorunda.
Kıymetli dostlarım !Dördüncü yazımdaki çağrımı tekrarlayarak ,yazımı bitirmek istiyorum.Salmanlılara acilen birliği-beraberliği-toparlanmayı-arkanıza aldığınız güçle hareket etmeyi,planlı-proğramlı çalışmayı,bunun için öz değerlerinizi,size ait leri ,sizin içinizden yetişenleri,bürokratlar,amirleri ,memurlar,işadamlarını, vb. elit insanları mümkün olan en kısa zaman diliminde ,mümkün olan yerde ,özellikle SALMANI mas aya yatırmaya çağırıyorum.Aksi halde yöre insanı çok daha horlanır-hakir görülür-ve Devlet baba dan eh işte gelirse yada gönderilirse ancak hizmet alırsınız.Birilerinin keyfi gelirse hizmet alırsınız.
Tüm yöre insanlarını sevgi ve saygıyla selamlıyorum,her şey gönlünüzce olsun.
SALMANA DUYARLI OLMAK
Sevgili Salmanlı dostlarm! Dördüncü serisini kaleme aldığım, Salmanlılarla dostane yazılarımın içeriğine bakıldığında ,sadece’ yazı yazmış olmak için yazı yazmak ‘olmadığı anlaşılacaktır.Bundan önceki yazılarımda,ısrarla üzerinde durduğum çok ehemmiyet arz eden birlik beraberlik ve bu olgunun getireceği nimetlerin bir kısmını yazdım.Ayrıca tefrikanın ,bölük pörçük olmanın getireceği zararlardan bahsettim.Hatta öyleki,sizler didişirken beldenize gelmesini beklediğiniz hizmetler, başka başka yerlere kayacaktır gibi ifadeler kullanmama rağmen,hiçbir yorum bile getirilmemiş ve halen anlamsız didişmeler devam etmektedir.Bunu derin teessürle karşıladığımı ,bundan esef duyduğumu belirtmek isterim.Ayrıca acil eylem planı gibi gördüğüm, hiç kimsenin aklının ucundan bile geçirmediği,ciddi bir konu dan bahisle, yörede yaşayan yada dışarıda yaşayan ,elit diyebileceğimiz kültürlü-bilinçli- sağduyulu-Salmana hizmeti üzerine borç bilmiş-Salman gönüllüsü olan insanların acilen tek hedef,tek misyon, etrafında toplanmasını ,ve Salmanlılık duyarlılığını masaya yatırmak gerektiği üzerinde durmuştum.Ne hazindir ki hiç kimsenin ilgi alanına bile girmemiş.
Kıymetli dostlarım!Sizler öncelikle ne istediğinizi-amacınızın ne olduğunu-yani sizler öncelikle hedefinizi tespit etmelisiniz .Tüm eforunuzu bu hedefe ulaşmak için sarf etmelisiniz.Bunun yolu ve başı birlik –beraberlik-bütünlük ve tek hedefe kilitlenmekten geçer.Amacımızın insanı yaşatmak olduğunu ,insanın yaşaması için ne mümkünse yapacağımızı bir kere netleştirmeliyiz.netleştirmelisiniz.Bu işler öyle göründüğü gibi basit duygu ve basit düşüncelerle gerçekleşecek olsaydı, hiç bu beyin jimnastiğine gerek kalmazdı .Benim anlamakta güçlük çektiğim bir husus daha var. O da şudur; un var-şeker var- tüm malzemeler tamam ,ancak helva yapmaya kimse yaklaşmıyor,desinler için çırpınan birkaç kişiden başka sahada kimsecikleri göremiyoruz. Yoksa herkes halinden memnun da ben mi göremiyorum?
Sevgili Salmanlı kardeşlerim!Kulaklarınızı –gözlerinizi –hatta tüm uzuvlarınızı dört açmalısınız.Aksi halde ,sadece yazmış olmak için yazarız,konuşmuş olmak için konuşuruz,laf olsun torba dolsun kabili,zaman kaybederiz,bir milim bile mesafe almadan ,geçmişlerimiz gibi bizimde ömrümüz ,tabiri caizse ahla vahla gelip geçer,sorunlarda olduğu gibi devam eder.Çok mu zor sorarım size? Salmanın –hatta Akkuş un yetiştirdiği mümtaz yirmi tanecik insanı bir araya getirip te Salmanı masaya yatırmak?Önümüzde bir yerel seçim var. İçkilerle –kumarlarla- sağda solda afedersiniz ama karı kız alemleri yapan ,bu tür haleti ruhaniye sahipleriyle sizler artık bağları koparmalısınız. Kafanızı ellerinizin arasına koyup iyice düşünmelisiniz.İlkokul çağı çocuklar gibi hareket etmemelisiniz.Beyinleri artık çocuklaşmış insanlardan size,beldenize artık hayır gelmediğini görmelisiniz.Bundan böyle de hayır gelmeyeceğini artık görmelisiniz.
ALLAH rızası için ,beldemizin selameti için,yöre insanının kurtuluşu için bu yazımla tüm salmanlılara çağrı yapıyorum ve diyorum ki, birileri bu kıymetli şahsiyetlere ulaşsın,masraflarını ben üstleneyim önemli değil,oturalım bir çay içelim.yemek yiyelim mekan nerede olursa olsun önemli değil,artık bu bir başlangıç olsun,Cennet beldemiz SALMAN artık enine boyuna masaya gelsin.Dar çerçevede amaca ulaşılmaz,tek Salmanlı nın fikirleriyle netice alınmaz.Bari bu çağrıma kulak asmanız temennisiyle,tüm Salmanlı kardeşlerime ,hemşerilerime saygılar ve selamlar sunuyorum.Hoşca kalınız,her şey gönlünüzce olsun.Ayrıca hanım kardeşlerimin kadınlar gününü tebrik eder,yılın bir günü değil,tüm günü yanlarında olduğumuzu bilmelerini isterim.10.03.2008
SALMAN'IN REFAHA ULAŞTIRMA BİRLİKTELİĞİ
Kıymetli Salman’ lı dostlarım! Üçüncü serisini kaleme aldığım şu satırlarıma gösterdiğiniz teveccühlerinize öncelikle teşekkür eder saygılar sunarım.
Değerli dostlarım! Benim memleketimiz adına anlayamadığım ya da anlamakta güçlük çektiğim birkaç husus hakkında sizlerle konuşmak istiyorum. Salman kasabamız küçümsenmeyecek kadar eski bir tarihe sahip, takribi 20 yıllıkta belediyelik bir beldemizdir. Bir dönem jandarma karakolu mevcuttu. Akpınar la arada geldi gitti vs. Uzunca yıldır da ortaokulu mevcuttur. Epeyce bu okulun mezunu vardır. Bunun yanı sıra, metropollere sadece tahsil için gelenleri de küçümsenmeyecek oranda fazladır. Hatta üst düzey bürokratların, memurların, amirlerin, siyasetçilerin, oldukça maddi imkân sahibi iş adamları menkul ve gayrı menkul sahipleri bunların içinde bir yerlerde söz sahibi benim tanıdığım ya da tanımadığım birçok insanların mevcut olan bir beldeden bahsediyorum.
Bu insanlar neredeler? Bu insanların mutlaka acilen toplanması, bir araya gelmesi ya da getirilmesi belde menfaati açışından çok ama çok önem arz etmektedir. Yorumcu kardeşlerimizin bu konunun üzerinde durmalarını beklerdim. Siteye yorum yazmış olmak için yorum yapılmaz. Bu hususta bir kere mutabık kalalım. Öncelikle bizler Salmanlı olarak ne yapmak istediğimizi hedeflerimizin neler olduğunu, bu hedeflerin hangi yolda kimlerle ulaşabileceğimizi, kendi içimizden yetişen değerlerimizin bu hedefe yönelik ne gibi faaliyetler içinde olduklarını masaya yatırmak galiba işe başlamanın ilk adımı olacaktır. Şu hakikati hiçbir zaman göz ardı etmemeliyiz. “Bize bizden başkası sahip çıkamaz.”Bizi bizden daha fazla kimsecikler savunamaz. Biz bu doğrultuda, boş işlerle, boş sözlerle anlamsız, çekişmelerle hayatımızı idame ettirirsek kusura bakmayın ama daha çok bekleriz.
Bizim öğrencilik yıllarımızda efendim “istenmez verilir” denirdi. Yıllarca uyutulduğumuzu geç fark ettik. Umarım sizde, Salmanlı dostlarım böyle olmazsınız, erken uyanır, silkelenir kendinize gelirsiniz. Davanızı, sevdanızı tespit edersiniz. Kısır çekişmeleri, kalıplaşmış siyasi anlayışlarınızı bir kenara bırakarak kendi özünüze dönersiniz. Bunu becere bilirsek, insanlarımızı siyasi, ideolojik, felsefi vb. tasniflere tabii tutmadan, hiçbir ayrım yapmadan, ortak amaçla, oluşturmayı başarırsak, ortak aklı hâkim kılarsak, inanınız ki her şey yoluna girecek, istediğimiz tüm hizmetler, ülkemizin diğer yerlerinde olduğu gibi beldemize de gelecektir. Tefrikaya düştüğümüz oranda, devlet hizmetlerinde olduğu gibi, tüm alanlarda inanınız ki mağdur olacağız. Bu haleti ruhaniye ise birilerinin çok işine gelecek. Beldenize beklediğiniz tüm hizmetler çünkü onlara gidilebilecek. Bundan emin olasınız. Birlikten, beraberlikten güç doğacağını unutmayınız, aranıza nifak tohumları attırmayınız. Aksi takdirde daha çok beklersiniz.
Değerli dostlar! Ben inanıyorum ki, sizler böyle basit düşüncelerle değil, aklıselimle hareket edersiniz ve cennet gibi olan beldemize hak ettiği tüm hizmetlerin yolunu açarsınız. Meselelerimizi bürokrat kafasıyla değil, derin ve engin siyaset anlayışınızla çözersiniz. Bu alt yapının Salmanlılar’ da olduğuna inancım tamdır. Yeter ki isteyelim. Sizleri seviyorum. Saygılar sunuyorum.
NASIL İLÇE OLUNUR?
Site ziyaretçi defterinde dikkatten kaçmayan bir husus hakkında sizlerle bir nevi dertleşmek, ihtiyacı hissettim. Sürçü lisan olursa şimdiden af ola. Hemşerilerim! Sayın Başbakanın ısrarlar zaman, zaman ifade ettiği, Şeyh Edibali’nin Osman Gazi'ye vasiyetinde bulunan anlamlı sözü olan ki çok manidardır. “İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN” Tabi ki ana tema insan içim yapılması mümkün olanın yapılıp yapılmamasıdır.
Bizim için, yani Salman ve Salmanlı için yapılması gerekenler, bu ana kadar yapılmamışsa ki yapılmadığı alenen ortadadır, bunun nedenleri ve niçinler-i üzerinde durmakta yarar ve mülahaza etmekteyim. Kıymetli hemşerilerim! Türkiye’de ve tüm dünyada olduğu gibi, insanlar kategorilere ayrılmıştır. Söz konusu Salman olunca, önce kategorimizi tespit etmemiz gerekir. Bizim sınıfımızdaki insanların, devletin şefkat eline ulaşabilmesi, devletten gerekli olan, mutlak hizmetleri alabilmesi, tamamen bizim devletimize bakış açımızla doğrudan alakalıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca bırakın Salman’ı Akkuş olarak devletimizden bu güne kadar ne hizmetler alabilmişiz, geriye dönük bir bakmamız gereklidir. Yine Cumhuriyet dönemi boyunca son yıllara kadar ne kasabamızın nede ilçemizin ismimiz (Arapça tabirle irapta mahalli) var mıydı? İlhak yoktu. Yenilerde yani birkaç yıldır Akkuş – Salman gibi kelimeler telaffuz etmeye başlandı. Öncelikle bu isimlerin geçmesinde emeği geçenlere müteşekkir olduğumu beyan etmeliyim.
Kıymetli dostlarım! Amaç bana göre ilçe olmak olmamalı ilçe için zemin hazırlamak olmalı. Bu zemin nasıl ve ne şekil olacaksa tüm kesimler fizibiliteyi hazırlayanlar, hiyerarşiye göre davranarak, cennet kasabamızı ilçeye dönüşmesini bu yöntemle sağlamadırlar. Biz bunu değil de, nerede, ne zaman, kimlerle, ne şekilde alem yapacağımızın hesaplarını yapmaya devam ettiğimiz sürece, asla bırakın ilçe olmayı, beldeliğimizin korunmasından aciz kalacağımızı unutmamalıyız. İnsanlar dünyada tek amaç için yaşamalıdırlar. Bu amaç kasabamız insanlarında af edersiniz ama sadece yeme, içme,giyinme,kuşanma, cinsel tatmin gibi maalesef kendini hissettirmekte, bu yaşam biçimi de bizim yöre insanlarının sanki tamamı bu zihniyetteymiş gibi hakkımızdaki ilgililerin bize ve kasabamıza bakış açılarını olumsuz yönde etkilememektedir. Bu kara bulutun üzerinden dağılması için, var gücümüzle çalışmalıyız, ayrıca şanslı bir yanımızda var, kültürlü, eğitimli, bilinçli Türkiye bürokrasisinden, siyasetinden anlayan, aydın, sosyal ve inançlı bir ekibimiz hamdolsun ki azda olsa var. İşte mümtaz şahsiyetleri acilen istişare için nerede yaşıyor olursa olsunlar, bir araya getirmek onların bakış açılarından fikirlerinden ve değerli tecrübelerinden istifade yoluna gitmek, izlenecek yollardan bir tanesidir.
Sevgili Salmanlı kardeşlerim! Belki sözlerim hitaplarım sizlere ağır gelebilir, nitekim başta dediğim gibi sürçü lisan etmişsem, hududu aşmışsam af ola diyorum. Türkiye’de hizmet almanın metotlarını artık bizim insanlarımızın da görebileceğine inanıyorum. Amaç insanı yaşatmaksa, bunun için gerekli olan iletişim, ulaşım, haberleşme, sağlık, eğitim vb. hizmetlerin, illa ilçe olduğumuzda değil, insan olduğumuz için yapılması gerektiğine inancım tamdır. İlçe olmanın alt yapısını ruhi ve fiziki olarak hazırladığımızda, kendimizi hedefe kilitler amacımıza ulaşırız inşallah diyor. Saygılarımı sunuyorum.
ÖZ GEÇMİŞ
Adı Soyadı :Yaşar EFİLOĞLU
Baba Adı :Mehmet
Doğum Yeri :Akkuş/ORDU
Doğum Tarihi :01/06/1965
Tahsil Durumu :
İlkokul :Akkuş Kurt Boğaz Köyü İlkokul
Orta ve Lise :İzmit Lise ve İmam-Hatip Lisesi
Yüksek Okul :İşletme Fakültesi
Yabancı Dil :Orta derecede İngilizce , Arapça
Çalıştığı Kurumlar:
28/04/1986 Diyanet İşleri Başkanlığında İmam Hatiplik
1987-1988 Eğitim Öğretim Yılı Akkuş İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Vekaleten İlkokul Öğretmenliği ve Müdürlüğü.
1988 Yılı sonundan itibaren , Muhtelif Yerlerde İmam Hatiplik.
14/09/1994 Tarihinden İtibaren Gebze Belediyesinde, Zabıta Memurluğu (2,5 yıl kaçak inşaat şefliği,2 yıl çevre Zabıtalığı, 1yıl Veteriner İşleri Müdürlüğünde Tahsildarlık)
Mütakiben Gebze Kaymakamlığı Emrinde, İlçe Özel İdare Müdürlüğünde Köylere Hizmet Götürme Birliğinin Saymanlığı , iş ve işlemleri , icra memurluğu vb.görevler.
2005 Yılı Dilovası Belediyesinde Başkan Yardımcılığı.
05/09/2005 Tarihinden itibaren İstanbul Sultanbeyli Belediyesi , İkdisat ve Küşat Müdürlüğü , İdari ve Sosyal İşler Müdürlüğü yaptıktan sonra Veteriner İşleri Müdürlüğü Kadrosuyla Başkanlıkta Uzman olarak hizmete devam etmekteyim.
Ailevi Durum : Evli 3 çocuk babasıyım .