Car Accident Lawyer

 

Yaşar EFİLOĞLU

yasar_efiloğlu@hotmail.com  

0539 206 21 70

 

BASİRETLİ OLMAK

Sevgili hemşerilerim! Taraf olmamak adına-haddimi bilmek adına  ,bir süredir sakin biçimde  beklemeyi  tercih ettim.Bu nedenle  yazılarıma  ara verdim.Yazılarımdan  birilerinin rahatsızlık duymasını asla  istemem.Çünkü benim yazılarımın ana eksenini   AKKUŞ  ve AKKUŞLULUK  oluşturmaktadır.Türkiyemizin  her köşesi  gibi , bizim  AKKUŞUMUZ  ve AKKUŞLUMUZ  hizmetlerin  en güzeline layıktır. Olur ya , sürçü lisanla  birilerinin hoşuna gitmeyen  gaf  lar  yaparız  , hiç  istemediğimiz halde ,telafisi   muhal   sonuçlar  oluşur  diye  sessiz kalmayı    yeğledim. .

Sevgili  hemşerilerim! Zaman su gibi akıp gidiyor.İşte geldi geçti  beş yıl. Üç ay sonra   ömrü olanlarımız, diğer  bir  beş yılın  maratonuna  çıkmış olcaklar.  Bu ,  şu   kişi –yada bu  kişi  meselesi  değildir,şu parti  yada bu parti  meselesi  değildir.Bu tamamen  ilçemizin  -beldelerimizin- köylerimizin, oralarda yaşayan  -mukim  insanlarının  huzurlu  yaşamalarının  temini  noktasında,anayasal  düzende, demokratik  hakkımızın  bu insanlarımıza  getirilişinin  yarış  maratonudur.Bir nevi  sorumluluk – daha ötesi  ateşten bir gömlek  giymek  yarışıdır.Türkiyemiz de,  dönem   dönem  , jenerasyonlar   rüzgarı  esmiştir.Bu  döneme kadar  yapılamayan  birçok  hizmetin ,bu  jenerasyonla  yapıldığını  hepimiz  görmek   zorundayız.Yani  sezerin  hakkını  sezere   vermek durumundayız.Sözlerimiz  itibara  alınır   yada alınmaz, hiç  önemli  değil.Önemli  olan , ben vazifemi  yapayımda, akıbeti  mevlam  taktir edecektir.Basiret  Arapça  bir  kelime  olarak  dilimize  girmiştir . Yani  görmek   meselesidir,Şanlı ecdadımızın Dünyaya hakimiyetinin temelinde  Basiret  gelir.Tarihe  göz atılırsa  görülecektir.Şuan  esen rüzgarda  ilçemize –beldelerimize- köylerimize   yani AKKUŞ  VE AKKUŞLULARA    kimler  neler  kazandırabiliri  görmek  zorundayız.Hatır  gönül  belası  artık  gelip geçtiğini  görmek zorundayız.farzumahal  yarın  bu jenerasyon  değişirse, esen rüzgarın  yönü değişirse, yada rüzgar  kesiliverirse,   AKKUŞ  VE  AKKUŞLUNUN  kaybedeceklerini  , yerelde   ve genelde    görmek  zorundayız.Meseleye bu  cihetten yaklaşmak zorundayıuz.Hani  merhum  Necip Fazıl   diyor  ya, su akar-kir akar- tarih akar- insan akar-  FİKİR  AKAR……… işte  harmanın savrulabileceği  rüzgardan  istifade  edemezsek, ırmaklar da akar   bizlerde  bakar  gelir  geçeriz.tarihte  bizlerden  hesap  sorar. İşte bunu  görmek durumundayız.

Kıymetli  kardeşlerim!Bundan  önceki yazılarıma göz atılırsa  görüleceği  üzere,ana tema  olarak  işlemeye çalıştığım  AKKUŞ   ve AKKUŞLULUK    olgusu  hepimize  bir  vicdani  sorumluluk  yüklemiştir. Mahşeri vicdanda bu  hesabın        asaniyeti ,     tamamen  bizlerin  basiretle  meselelere  yaklaşmamıza  bağlıdır. Sayın  Başbakanımızın  ağzından  dökülen  ifadeleri  iyi tahlil etmek  zorundayız. İçinde bulunduğumuz  global   olayların  gölgesinde  gerçekleştirilecek  olan  29 mart 2009  seçiminden  ilçemiz  olarak   ,beldelerimiz olarak  ,köylerimiz olarak  alnımız açık-kafamız dik  olarak  çıkmak  zorundayız.Aksi  durumda  ,rüzgar  gelir  geçer, bizlerde  açıkçası harmanı    savuramamış oluruz.  Bu akıbete düşmenin  getirisini- götürüsünü  irdelemek  zorundayız.Siyaset  yapma  hizmet etme  sanatıdır.Siyaset yapma  bir nevi  feragat   sanatıdır,siyaset yapma  hayatın  her safhasından ,hatta  kendinden  feragat  etme sanatıdır. Bunun  mutlaka  görülmesi  gerekmektedir.Benim nefsime birtakım şeyler  hoş gelebilir, neticede insanım ,fakat  düşünmemiz gereken  yöremizin  insanlarıdır.nefislerimizin istekleri son  planda olmalıdır.Tüm  siyaset yapan kardeşlerimizin  bunu itibara alacağına  inancım sonsuzdur.Çünkü   ilçemizin  çok  ender  simaları  siyaset  sahnesindeler.Bu ayırt edici  özelliklerini ,bu alanda da hissettireceklerini, ilçemizin    menfaatine  kararlar alacaklarını  ümit ediyorum.Farklarını  fark ettireceklerdir.Bu arada  siyasetçi  siyasetini  yapacak, diğerlerimizde  doğru bildiklerimizi  memleketimiz  menfaatine    haddimizi  -kastımızı  aşmadan  söyliyeceğiz,en doğru kararları  aklıselimin- hakim olacağı  şekilde  göreceğiz.Herkes  üzerine düşeni yaptıktan sonra   tevekkülü   cenabı hakka yapacağız.Tek hedef  huzurlu bir AKKUŞ  ve Hizmete doymuş  AKKUŞ HALKI.gerisi tamamen teferruattan ibarettir.Hepinizi saygıyla selamlıyor, aklın yolunun bir olduğu gerçeğinin  ilçemizde beldelerimizde hakim   olmasını niyaz ediyorum. Tüm  kardeşlerimize başarılar  diliyorum.

 

BUNLARI TANIYORMUYUZ

DÖRT KARDEŞ : Sevgili hemşerilerim! Bu seri, yazımda sizlere AKKUŞ’UMUZUN ender simalarından olan, İstanbul’un hatta Türkiye’mizin dört bir yanında yaptıkları şaheserlerle adlarından söz ettiren AKKUŞLU takribi 300 civarında insanımıza geçim kaynağı sağlayan, dört kardeşten bahsetmek istiyorum.
Bu dört kardeş, diğer AKKUŞLU iş adamlarına örnek olacak   nitelikte, yıllardır   faaliyet göstermekte, hemşerilerinin geçimlerini sağlamaları için onlarcasına hatta yüzlercesine iş  temin etmekte, hemşerilerini yanlarında barındırmaktadırlar. Kuruntu, kibir-desinler desise gibi hiçbir   hastalığa düşmemişler-çalışmışlar -çalışmışlar-çalışmışlar. Gayrı meşru hayattan uzak durmuşlar, dürüst hemşericiliği önde tutmuşlar, samimiyete ve dürüst iş yapmaya önem vermişler. Kardeşçe el ele vererek Akkuşumuzun insanlarını metropol kentlerde aç–susuz-işsiz-aşsız bırakmamışlar. Kimselere muhtaç etmemişler, insanlar için en değerli kazanç olan alın terinin karşılığını kuruşuna kadar hemşerilerine yansıtmışlar,hem kendileri, hem de yanlarında çalışan hemşerileri   günümüze kadar gelmişler ve halen iş hacmini büyütmenin gayreti içindeler. Bu hemşerilerimiz bu kutsal hizmeti sadece   memleketimiz AKKUŞ ve AKKUŞ insanının metropol kentlerde daha iyi şartlarda, yaşamaları, çoluk çocuklarını daha iyi şartlarda yetiştirmeleri memleketlerine olan VEFA borçlarını bihakkın yerine getirebilmeleri adına, dört mevsim işlerinin başında hizmet vermektedirler. Baştan kendilerini en içten dileklerimle kutlarım.
Sevgili hemşerilerim! 

Kendileriyle gurur duyacağımız bu dört kardeşin hikayesi oldukça  enteresan, bu başarının esrarı, sadece ve sadece içlerine tefrika sokmadan, dürüstçe ittifak içinde azimlerini işlerine yansıtmalarından sonra başarı zaten kendiliğinden gelmiş, işler işleri kovalamış ve bu gün DÜNYA'NIN içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara rağmen, bu hemşerilerimiz TÜRKİYE’NİN dört bir yanında, onlarca işyerlerinde yüzlerce AKKUŞ insanına ekmek yedirmeye devam etmektedirler. Şahsım adına kendileriyle tanışıp, kaynaşmanın, durumlarını tetkik etmenin, diğer AKKUŞ’LU işadamlarına örnek teşkil etmesi açısından fayda sağlayacağına inandığım için, bizi izleyen, sitemizi takip eden kardeşlerime bu örnek şahsiyetleri tanıtmak zarureti hasıl oldu. Sakın ola ki birilerinin reklamını yaptığımı kimseler düşünmesin. Zaten bu kardeşlerimizin buna ihtiyaçları da yok. Yaptıkları bitirdikleri ve halen devam eden birkaç işten örnekler resimleriyle beraber sitemizde yayınlamak istiyorum.Benim bilemediğim, tanıyamadığım Akkuş’umuzun başka yerlerde yörelerde bu kardeşlerimiz gibi memleket hizmetkarı hemşerilerinin sevdalısı işadamlarımızda mutlaka vardır diye düşünüyorum. Fakat benim ulaşabildiğim İSTANBUL -SULTANBEYLİ de ikamet etmeleri hasebiyle şimdilik bu kardeşlerimizi tanıyalım diyorum.
Ailenin büyüğü: Sadık KEMENTOĞLU 1979 senesinde inşaatta amelelikle işe başlamış, anne ve babalarını erken yaşta kaybeden, ailenin erkeklerden büyüğü, Sadık bey, diğer kardeşleri, Hacı Gazi -İhsan-Fatih beyleri, peyderpey yanına alarak, bu günkü şekline yani patronluğa kadar uzanan öykülerinin tek bir hedefe matuf olduğunu anlatıyor. Bu hedef, sadece kendilerinden sonraki nesillere güzel bir manevi miras bırakmak, bunun için muhtaç hemşerilerinin çocuklarını bursla maddi manevi destekle okutup, hizmet kervanına katarak memleketimize hizmetlerini celbede bilmek. Bugün 5 tane şantiyede hemşerilerimize iş imkanı sağlayan bu güzel insanlar, patronluk edasıyla değil, insana insan olduğu için değer verip, büyük sünmeden, onlarla beraber halen çalışmakta, beraber yiyip içmekte, hemşerilerinin tüm dertleriyle hemdert olmaktalar. Organizeli görev dağılımını en güzel biçimde gerçekleştirmişler, kimse kimsenin yetki sahasına müdahil bile olmadan işler kendiliğinden yürür hale gelmiş.
1-İdari sorumlu: (1965) Doğumlu Sadık KEMENTOĞLU - (0532 233 93 02 )
2-Ekonomi ve Mali işlerden sorumlu Hacı Gazi ve İhsan KEMENTOĞLU - ( 1970-1973 )(0532 416 50 36----0532 696 28 02) 
3-Şantiye işlerinden ve işçilerden sorumlu, Fatih KEMENTOĞLU (1976)(0532 748 88 76). Zaman zaman yap-sat‘da yapan, siyasi, bürokratik hiçbir beklentileri olmadan hizmete devam eden bu kardeşlerimiz, hemşerilerinden üniversiteyi bitiren mimar-mühendis- muhasebeci vb.   mesleklerdeki   insanları bir gün bile boşta bırakmadan yanlarında işe başlatmaktalar.
Hizmetlerinin devamını ve diğer hemşerilerimizin de kendilerinden örnek almalarını ,temenni ederken başarılarının devamını cenabı haktan niyaz ediyorum.Kazasız belasız nice hizmetlere diyorum.

 

HİZMET  ŞEKLİ

Sevgili  hemşehrilerim!  Herkes  kapasitesince, sitemize  herhangi bir  konuda  açık  seçik  biçimde  fikirlerini  yazabilmekte, ilçemizin  sıkıntılarını  aktarabilmekte, insanların  duyarlılıklarını –  ilgili  -yetkili  ve  etkili  mercilerin  dikkatlerini  ilçemize    ve ilçemizin  sorunlarına    -çekmeye  çalışmaktadırlar. Bu hizmet  geçmişte  farklı  kişilerce, farklı  biçimde  tüm  imkansızlıklarla  boğuşarak  icra  edilirken, bu  gün hamdolsun ki, 21. y.yılda –iletişim  ve teknoloji çağında   çok daha  farklı  biçimde, olması gerektiği  şekilde  yürütülmektedir. Hizmet şekli  bir  jenerasyon  kuşak –ve  tamamen  imkanlara  bağlı, bir  kültür  ve de gönül  işidir. Türkiyemiz de  alışılagelen   tabu  halindeki  anlayışlar  artık  birer  birer  yıkılıp, yerini  daha  makul  ve mantıklı, daha  kültürlü- daha  ortak akılcı  yaklaşımlarla  hizmetler  yapılmaya  başlanmıştır. Bu  hususta  AKKUŞ  ve AKKUŞLULAR   olarak   artık  geçmişimize  sövmek  yerine –geçmişle  dövünmek  yerine  ortak  aklı  hakim  kılıp , birlik  ve  beraberlik  ruhunu   tüm  ince  noktalarına  varıncaya  kadar,ilçemizin  kalbur üstü  diyebileceğimiz, kültürlü-bilinçli-anlayışlı-bilici-bulucu-yapıcı  ve  neticelendirici  insanlarına   tüm benliğimizle  destek  olarak,     almamız gereken  hizmetlerimizi  almanın  yollarını   aralamalıyız.

Sevgili  hemşehrilerim! Kimimiz  işçi-kimimiz memur-kimimiz amir-kimimiz köylü-kimimiz çiftçi-kimimiz bürokrat-kimimiz siyasetçi- kimimiz  fakir-kimimiz zengin, bulunduğumuz  konum  her ne olursa  olsun , kimse  kimseden  ne  büyüktür, nede  küçüktür. Cenabı  hak insanlara  belirli  nispette  kabiliyet ve kapasite  vermiştir. Herkes  Dünyada  kendisine  verilen  ROLÜ  bir  biçimde  icra  etmekle  mükelleftir.Kimsenin   diğer  bir kimseyi  konumu  itibariyle, yani Dünyadaki  verilmiş  ROLÜ  itibariyle , kendisinden  küçük  yada  büyük  görme  --bir diğerini  hor  ve  hakir  görme  - üstün  yahutta farklı  görme  gibi  hiçbir  lüksü  asla  olamaz.ALLAH  katında  tek  üstünlük  vardır  , o da   ALLAH  dan  daha  fazla  korkmaktır. Bunun harici  herkes   eşittir. Bu konuda  bir kere  mutabık  kalmalıyız. İşte  bu mutabakata vardığımızda  herkes  AKKUŞ LULUĞUNU   hatırlayacak, Dünyanın  neresinde  olursa  olsun, Türkiyenin  neresinde   olursa  olsun , bununla  gurur duyacak ve  bulunduğu  konuma  -üstlendiği role  göre  köyüne –beldesine-ilçesine-iline  hizmetin getirilmesi-orada  yaşayan büyüklerimizin  hayat  şartlarının  yükseltilmesi  için  mücadelesini  verecek. Tıpkı  karınca  misali. Kimimiz basın  yayın  yoluyla-kimimiz,idari  insiyatifimizle- kimimiz  hatırımızla-kimimiz  ticaretimizle-kimimiz  siyasetimizle-kimimiz  parmız pulumuzla-kimimiz  zekamızla- kimimiz  ikili  ilişkilerimizle –kimimiz  kalemimizle ,herkes  ama kerkes , bulunduğu  konumu  kullanarak,hizmetin  bir kenarından   tutmak  zorundadır. İşte  ilçe  kurultayımız  bunun için değilmiydi? işte  sonuç bildirgesi  bunun için değimliydi?

Sevgili kardeşlerim! Nil nehrinin kenarında bir kuzuyu kurt kapsa, bunun hesabını ALLAH  HZ. ÖMER den  soracak  diyen  ecdadın  torunları  olarak, diyorum ki, BEN  lik  kalksın  BİZ  lik  gelsin. Bizim için  önemli olan  vakit, içinde bulunduğumuz - değerlendirmek zorunda olduğumuz  şu andır. Geçmiş gitti, gelecek meçhul, o halde  memleketimiz için yapacağımız  hizmetlerde  muacceliyet kuralını  işleme koymalıyız.yapacaklarımızı  ivedileştirmeliyiz. AKKUŞ lular olarak, eldeki  imkanları    mutlaka  değerlendirmek  zorundayız  ALLAH   bunun hesabını  bizlere   soracaktır. Kurultaydan bu güne   ,alınan  kararlardan, zapta geçirilen maddelerden  kaçını  işler hale getirdik? halk olarak- AKKUŞLU  olarak  birazcık  duyarlı  olalım  ve takip edelim.AKKUŞU   bir  bütün olarak  ele almalıyız. Köylere  beldelere  hatta mahallelere  sahip  olurken , BİZ   kelimesini  tamamen hakim  kılalım.Yoksa  ,ben falan  köydenim-sen falan beldedensin –benim beldem  seni  -senin köyün beni ilgilendirmez  mantığı ile  meselelere yaklaşırsak , sanırım  baştan  kaybeden bizler-yani  AKKUŞ  ve AKKUŞTA  MUKİM   Şahıslar  olacaktır. Lütfen ama lütfen ! BİZ LİĞİMİZİ  - BEN LERE  indirgemeyelim. Bizler , AKKUŞLULAR  olarak  biziz  ve bir bütünüz  bunu asla unutmayalım. Sorumluları  rahatsız edelim, arayalım, soralım, hizmet isteyelim ve hizmet edelim. Ağustos ayında zincir takarak  ilçeye gelmek zorunda olan kardeşlerimizin,  kurultayımıza  seçtikleri  muhtarlarının bile  katılmamış olmalarının  ne anlama geldiğini  hep beraber  irdelemeliyiz. Oradaki  sorun  hepimizin sorunudur ancak,  öncelikle  orada  mukim  yakınlarımızın-hemşerilerimizin sorunudur. Bu memlekette  istemeyene  -talep etmeyene –kapıları aşındırmayana –mücadele vermeyene hizmet çok  zor gider. Herkes  haddini –hududunu  aşmadan belirli kurallar  çerçevesinde, Anayasal düzende - demokratik  hakkını almanın  yollarını iyi bilmek zorundadır. Gelecek  günlerimizin iyi –daha iyi olacağı  ümidiyle saygılar sunarım. 23 Ekim 2008

 

TARLADA  İZ  - HARMANDA  YÜZ

        Sevgili  hemşehrilerim!  Anadolu da  çokça yaygın  olan   bir  ifadeyi  yazıma  başlık  olarak  almak istedim.08 AĞUSTOS  2008   Akkuşlular  kurultayı, 9-10  AĞUSTOS 2008  Akkuş   uluslar arası    geleneksel  gürgen  festivali   icra  edildi.Bunların  kimler  tarafından   -ne  amaçlarla- ne güçlüklerle     yapılabildiğini  bizatihi  bilenlerdenim.Bu  güzide  faaliyetler için   ,günlerdir, haftalardır  , enine – boyuna   ,liyakatli   yada  değil,  yetkili  yada değil,  herkes  beynindekileri   ,kalbindekileri, bu  ekranlara  döktü, tartıştı, sanırım  demokrasinin  güzelliğide  budur. Kırılmadan-darılmadan- hissi  olmadan-şahsi  olmadan-ben  olmadan- sihirli  kelime   AKKUŞ İÇİN  ve AKKUŞLULAR  için,  yapılan  icraatların  içeriği, yapanlar, sonuçların  getirisi  -götürüsü  vb.  birçok  manada  tartışıldı.  Bu  süreçte  hep sessiz kalmayı tercih ettim. Hatta  yorum yazmaktan bile  imtina etmeye  çalıştım.

       Kıymetli  kardeşlerim!Tüm  yapılanların  organizesinde   bilfiil  bulunmama rağmen, kürsüye  çıkıp  iki  düzgün laf  bende  söyleyebilirdim  elbet. Ama  yapmadım. Çünkü  ben  haddimi  bilirim. Ecdadımız  ne güzel demiş, ^’ söz  ola  kese  savaşı-  söz ola  kestire  başı   ‘Eleştirilerin dozu  zamanla   öyle  ağırlaştı ki, sanki  bu  istisna  faaliyetleri   yapmaya  çalışan  kardeşlerimiz,  şahsi  ve  nefsi   emelleri  için  koşturuyorlarmış gibi  havalar  estirildi. Bunun  çok  üzücü olduğunu  baştan  hatırlatmalıyım.Şu  hakikati tüm   hemşerilerimizin  bilmesini  isterim, Ne  Kurultayı  tertipleyenlerin , nede  Festivali  tertipleyenlerin  içinde  ,hiçbir  tanesinin  bu organizasyonlar  vesilesiyle  ,yani  bu tür faaliyetler  vesilesiyle  biryerlere,  her hangi bir  makama   gelmeye  ihtiyacı yoktur. Onlar  gelebilecekleri  yerlere zaten gelmişler  ve  oralardan   geriye  doğru  memleketlerine  hizmet için  çırpınıp duruyorlar. Eleştiriler  güzelde, bunun  birazcıkta yapıcı  olması  gerekmezmi ? diyorum. İçeriğini  bilmeden, bu güzel faaliyetlerde  hiç emeği  olmadan, maddi  manevi  yıpranmadan, eleştiri  kültürünü  sergilememiz,  ilçemize  gelmesini  umduğumuz  hizmetlerimizi  aksatabileceğini  bilmeliyiz.  Yani TARLADA  İZİMİZ  OLMALI  Kİ, HARMANDA DA YÜZÜMÜĞZ OLSUN   laflar   -sözler- eleştiriler-   olmuş  olsun diye,  yapmış  olayım  diye yapılmamalı, muhalefette  yapmış olmak için  yapılmamalı, Bu  gemiye  hepimiz  bindik, batarsakta  çıkarsakta  beraber  ---  benleri  değil,  artık  bizleri  önlere çekmeliyiz.Kurultaylar- festivaller- şenlikler, vb.  ne ad altında olursa  olsun  , yeterki  ilçemize  hizmet  için olsun, o  yörede yaşayanların  çilesini  bir nebzecik  kaldırma  amacına  matuf  olsun,  hatta  bunu  kimler  yaparsa  yapsın,  ama  lütfen  ilçemiz için  yapsın.  Ben  ellerini değil  ayaklarını  bile  gerekirse  öperim. Bundanda  gurur  duyarım  yeterki  ilçem  AKKUŞ   ve İNSANLARI  için  yapılmış  olsun. Dilin kemiği  yok  herkes  her şeyi  meşru  zeminde  söylicek, tartışcak, iftira da atmıyacak, hakiki  öz eleştiri  olcak  , işte sana demokrasi.Yani  yapıcı , bilici, bulucu  olmak zorundayız.

        Kıymetli  kardeşlerim!   Bizler  AKKUŞLUYUZ    bu hakikati asla unutmayalım  .Kurultayda  ve  festivalde  görüşüp tanıştığım  insanlar   Türkiyemizin  muhtelif yerlerine serpiştirilmişler   muhtelif  makamlarda  ve  mevkilerde   sadece  memleketlerine olan sevdaları  nedeniyle   oradaydılar.Bu  değerlerimizle  gurur duymalıyız.Onları  biz büyütmezsek  birileri alıp  büyütür,  bizlerde   ağustos  ayında  köylerden  zincir takarak  araba  çıkartmaya devam ederiz.  Hani derlerya  , amiyane  tabiriyle  kapıdan  büyüttüklerimizin değerini bilelim. Kolay  yetişmediğini  bilelim. Harcamak  çok  kolaydır  ama  kazanmak  çok zordur. Dünyadaki  enzor iş  ise  insan eğitimidir.Bu  hakikatler  ışığında , tekraren  diyorumki,  artık  BEN   YOK--  BİZ  VAR  Çıktığımız  yörenin  havasındanmıdır, suyundanmıdır   bilmem ama   üzerimizdeki  şu  sahte  kisveyi, kabadayılık edalarını-yalandan  hal ve hareketleri   artık  çıkartıp atmalıyız.Allah  kimseyi  kimseden  üstün  yaratmamıştır. Üstünlük  sadece  ALLAHDAN  DAHA FAZLA  KORKMAKTADIR   bunu bilelim .kendimize  artık  çeki düzen verelim. Bizler  ruhi  yapımızı değiştirmediğimiz  sürece  , ALLAH  bize bakış açısını değiştirmicektir. Lütfen  ama  lütfen  tüm icraatlarımızda – hal ve hareketlerimizde-yaşantımızda- sosyal hayatımızda- hülasayı kelam  her bir  amelimizde  hak ve hakikati   öne alalım.

         Sevgili  hemşehrilerim ! İçinde bulunduğumuz  ayın  ,barındırdığı değerlerin-kandillerin-akabindeki bayramın  tüm  insanların  necatına vesile  olmasını  diler, hepinizi  saygı  ve hürmetle  selamlarım. 26 Eylül 2008

 

VİCDANIMIZIN  SESİNİ DİNLEMEK 

Sevgili  dostlarım ! 18.sini kaleme aldığım  seri  yazılarımın  bu bölümünü  ,yazının başlığından da anlaşılacağı  gibi  vicdani  muhasebeye ayırmak   istiyorum.Tabiidir ki,   her şeyde bir  ilham, bir ihsan  gerek.Bizim sitemizde yazı yazan  kardeşlerimiz  bende  dahil, yöremizin  yıllardır ihmal edilmişliğinden ,çekilen ızdıraplardan,yöre insanının   yıllar yılı  çilesinden    esinleniyoruz, vicdanlarımızın sesini duymazlıktan gelmemiz mümkün   olmadığı için  ,dilimizin  döndüğünce   içinde bulunduğumuz   tüyler  ürperten  durumu  insanlarımızın  lehine  çevirebilmek  amaçlı  , bir  çaba içine giriyoruz Bu doğrultuda  meselelere  duyarlılık  gösteren  tüm  insanlara , hangi  mevkide, hangi makamda olurlarsa olsunlar, canu gönülden teşekkür ediyorum.

Kıymetli hemşerilerim !  Sizlere   dini, nasihat verecek değilim.,ancak  vicdan  galiba  birazcıkta  imanla   bağlantılı bir  mefhum.o nedenle  iki  kelimeyi  zaman  zaman  aynı  satırlarda  görmek  ,bir bütünlük içinde telaffuz etmek  sanırım daha doğru  olacaktır. Fazilet hissi  insanlarda  ALLAH  korkusundandır.Bu  hisle  , herkes  elinden geldiğince  memleketi için  bir şeyler yapmak  durumundadır.Bu bir  vicdani-imani-sorumluluktur.Bu  yöremize karşı  vefa borcumuzdur.Yöremizin insanları   bu görevi daha bizleri  tahsil yapmaya çıkardıklarında sırtımıza  yüklediklerini bilmek zorundayız.Tüm  tahsilli,kültürlü,bilinçli  ,bürokrat,siyasetçi,her kademeden , her kesimden, AKKUŞLU  herkese  ,siyasi, görüşü ne olursa olsun, yaptığı iş ne olursa olsun,  ortak payda  AKKUŞ  olmalı ve  bu vicdani  görev  ifa edilmeli.Vicdanlarımızın sesi  dinlenmeli.,herkes  üzerine düşeni yapmalı.Bu vicdani muhasebeyi  yaparken  yörede yaşayan insanların yerine kendimiz konulmalı,o zaman daha iyi anlarız   sanırım.

Kıymetli  dostlar ! Çok  samimi  bir  muhasebe  yapmalıyız.( Neden) leri, ve( niçin) leri-  bir  bir  ortadan kaldırıcı  faaliyetlere  imza atmalıyız. Sahil   siyasetçilerinden   günümüze   kadar  ilçemiz  ve köylerine  sadece  Eski Bakanımız   Sayın  Şükrü  YÜRÜR  beyefendi  harici  ,   kimsenin ilgilenmediğini,son  dönemlerde  birkaç hizmetle  kıpırdanışa geçtiğimizi  peyderpey  anlatmıştım.Ancak  her zaman olduğu gibi yine  görünmeyen bir el  bize gelen  ANKARANIN   hizmet tahsisatını   engellemeye devam etmektedir, Bu  makus talihimiz  inşallah  08 AĞUSTOS  2008  AKKUŞ   KURULTAYI  bitiminde  yenilebilecektir. Aksi taktirde, yineliyorum ve iddia ediyorum ki,  bir değil  beşte   Vekil  çıkarsak , AKKUŞA   asla    arzulanan hizmet gitmeyecek, ecdadımızda olduğu  gibi,gelecek nesillerde  sahilin siyasetçilerinin ve   ORDU     lobisinin     ipoteği  altında  daha nice yıllar  inim  inim  inleyecektir.Devletimizin  şefkatli eli  birilerinin engellemesiyle  ilçemize  arzulanan nispette asla gelmeyecektir.Lütfen  sevgili kardeşlerim !  artık   bu gidişe  dur deme zamanı  geçmiştir, zararın neresinden  dönülürse  kardır  kabili de  olsa  , ilçemizin  kötü kaderini değiştirmek  yine  bizler gibi  oralardan  çıkan   AKKUŞLULARA    ait  bir  vefa  borcudur.Bu nedenle  derneklerimizin  -sivil toplum kuruluşlarımızın-kamu  kurum ve kuruluşlarımızın –bürokratlarımızın- siyasetçilerimizin-  kısır  çekişmelerden  hepimizin  uzaklaşarak,  geyik muhabbetlerine   son verip,dedi kodu  aleminden  çıkıp, kendimize gelip, ilçemize  sahip  çıkmalıyız. İşte  kurultay  bu manada  çok ama çok  önem arzetmektedir.  Geçmiş  geçti  gitti   ,geri getirme  şansımız  bitti.  Geleceğe  kavuşacağımıza dair   herhangi bir    garantimiz    maalesef  olamaz.  O  halde   bu  günümüzü  değerlendirip, dolu  dolu   hizmet  edersek  , ancak   vicdanlarımız  huzur bulacaktır.Aksi taktirde  bu   azabın  --bu vicdan muhasebesinin altında  ezilir gideriz.sular  akar  bizlerde  bakar   geçeriz.

Kıymetli dostlar !İnsanların  doğum  günleri  vardır ya, işte ogün  AKKUŞLUNUN  DOĞUM GÜNÜ  olacaktır.Bize  bizden yakın kimsenin olmadığını, bizim  bizden başka  sahip çıkanımızın olmayacağını , yine tüm olumsuzluklarıyla  beraber, her şeyi  ama her şeyi   sadece  ilçemiz  ve ilçemiz  insanlarının  menfaatleri  için,bir kenara bırakarak , geçmişide   maziye  katarak  önümüze  bakmamız gerektiğini   --projelerimizi  sergileyerek-bir bir  icraat sahasına  indirerek göstermeliyiz(.Ben ) ler  değil  ,     ( Biz) lerle     sonuca  varacağımızı artık  beynimizde  netleştirmeliyiz.Süreç  bitiyor,ülkemizin  içinde bulunduğu  konjoktür  hepimizce  malumdur.Kısır  çekişmeleri-sen –ben kavgalarını-şahsi ihtirasları  ön koşulsuz bir kenara  bırakarak, mesele  AKKUŞSA, gerisi  teferruattır  deyip, kurultayımızı  hayırla  neticelendirmenin  ,,yolunda  olmalıyız. Unutmayalım ki,( kurt  puslu  havayı  severmiş)bu  menfur tuzağa düşmemeliyiz.Hepinizi saygıyla selamlar,kurultayımızın  hayırlara vesile olmasını  cenabı haktan niyaz ederim. Her şey gönlünüzce olsun. Hoşça kalınız-sağlıcakla kalınız. 10 Temmuz 2008

 

 

DÜŞÜNMEK –ÇOK İYİ DÜŞÜNMEK

Servgili  dostlar ! yazılarımda ısrarla  bir  temayı  işlemeye çalışıyorum.Yazılarımı dikkatle takip edenler  ,bu ince hassas noktayı,ana temayı sanırım  yakalıyorlar.Bu yazımda  yine  içime dert olan  meselelerimizden  birkaç örnekle, yazımı  şekillendirmek istiyorum.

Yıllar yılı  AKKUŞ   ve AKKUŞLULAR  olarak  siyasi, bürokratik,sosyal,kültürel ,ekonomik vb. birçok alanda ilçemiz  ve ilçemiz insanının  çektikleri  hepimizce malumdur.Hele bizzat  yöremizde yaşayan  eli öpülesi  büyüklerimiz bunun birebir canlı tanığıdırlar.Son seçimlerde  yerelde ve genelde , AKKUŞLU artık ,kusura bakmayın dedi ve  bir millet vekili  ANKARAYA yolladı. Sağolsunlar   var olsunlar ,  takip ettiğimiz  kadarıyla  ellerinden geleni ilçemiz için  yapıyorlar.Birde  yerelde  ilçe belediye başkanımız  sayın Lütfi  EFİL  var. Her ikisindende  ALLAH razı olsun ,elde bir fırsat ve imkan varsa  önüne arkasına  bakmadan ilçemiz için seferber  ettiklerini biliyoruz.,ancak  AKKUŞUN  yetiştirdiği  ,Devletimizin  muhtelif kademelerinde  görev yapan   prof.-Doç.-hakim-savcı-kaymakam-müsteşar-müşavir-il müdürleri-ilçe müdürleri- hülasayı kelam  etkin –yetkin  insanlarımız nerede ?Devlet kapısında  bir bakarsınız, millet vekilinin ,müsteşarın yapamadığını  zaman olur bir müstahdem yapıverir.Böyle dönemlerde  biliyoruz.GSMH  dan(gayrı safi milli hasıladan ) AKKUŞA  düşen pay  ALLAH aşkına  bu derece  düşükmü ki,ünye  Akkuş  yolu için bu kadarcık  mebla ayrılıyor? Hiç düşündünüzmü ?  Akkuş- Salman  Yolunu- yıllardır bitirilemeyen  Kurtboğaz köyü pelitliyatak  -Kurtboğaz –ilküvez  yollarını ? Düşünün   lütfen birkez daha iyi düşünün. Ve diğer  başladık diye kandırılarak  bitirilmeyen   köylerimizin yollarını  ?Evet bir kez daha düşünün ve bir karara varın lütfen.Geçenlerde  çok sevdiğimiz  bir dostumuzun  Türkiye sağlık iş genel başkan yardımcısı arkadaşımız  Adem  SEYİTOĞLU ‘nun babasının cenazesi için  KUMRU ya gittim. Gödümki  ,Kumru nun    tüm köyleri –en ücra köşeleri bile asfaltlanmış, alt yapısı geçmiş.Ben  Sayın  Vekilime  bişey demek istemiyorum . ancak  biz AKKUŞ  ve AKKUŞLUILAR olarak bu kadarmı aciziz ki , onlarca insanımızın canına malolan  takribi 60  KM. lik  ünye –niksar  arası  yola  verilen  ödeneğe bakınız, diğer ilçelere verilen ödeneğe bakınız.Bu  resmen  bizlere  hatta sayın vekilimize   hatta  Niksardan  AKKUŞ üzerinden  bağlantısı olan her kese  hakarettir.Hatta tüm  AKKUŞ lulara hakarettir.  El insaf demek lazım.Bir yöre insanı bu kadar  hor ve hakir  görülemez. Bu   Çok sevdiğimiz   Vilayetimiz  ORDU  ve idarecilerinin  -sahil  siyasetçilerinin  bize  attığı  kazıktır. Yani bu  bize atılan kazıktır. Denemesi bedava , diğer ilçelere  verilen  , ödenekle  AKKUŞA verilen ödeneklere yer değiştirtelim    Sahil siyasetçilerinin ,Ordu  lobisinin,          ilçemize yapacaklarına bir bakın.  Bir yöreye karşı  kin ve nefret, bir yöreyi tecrit ve asimile ancak bu kadar olabilir.

Sevgili  dostlar !Akkuşun yetiştirdiği kişiler listesine kaydını yaptıran  saygıdeğer bürokratlarım hani nerdeler ? sivil toplum kuruluşlarımız hani nerdesiniz ?Kamu kurum ve kuruluşlarımız nerdesiniz ? avazınızın çıktığınca neden feryadı figan edemiyorsunuz ? Anayasal  düzende  Demokratik hakkımız değilmi   hizmet ?Yoksa biz AKKUŞLULAR  hikayedenmi   diyoruz ki, AKKUŞLULAR her şeyin en iyisine  layıktır diye ?Bu zamana kadar  bizlere  sahilin siyasetçilerinin  -Ordu ili bürokratlarının  attığı kazıklar  istanbula  köprü olurdu.Ankaranın eminimki, bunlardan haberi yoktur. Bu demek oluyorki, benim anladığım kadarıyla  siz  ey AKKUŞLULAR, bir  değil, beş tanede M.V.  ANKARAYA  gönderseniz ,Biz  ORDU  İL  LOBİSİ  olarak - sahil siyasetçileri -olarak  dağın tepesine   yatırım  sizin için yapmıyacağız –yaptırmıyacağız  demektedirler.ALLAH rızası için  AKKUŞ   kökenli  herkesi her kurum ve kuruluşu   bu ince –hassas meselelere duyarlı olmaya  çağırıyorum. Sorsanız  Salmana  yol yaptılar, yolun bir bölümünü sel götürmüş ulaşım kesilmiş, muhatap bulamıyoruz. Yok böyle  üç kuruşa beş köfte. Ya  adam gibi layık olduğumuz-hak ettiğimiz hizmetleri  alacağız ,yada  Türkiye coğrafyasında  varmıyız yok muyuz  açıkça ifade edecekler.Askerliğin en kralını –verginin en kralını-vatanperverliğin en kralını-tahsilin en kralını-ve olması gerekenin en mükemmelini AKKUŞLU yapacak, hizmete gelince  en arka sıraya AKKUŞLU  konacak. Yok böyle bir şey. 

Sevgili dostlarım  !birazcık içimi döktüm ,başınızı ağrıttım-söylenecek çok şey var ama bazende söylenemiyor, beni anlıyacağınızı umarım.Sürçü lisan etmişsem af ola .İşte 08 AĞUSTOS 2008  CUMA  bizim için  bu manada  çok ama çok önemli.Sayın  Bakanlarımıza-M.V.lerimize- ORDU  bürokrasisine – Sahil siyaseti yapanlara  - AKKUŞ  için ters lobi faaliyeti yürütenlere  ARTIK  KUSURA BAKMAYIN   deme  günümüz  işte o  gün olacaktır.Ya AKKUŞ  ve AKKUŞLUYA  sahip çıkacaklar,yada  sahip çıkacaklar  .Başka alternatiflerinin olmadığını ,inşallah hep bir ağızdan lisanı halimizle  ifade edeceğiz. Hepinizi saygıyla selamlarım. her şey gönlünüzce olsun hoşça kalınız. 16 Haziran 2008

 

 

8 AĞUSTOS 2008- OH BE DİYECEĞİMİZ GÜNLER

Sevgili  dostlar ! Sitemizdeki  son haberlere baktığımızda  çok bariz bir biçimde  görüldüğü gibi , ilçemizde –beldelerimizde-köylerimizde  azda olsa  kıpırdanmaları  müşahede etmekteyiz.Bu kıpırdanışların meyvelerini  ilerleyen süreçte ,yöre halkı  toplayacaktır. Hayatlarındaki   değişiklikleri , çok açık  bizzat  kendi  bünyelerinde  dahi  görebileceklerdir. Ancak  sabır- azim-güçlü irade  devam etmelidir.Yıllar yılı ihmal edilmişliğin getirdiği eziklik   ,bizleri tedrici biçimde  ümitsizliğe sevketmiş, hayallerimiz bitmiş,geleceğe olan inancımız tükenmiş, tek kelimeyle  ifade edersek, Dünyamız kararmıştı. Ancak  karşımıza  öyle muhteşem imkanlar  çıktı ki, şimdi sadece bu imkanlardan  ne nispette istifade edebileceğimiz   düşüncesi  artık  yavaş  yavaş yerleşmeye başladı.

 

Sevgili  dostlar! Hayat merdivenleri hep basamak basamaktır. Yahya Kemalin ifadesiyle , ağır ağır çıkmak lazım bu basamakları, tökezlememek lazım. Verilen –sunulan hizmetleri sindirmek lazım.Cumhuriyet  tarihi boyunca  ,ilk defa  ilçe olduğumuz, anlaşıldı- burada  insan denen varlıkların bulunduğu hatırlandı-site sayfasını her açtığımızda  M Vekilimiz  Mustafa  HAMARAT  şunu yaptı- şu ziyareti gerçekleştirdi-şu köyün sorunlarını dinledi  şu resmi makama  talimat verdi  vb.  haberleri  artık  AKKUŞLU  herkes  çok açık  görme  şansını elde etti. Bu  Türkiyemizin diğer yerlerine  gelen hizmetlerle mukayese edildiğinde ,belki  devede kulak bile değil ama, en azından  artık ilçemizin  varlığı –sorunları –sıkıntıları  konuşulur oldu-tartışılır oldu.Bakınız  ilçemizden  kendileriyle gurur duyabileceğimiz  M.Vekilimiz çıktı. Prof  larımız-Kaymakamlarımız-hakimlerimiz-savcılarımız-Belediye başkanlarımız ,sayamıyacağımız kadar çok  bürokratlarımız,amirlerimiz,memurlarımız   var. Düşününüz bunların sadece  üçte biri  AKKUŞ İÇİN  proje üretip uygulama sahasına indirdiği zaman , AKKUŞU tanıyana aşk olsun. Birde düşününüz ki, yetiştirdiğimiz  memleket evlatlarının tamamı  8 AĞUSTOSTA  birer dosya ile ilçemize çıka gelmişler ve  AKKUŞ ve AKKUŞLU için  biz neler yapabilirizin  dosyalarını masaya  koymuşlar.  Yarabbim  bu ne  Devlet ,bu ne nimet. İşte bu  niyetteki   hemşerilerimin ben  ayaklarına turab  olurum.

 

 Sevgili  hemşehrilerim! Düşününüz 8 Ağustos 2008  AKKUŞ  tarihi günlerinden birini ve bir nevi kurtuluşunu- beklide bağımsızlığını-belkide  kendisine  sahip çıkacak   ev sahibi  enaz 50 tane  AKADEMİSYEN-İLİM ADAMI-İŞ ADAMI-BÜROKRAT-SİYASETÇİ- AMİR-MEMUR- İDARECİ - Dosyalarını  koltuklarına kıstırmışlar ve memleketlerinin  makus talihini  yenmek-memleketine olan samimiyet sınavına girmek-memleketinin  felahının artık geldiğini haykırmak  için  AKKUŞTA lar.YARAB  BU NE  DEVLET  ! işte   oh  be   deme zamanı    o zamandır.

 

Sevgili  kardeşlerim! Yukarıda sıraladıklarım  bir hayal  değil,bir  mecburiyet-bir vefa-bir insanlık  görevi .Bunun ip uçlarını  artık hep beraber görmeye başladık. Türkiyemizin  idarecileri de görmeye başladılar.AKKUŞ  isminde bir yerlerin olduğu artık hissedilmeye başlandı.AKKUŞ   basit  lokma  olmadığı artık  ıspatlandı.Her kademeden  insanıyla,Türkiyemizin  ,Dünyamızın her yerine  her kademede serpilen serpiştirilen  AKKUŞLU  artık her yerde Devletimizin tüm kademelerinde mevcut ve bulundukları yerlerde rüştlerini ıspat etmişlerdir. Artık bu hakiklati herkes  görmeye başladı. Sadece   AKKUŞ ve AKKUŞ  ekseninde  kenetlenmek kaldı. 8 AĞUSTOS 2008  AKKUŞ  ve AKKUŞLU için  artık her şeyde ,her alanda   dönüm noktası  olacaktır. AKKUŞ lunun   oh be  dediği gün olacaktır .Kocaeli  Vali yardımcımız K.B.Ş.B. ULAŞIM D. BAŞK. Sayın  Selami AYDIN bey  kardeşime , Basşiskele Kaymakamlığına  atanması nedeniyle  tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.Herşey gönlünüzce olsun ,sağlıcakla kalın. 5 Haziran 2008

 

KANAYAN YARA YA  BİR NEBZECİK  MERHEM SÜRMEK

Saygıdeğer  hemşehrilerim !  İçinde  barındığımız toplum  kitlesinin  yaralarını  dilimin döndüğü  nispette daha önceki seri yazılarımda  dile getirmeye gayret ettim. Yapım  ve yaradılışım  itibariyle , çok açık, tabirim caiz  görülürse , düz bir insanım. Bu nedenle  meselelere bakışımda, hele iddialı olduğum konularda  ,oldukça düz dür. Diğer  yazılarımdan  rahatsızlık duyan   yani   sanki  hiç  benim anlatmaya çalıştığım   sorunlar  benim  memleketimin  insanında   yokmuş faraziyesiyle,  hareket  eden , kardeşlerimiz  oldu. Hatta  yazılarımı anlamaya gerek bile görmeden, eleştiri  yapanlardan , beni geleceğin  medyumu  diye  yorum yapanlara   bile rastlamak  mümkün oldu.

 

Sevgili  kardeşlerim !     AKKUŞ  ve AKKUŞLU    ekseninde  yazılarımı  şekillendirmeye  gayret ederken, ısrarla ,  şahsımı   dışarıda tutmaya çalışıyorum  ,bir kere baştan  bu bilinmeli, AKKUŞA  sevdam  sadece , sıla-mekan  bağlamında, yine  AKKUŞA  sevdam , çok sevdiğim  varlıklarımın  o  güzide  topraklarda  hayat bulması ve ebedi istirahatgahlarının   orada olması, yöremin insan  tahlilini  az –çok  bildiğime  inancımdan,  istersek  AKKUŞ’un  yetiştirdiği  insanların  üçte bir oranını  dahi  bu  davaya sahip çıkmaya   ikna edebilirsek,  bu  Dünyada  eşi  görülmemiş  bir başarıya  imza atacağımıza inancımdan  kaynaklanmaktadır. Tek hedefe  kilitlenerek, başarının  belirli sırlarını   sizlerin gözü önüne serip, memleketimize  sahip çıkılmasının  önünün açılmasıdır  amacım. Bu minval üzere  AKKUŞLU olarak  ecdadın çektiği  çileyi , yöremizde yaşam mücadelesi veren insanlar   çekmesinler  istiyorum. Bunun için  hizmetlerin gelmesini engelleyen  etmenleri  aradan çıkaralım,  diyorum, (BEN) -lik bitsin ,bitmeli  diyorum-(BİZ) başlasın  ,tüm hastalıklarımızın anası benlik  sevdasıdır. Diyorum.Bu  illetli   hastalıktan  sürekli bahisle  kurtulmamızın  mecburiyetini  izah etmeye   çalışıyorum.Yani   şahsım olarak, vefa  duygularımı  konuşturmaya çalışıyorum, yöremden çıkan  insanların dikkatini  AKKUŞA  ve AKKUŞLU  nun istikbaline   çevirmenin yollarını arıyorum ki,   bir hareket olsun, bir bereket olsun. AKKUŞ  TÜRKİYE nin dışında bir  coğrafya  olmadığını  herkes, görsün –herkes bilsin- Tüm insanlık  bu  yöreden  haberdar olsun, Türkiyenin  diğer   noktalarına   DEVLETİMİZİN   uzanan  merhametli  eli  artık İlçemize de  uzansın istiyorum.30-40 yıl  öncesinin   orman için açılan yollarından  kurtulunsun, adam gibi ciddi  plan-projelerle   köylerimizin yolları  birbirlerine  bağlansın-  ilçeye ve yakın ilçelere bağlansın- insanlarımızın geçim kaynakları  gözden geçirilsin-mevcut  imkanlarla,mevcut konjöktürde ne mümkünse  bu yapılsın.Bunun için en etkili –en yetkili  yerel ve genel    Devlet birimlerimiz   seferber edilsin istiyoruz. Başkacada hiçbir amacımız  yoktur.

 

Sevgili  kardeşlerim!  Bilmem  meramımı  izah edebildim mi? AKKUŞ   tarihinde  ilk defa  M.V. çıkardı. Bu  AKKUŞ  için   , beklide ilk ve son şans  olmayacağını  nasıl garanti edebiliriz ?Yine  AKKUŞU  seven  ,AKKUŞLUYU  seven  Türkiye nin idaresinin  başında  AKKUŞLULARIN   abisi   Sayın   Genel  Sekreterimiz  İdris Naim  ŞAHİN  bey var. Yine  AKKUŞU  seven  iki tane  ORDULU Bakanlarımız  Kültür ve turizm Bakanımız  Sayın  Ertuğrul GÜNAY   bey -- Enerji ve Tabii kaynaklar  Bakanımız  Sayın  DR. M.Hilmi  GÜLER   beyler  var . Bunlar  AKKUŞ  için   biçilmiş kaftan, bulunmaz nimet, belki  tarihimizde son yakalayacağımız  şans  diye düşünerek  bu  paha biçilmez nimetlerden istifade etmek  zorundayız. İşte bunun  için  düşününüz  ki, cennet nimetleriyle donatılmışsınız ama hiç birisinden istifade edemiyorsunuz  . Böyle bir manzaraya düşmemeliyiz  ,elimizdeki nimetlerin  kıymetini bilip, onlardan  yöremizi istifade ettirmeliyiz.Buna   kim  sebep olursa  ALLAH kendisinden razı olsun der,  minnettar oluruz. Kim  gelecek hizmetlere Dünya  metaı- şahsi  ihtirasları  ,bencillik  sevdaları  nedeniyle  engel olursa,  ruzi mahşerde  yöre insanının  eli o şahsın yada şahısların  yakasında olacaktır.Çünkü ızdırabı  çeken   yöre insanımızdır. Herkes  herkesten birgün  hakkını alacaktır. İşte  kanayan yaramız  budur. İşte  hastalığımız budur.Hizmeti    getiren  kanlı düşmanımız da olsa, aslolan hizmetin gelmesidir, kimin getirmesi  önemli değildir. Bu    kim olursa olur , severiz-sevmeyiz-bizlerinde yapmaya çalıştığı  şey,  yöremiz insanlarının   dikkatlerini  bu hedefe kilitlemektir.

 

Sevgili kardeşlerim !Tek  hedefe kilitlenelim-kayıkçı kavgalarını bir kenara atalım-kendimizi basit duruma düşürmeyelim-elimizdeki imkanlardan  -insanlardan istifade edelim-göreceksiniz ki kazanan AKKUŞ ve AKKUŞLU olacaktır.Şahıs ekseninden   davamızı  memleket eksenine kaydırmalıyız.AKKUŞ eksenine  çekmeliyiz.Yetişmiş insanlarıyla-bürokrasideki  insanlarıyla-siyasetteki  insanlarıyla –hedef AKKUŞ ve AKKUŞLU  olursa,ve önümüze  gelen  iktidar nimetinden istifade etmeyi becerebilirsek, önümüz – günümüz-geleceğimiz-AKKUŞUMUZ-AKKUŞLUMUZ mutlu olacaktır.Hepimiz mutlu olacağız.Sivil Toplum kuruluşlarımız-Devlet dairelerimiz  el ele gönül gönüle  -vererek, 34 köyümüz-64 muhtarlığımız-5 beldemiz- 1 ilçemiz  kısacası 50.000 civarı  yörede yaşayan nüfusum uz kurtulacaktır.Hepimiz istisnasız bu hedefe kilitlenmeliyiz. Diyor, saygılar sunuyorum .birdahaki yazımızda buluşmak dileğiyle  her şey gönlünüzce olsun diyorum. 26 Mayıs 2008

KURTULUŞ YOLU

Sevgili kardeşlerim!

Bu yazım da sizlere yine içinde bulunduğumuz hastalıklarımızdan kurtulabilmemizin mümkün olabilecek yönlerinden bahsetmek istiyorum. İnsan hayatında çeşitli merhaleler vardır. Doğumundan ölümüne kadar geçecek süre de, vakti saati geldikçe bunlar peyderpey gerçekleşir.

 

İnsanların ezeli alemde yazılmış olan bu ilahi kudret yazısına karşı durması,  mümkün değildir. Bizim imanımızın altı esasından biri de kader ve kazaya inanmaktır. İlahi kudret yazısını müsbet yönde harekete geçirmek için cenabı hak  insanlara  akıl- iz’an-şuur-irade  gibi  kutsal sayabileceğimiz  kavramlar da vermiş. Çünkü cenabı hakkın buradaki muradı, insanların kendilerini kurtarması esasına dayalı olarak, mahlükatın şereflisi addettiği kullarının cennete gitmesinin yollarını açmaktır.

 

Sevgili  kardeşlerim ! Meselelerimize  literatürdeki tüm açılardan bakmak gerektiği için, zaman zaman  sizlere  İslami noktalardan da girişler yapmak durumundayım.Sevgili peygamberimiz (S.A.V)’İnsanları  tarif ederken, Akıllı  kişi ve aciz kişi  diye bir hadisi şerifinde  ,Akıllı kişi kendisini  hesaba çeken ve ölümünden sonrası için  güzel ameller işleyen kişidir ,Aciz yani akılsız kişi, nefsinin arzu ve isteklerine tabi olan  ve buda yetmezmiş gibi birde bu konuda  ALLAH dan yardım isteyen kişidir ‘ buyurmaktadır.Şimdi  insanlara bahşedilen en büyük nimeti yani aklı  kullanalım, kaderin önümüze sergilediği  meşgalelerimizde  de  irade  kavramını  kullanalım.Bu iki  kavram  AKIL- İRADE  ne kadar  insaflıca  kullanılabilirse ,insanlar  Dünyada  ve ukbada  o denli  rahat yaşarlar.Hayatları o kadar mükemmel olur ki, sayısız nimetler  bu iki kavram sayesinde   ,her iki alemde insanların  hizmetinde olu.(Dini  kaide ve kurallardan bahsettiğim için  din görevlisi kardeşlerim bağışlasınlar.)amacım alanlarına girmek değil, hakikatleri  gözler önüne sermektir. Şimdi ben kendime soruyorum, ALLAH aşkına  ben akıllımıyım  yoksa  aciz yani akılsızmıyım ? Ben  burada tabi olduğum  katagorimi  yani  safımı  belirlemem lazım değilmi ?Aylardır  sizlerin  Dünyevi kurtuluşlarının ,huzurlu yaşamalarının reçetelerini , yollarını  örnekleriyle birlikte sunmaya çalıştım.Çünkü benim hedefim, sadece ve sadece  memleketime  vefamdan ibarettir. Buları sizlere , yazabilmeme vesile olan  kardeşlerime istisnasız sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

 

Kardeşlerim ! Bakınız  kardeşlerim  diyorum, tüm inananların kardeşliğidir bu . Vücudun herhangi bir arızası durumunda nasıl ki tüm vücut  huzursuz olursa, işte bende duyarlı  herkes gibi   memleketimin insanlarının  çıkmazlarından, açmazlarından rahatsızlık  duymaktayım .Bunun için dilimin döndüğü kadar  okuyucularıma  çıkış yolları yani kurtuluş reçeteleri sunmaya  çalışmaktayım. Tüm sıkıntım bundandır. Açmazı  açmamızın  tek formulü-çıkmazdan  çıkışımızın tek yolu sadece ve sadece  birazcık  duyarlı olmak –birazcık düşünmek-birazcık  aklı önplana almak,birazcık olsun  (BEN)olmayı bırakmak ,birazcık olsun nefsimizi (BİZ) Olmaya zorlamak ,nefsi  ve hissi  arzu ve isteklerden  uzaklaşmak, ÇEKEMEMEZLİKLERİ-KISKANÇLIKLARI-  bir kenara bırakmak ,sadece kendimizin değil, tüm insanlığın kurtuluşunu  hedef almak,falanca ,filanca  ları bir kenara atmak, amaç MEMLEKETSE –AMAÇ  AKKUŞSA –AMAÇ YÖREMİZ SE-AMAÇ YERİMİZ YURDUMUZSA  gerisi  TEFERRUATTIR  diyerek yola  AKLI SELİM  -le  devam etmek ,istişarelere  -meşveret meclislerine  önem vermek  ,dahası HERKES  FERDİ SORUMLULUĞUNU  KONTROL ALTINA ALIRSA,TOPLUMSAL SORUMLULUK BİLİNCİ  YERLEŞECEK  dolayısıyla  MİLLETİMİZ-MEMLEKETİMİZ KURTULACAK diyorum  ,hepinizi  içinde bulunduğumuz hastalıklardan  artık çıkmaya –kendimizi kurtarmaya davet ediyorum . saygılar sunuyorum. 12.05.2008

 

 

HADDİNİ  BİKMEK -2

                       Sevgili dostlar ! Bundan önceki yazımda  attığım başlığın  2.sini  kaleme  alırken, kafalarda oluşan   istifhamı da  baştan silmek istiyorum. Haddini bilmekten kastımı birazcık  açmak, içinde bulunduğumuz   bana göre içler acısı durumun  bir  tahlili ve  aynı zamanda  da ,çıkmazın   aşılması  için  ilk aşama   anahtar niteliği taşımaktadır.Ne hazindir ki, fazlaca yorum gelmemekle birlikte  anlatmaya çalıştığımı  anlayanlar, bizzat benimle  iletişime geçerek, kafalarındaki soru işaretlerine  cevap aradılar, bu rakamın oldukça kabarık olması , doğrusu  insanlarımızın  bazı konulardaki hassasiyetlerini ortaya koyması babından beni de sevindirdi. Bizatihi  arayan ve  yorumlarıyla  katılanlara  teşekkür ediyorum.

                      Kıymetli  hemşerilerim! Bizler , AKKUŞ LULAR olarak, aslında çok zeki, kabiliyetli, kapasiteli, çokda çalışkan insanlarız.Bize  verilen  herhangi bir sorumluluğun  altından  kalkamayacağımız kimsenin  aklına gelmez.Bu konuda rüştümüzü her alanda ıspatlamışızdır. Ancak, bizim  içinde bulunduğumuz, çıkmazımız yada açmazımız, sadece  haddimizi  bilmeden, olmaz şeyleri , hududumuzu  kollamadan, bencillik ve(   BEN   ) egomuzu bir türlü  kıramayışımızdır.Bir türlü  yıllardır (BİZ)  kelimesini  kabullenemedik. Bu hastalık  ilçemiz insanlarının kendi aralarında ki hastalıktır. Dışarıya gelince  bunu  hemencik kabul ediyoruz,Halbuki  MESELE  VATANSA  ,GERİSİ TEFERRUATTIR diyen bizim ecdadımızın  anlattığı  gerçekle  örtüştürürsek, mesele  AKKUŞ  VE AKKUŞLUNUN  SORUNU ise , ki  bunun için  uğraştığımızı  sürekli  söylüyoruz,,,,, neden  halen  (BEN)ler  geçerli, (BİZ)ler  geçerli değil  ?  Kendimizi bir özeleştiri yaparak bu soruyu  kendimize sormamız gerek miyor  mu? Kusura bakmayalım ama bu sorunun herkes tarafından artık  nefsimize sorulması gerekiyor.Yoksa  ancak  bu kadar bir  mesafe alabiliriz, dahası nı düşünmek  hayalden  öteye gitmez.

                      Kıymetli hemşerilerim !30 yılı aşkın  AKKUŞ dışındayım. Her çalıştığım  yerdeki  AKKUŞLU  hemşerilerimizde  maalesef bu hastalığın getirdiği  zararları gördüm  ve halen görmekteyim,Lütfen artık  bu  kangren  gibi yakamıza yapışmış ve bizi kıskıvrak sarmalamış olan bu  (BEN)  leri   ,bir kenara bırakıp, (BİZ) ler olmaya  çalışmamız  farzı ayn oldu. Aksi taktirde ,tefrika bizi  kurt gibi kemirip, maazallah   bir gün  yıkılmamıza sebebiyet verebilecektir.İşte bu nedenle  ÖZ ELEŞTİRİYİ  kendi  nefsimizde, ruhumuzun derinliklerinde  yapmalıyız.  Aramıza  tefrika tohumları serpenlere  asla müsaade etmemeliyiz,Nefsimize hoş gelen  birçok şeyin, halbuki, hakkımızda  şer ler getirdiğini artık  görmeliyiz. Birlikten  ,bütünlükten  güç doğacağını  mutlak  kabul ederek  hareket  kabiliyetimizi , ona göre şekillendirmeliyiz.  Şu  culuk- Bu  culuk lar ,X   ler – Y ler-  Z ler   birleşmeli ve ortadaki sorun bu birliktelik metodu ile aşılmalı. Çünkü  amaç  AKKUŞ  -  AKKUŞUN  34 köyü- 64 muhtarlığı-6 tane  Belediyesi  ve 50.000. civarı nüfusu dur.  GERİSİ  TEFERRUATTIR mantalitesi  ön plana  çıkmak zorundadır.Artık , Akıllı  hareket etmek zamanıdır, ben olmazsam  olmaz anlayışı yerine, biz   anlayışı yerleşmelidir. Herkes bu bilinç ve  şuurla çalışırsa, üzerine düşen görevi  yaparsa  , sanırım  kısa  süre sonra  hedef bize  daha fazla yaklaşacak ve tüm  AKKUŞLU  50.000  nüfus bu işin semeresini göreceği gibi  dışarıdakilerde  görecektir.

                         Sevgili  kardeşlerim ! Tüm bu yazılarımızın amacı, AKKUŞ  ve  AKKUŞLULAR içindir. Başkaca  kimsenin  hakkımda bir şey düşünmesine gerek yoktur.Bu noktada  Sayın  İhsan  ÇAM ve  Sayın  Ali GÖK kardeşlerimi  canu  gönülden  tebrik etmek istiyorum, Hiçbir zaman  kendileri adına  bir amaçları  hedefleri olmadan, hissi ve nefsi  düşünmeden, birde İhsan  GÜNEŞ  kardeşim  yıllardır  bizim ilçemizin sesini Dünyaya  duyurmuşlardır. Halende  tüm  eforlarını bu doğrultuda  harcamaktadırlar, Bana göre  tek  hedef , AKKUŞ  ve AKKUŞLU   yıllardır ezilmiş, hor ve hakir görülmüş,ANAYASAL  DÜZENDE     DEMOKRATİK  HAKLARINI  alamamış  yöremiz  insanlarının  hak ettiği  hizmetleri alması  cihetinde  çalışmalar  devam etmektedir.En büyük  ödülümüz, ezilmiş  halklarımızın  payına düşen hizmetleri alabilmesidir.Bu da bizlerin bu yöremiz  insanlarına olan birer VEFA   görevimizdir,İşte   AĞUSTOS  ayı içersinde yapılacak olan 3. AKKUŞLULAR KURULTAYI  tüm  sorunlarımızın , AKKUŞTA masaya yatırılması, çözüm yollarının  yine  AKKUŞLULARCA,  AKKUŞTA  kararlaştırılması- çıkış  yoluna  yine  AKKUŞ  tan  devam edilmesi  bizlerin açısından  oldukça önem arzetmektedir. Bu  minval   üzere  tüm  AKKUŞ  dışındaki  AKKUŞ luları etkin ve yetkin kişileri- acep benimde  memleketime katacağım bir şeyler  olabilirmi diyen herkesi- sanayicilerimizi-işadamlarımızı-bürokratlarımızı ve  AKKUŞA hizmeti  şiar edinen herkesi , inşallah orda görmek istiyoruz.İhsan bey  ve Ali bey ler  sitelerinde şimdiden çağrılarını yaptılar, hep beraber  sadece  AKKUŞ için diyorum,her şey  AKKUŞ  ve AKKUŞLU için .

                         Sevgili kardeşlerim ! Bize  AKKUŞA  hizmet konusunda  ,gerçekleşecek 3. AKKUŞLULAR kurultayında  desteğini esirgemeyen  ,örnek insan   Belediye Başkanımız  Sayın Lütfi EFİL  ve İlçe M.E. Müdürümüz Sayın Hüseyin KOCAKOÇ  hocama ve diğer  destekçi kardeşlerime  şimdiden teşekkür eder, kurultayımızın  AKKUŞ  ve AKKUŞLULARA  hayırlı sonuçlar getirmesini  niyaz ederim. Her şey gönlünüzce olsun-saygılar sunuyorum. 05.05.2008

 

HADDİNİ BİLMEK

Sevgili dostlar;  12.sini  kaleme almaya çalıştığım bu seri yazımdan ötürü ,belki  bir kaç  hemşehrim bana darılacaklar ama ,buna rağmen ,bam teline dokunmadan  geçemeyeceğim

Sevgili dostlar;     Yaşadığımız toplumdaki çeşitli kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları,siyasi parti temsilcilikleri yada başka bir toplumsal oluşum içerisinde bir görev almış kardeşimiz hemen kendisini o topluluğun başı kabul edip,kendisini diğerlerini yönetmek ile görevlendirmeye başlıyor.kaldı ki tarlada izi olmayanın harmanda ne şekilde yüzü olacağını ben merak ediyorum. . Emeksiz yemek olmayacağını herkesin bilmesi gerekmektedir.  Bu özellik maalesef  bizim ilçemizin insanlarında kendisini çok fazla göstermekle  kalmıyor ,çok bariz  SIRITIYOR  .bu hastalıktan acil kurtulmamız gerekmektedir.insanlar bir göreve getirilecekse bir başkaları bunu taktir etmesi lazım .  Kendi kendine taktir etmesi hüsnü kuruntudan ileriye gitmemektedir .Bu tamamen hüsran ile sonuçlanmaktadır.has bel kader birileri herhangi bir yerde,ufaktan da olsa bir görev almış ise ,  kendisini muhtar-meclis üyesi-belediye başkanı-millet vekili hatta bakan olarak kendisini görenlere de  rastlamak   mümkün.Bu nefis hastalığından ilçemizdeki kardeşlerimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz .  Eğer biz bir şeye layık isek, zaten o bize     Nasip olacaktır. Eğer kader ve kısmetimizde bir şeyler var ise, bu zaten bize eninde sonun isabet edecektir. kendimizi toplumda hizmet etmek için illaki o kurumun başı gibi görmemize gerek yoktur.

Bu toplumda hizmet etmek için benim muhtar olmama -meclis üyesi ve yukarıda saydığım konumlarda olmama gerekte yoktur. kimsenin kendisini KAF  dağında görmemesi gerektiğini düşünüyorum.herkesin haddini bilmesini, durduğu konumu ve noktayı bilmesini temenni ediyorum. Her hangi bir  kurum yada kuruluşta , bu resmi de olabilir, sivil toplum kuruluşları da olabilir, çalışan kardeşimiz, hiç emek etmeden , tepeden inme  kendisini   OLDUM    zannederek,  artık  bir yerlere gelebilmek  için Türkiye de  ne siyasetçi bırakıyor, nede bürokrat bırakıyor, rahatsız etmedik. Bende diyorum ki yeter artık,  herkes  bürokrat olacaksa, herkes, siyasetçi olacaksa,  Allah aşkına bu memlekette  kim çalışacak?  kim hizmet   edecek?Kimse  ben bu işi istiyorum ama, bu işin hakkından gelebilecek  miyim? Düşüncesin de değil. Yeter ki ben olayım, memleket batsın   ehemmiyeti yok.Bu  fikirdeki insan dan memlekete  ne fayda gelir, ALLAH aşkına ? Birilerinin  bir yerlere gelmeye kalkıştığı zaman, LİYAKAT  - SADAKAT – EMEK- EFOR-KABİLİYET- KAPASİTE gibi  kendisinde  birtakım hasletleri barındırması  gerekmez mi ?  Kimse kusuruma bakmasın ama, ülkemiz de, memleketimiz de , liyakatsiz, sadakatsiz, ne idüğü belirsiz, haleti ruhaniyesinde  ALLAH rızası bulunmayan  insanlarla   yönetilmeye kalkışılırsa, akıbetimiz  hüsrandır.Bir yerlere  getirdiğimiz insanlarda aramamız  gereken vasıfları bir kere daha gözden geçirmemiz gerekecek diye düşünüyorum.

Sevgili  dostlarım !Yeter artık herkes  babamın oğlu da olsa haddini bilmeli.Duracağı noktayı iyi tes pit  etmeli, Tavandan aşağı  değil, tabandan yukarı  , yani azcık  olsun  çekirdekten gelmeli,Tahsilini –kültürünü- samimiyetini- sadakatini- Emeğini- vb. hasletlerini  memleket için  memleket menfaatine, ALLAH rızası için konuşturmalı Vefa için konuşturmalı, azcık cebi cüzdanı kalınsa , arkasında beslediği birkaç kişisi varsa  ,illaki bir yerlere getirilecek  diye bir kural asla  olamaz.Kimse  gökten zembille inmedi.Kimse anasından Millet Vekili- Bürokrat  vb. hasletler ve hastalıklar için  doğmadı. Kaderi  ilahi  ve mukadderat  diye bir kural var . herkes buna riayet edecek, zorlamayacak , durması gereken yeri herkes bilecek. İnsanımız  öncelikle  Dünya ya geliş gayesine  göre hayatını tanzim edecek, Mevlam   ömür süreci içersinde  ne taktir etmişse  ona uygun , bulunduğu yerde  Sırf ALLAH RIZASI için, memleket menfaatine, hizmet edecek ,bunu da kutsal görev addedecek. Yoksa akıbetimiz  gerçekten hüsran bilesiniz. Sürçü lisan olmuşsa af ola  - memleketimi ve sizleri seviyorum  .Her şey gönlünüzce olsun.Ne oldum delisi olan hiç kimseden bu memlekete hayır gelmemiştir, bundan böylede gelmeyecektir.Nefsi arzu ve isteklerimize göre- heva ve heveslerimize göre hareket etmemeliyiz.  Hak ve Hakikatlere  göre hareket etmeliyiz. Tüm uzuvlarımızı dört açmalıyız saygılar- en güzel günler  sizlerin  olsun. 29.04.2008

 

 

DÜN’ÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Saygı değer kardeşlerim! Dün ( 20 Nisan 2008 ) İstanbul da ORSİYAD IN öncülüğünde muhteşem bir buluşma gerçekleşti. Bu buluşma sanki benim yıllardır hayalimi süsleyen ancak bir türlü icraat sahasına koyulamayan, benim düşlerimin sanki yansıması, sanki hayallerimin gerçekleşmesi için atılan beklide ilk adım oldu. Aylardır, fırsat buldukça yazmaya çalıştığım yazılarıma sanki bir cevap niteliğindeydi Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın da davetli olduğu bu muhteşem buluşmaya, emeği geçen ORSİYADIN pek muhterem yöneticilerine başta, Sayın Rüşat AYDOĞAN olmak üzere, Sayın Mustafa TOMAKİN beye, Sayın Ahmet DEMİR Bey’e ve diğer emeği geçen herkese hassaten müteşekkir olduğumu belirtmek isterim.

Saygı değer   kardeşlerim !   Ordumuzun  Dünyanın hiçbir yerinde rastlanamayan  ALLAH  vergisi tabii  ,doğal güzelliklerini  bilmeyen yoktur.Bu güzelliklere güzellik katmak,bu güzelliklere sahip çıkmak,yörede yaşayanları mutlu kılmak, yöremizin istikbalini açmak  hepimizin olmazsa olmaz görevlerindendir.Meseleye bu açıdan baktığımızda , dün bu  görevin beklide ilk adımı atılmış oldu. Tüm Ordulu Sanayici ve iş dünyası ,siyasilerin de desteklerini alarak yöreye  hizmet için   nelerin yapılabileceğinin fizibilitesini  bir anlamda ortaya  koydular.Bu konuda ne kadar kararlı olduklarını  dek lera ettiler. Bu karar çok ama çok manidardır.  19 ilçemizden biri olan ve en madur- durumda  alan AKKUŞ ‘ u muzun kıymetli Belediye  Başkanı Sayın Lütfi EFİL  beye  yaptığı konuşmasıyla  Akkuşumuzun   sıkıntılarını ve çözüm  tespitlerini  dile getirmesi ,özverili çalışması nedeniyle özellikle Akkuşlular ve şahsım adına  sonsuz minnettarlığımı beyan ediyorum.Saygı değer kardeşlerim !Bizler de kendi çapımızda hazırladığımız sorunlarımız ve çözümlerini,rapor halinde ,Enerji Bakanımız  Sayın Hilmi GÜLER beye –  Millet Vekillerimiz Sayın Eyüp FATSA- Sayın Ayhan YILMAZ-  beylere  bizatihi kendim teferruatlı biçimde izah ederek verdim. İnşallah onlarda gereğini yapacaklarına dair taahhütte bulundular.Tabiidir ki peşinin boşlanmaması lazımdır. Sürekli iletişim halinde  olunmalı, heyetler halinde Sayın Bakanlarımız- Sayın  Vekillerimiz- Sayın Genel Sekreterimiz, Akkuşluların  abisi olarak bildiğimiz, İdris Naim ŞAHİN  beyler ve bürokratlarımız  kesinlikle  rahat bırakılmamalı ve  sürekli  görüşülmeli. Kendilerinin bundan aciz değil , memnuniyet duyacaklarını düşünüyorum.Çünkü   sorumluluk alanları sadece AKKUŞ değil,tüm TÜRKİYE  olduğu için,peyderpey hatırlatılmalı-irdelenmeli ki sonuç alınabilsin.Hatta ben diyorum ki, yörenin seçilmişlerinin tamamı  ortak sorunlar etrafında  kenetlenmeli, ve senlik benlik kavgasını yani kayıkçı kavgalarını bir kenara bırakıp,seçkin ,ağzı iki laf edebilenlerini  artık ANKARADA  otel kiralayarak  bekletmeli ve  çözüm almadan da köylerine döndermemeli. Çünkü bir çok yöre  insanı bunu böyle yapıyor ve sonuç alıyor. Aksi halde  hükümetler gelir  geçerler,tıpkı ırmağın sürekli mecrasına  aktığı ve bizlerinde ona baktığımız gibi .Anlatmaya çalıştığım inceliği sanırım anladınız.

Değerli dostlarım ! Bölgemizin kurtuluşu yani AKKUŞ  ve civarındaki beldelerin-köylerin- mahallelerin-kurtuluşu ,   ,   mücadele etmemize  bağlıdır.,Anayasal zeminde  Demokratik  olan haklarımızı ,yine demoratik yollardan –meşru yollardan alabilmenin mücadelesi mutlaka verilmelidir.Irmağın aktığı, bizlerinde baktığı şekilden mutlaka kurtulun ması gerekmektedir.Ordunun tamamının sorunlarının masaya yatırıldığı  bu güzelim buluşmaların ilçemiz için  en az ayda bir de olsa ,(yetiştirdiği insanlar bazında ) , gerçekleşmesi artık farz olmuştur.Aylardır anlatmaya çalıştığım meselenin özü bundan ibarettir. Kısır çekişmeleri. Siyasi ,bürokratik rant kavgalarını, bir kenara iterek, samimi olunmalı- her şey Akkuş için sloganıyla  yola devam edilmeli .Sizlerin sırtından  bir yerlere gelip, size dönüp bakmayanlarla  artık bağlantınız kalmamalı.Kendi kendinizi yönetecek nitelikte olmalısınız.Ben Akkuşluyum  diye göğsümüzü gererek  ,sıkıntılarımızı  artık merkezden çözmeliyiz. Bunun için  öncelikle bir  AKKUŞ PLATFORMU oluşturulmalı,Akkuşun  yetiştirdiği   eski yeni siyasiler,-Brokratlar, İlçedeki  belde belediye başkanları- 34 köy muhtarı olmak üzere toplamda  64 seçilmiş muhtar ilçeyi yöneten ilçe idare heyeti (  Sayın  Kaymakam bey Sayın Belediye Başkanı-Banka müdürleri-İlçe  Tarım  Müdürü-İlçe M.E.Müdürü vb.)-mevcut siyasiler ve siyasi partilerin ilçe başkanları-yani Akkuşa ait tüm kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerinin katılacağı  geniş bir platform.Tabi  internetteki AKKUŞUN YETİŞTİRDİĞİ  kişiler listesinin  tamamını  bu vesileyle görme tanıma fırsatımızda olacaktır,kendilerinden ,istifade  edeceğimize inancım tamdır.Bizler ittifak içinde olursak işte o zaman  hizmetin en mükemmeli alınacaktır.Bu duygu ve düşüncelerle  hepinizi saygıyla selamlıyor,oluşacak  ilçe platformumuzun  hayırlara vesile olmasını  niyaz ediyorum. 21.04.2008

 

                      

VEFALILIK

Saygı değer hemşerilerim! Vefa deyince aklınıza ne geliyor bilmem, ama benim aklıma gelenleri  aktarmak isterim. Bu gün onuncu serisini kaleme aldığım yazılarımda ısrarla  üzerinde durduğum, ısrarla altını çizdiğim benim için çok ama çok ehemmiyet arz eden VEFA kelimesi etrafında  yazımı, serzenişimi şekillendirmek istedim. Bende  sevgili peygamberimin ifadesiyle‘ insanım-beşerim- fıtri olarak hata yapmaya müsait yapıdayım. Ancak her halükarda hatalarımı yeter ki birileri çıksın hatırlatsın ve beni uyarsın, ona teşekkür eder, minnet duyarım. Öyle ya insanım- daha farklı toplumlarda, daha büyük, telafisi  mümkün olmayan hatalar yapabilirim ve beni affetmeyebilirler. İnsanların  diğer insanlar yanında yaptığı hatalar bu denli  önemliyse, ya yüce yaratıcının yanındaki hatalarının, telafisi olmayanları için,  insanların  ne yapması gerektiğini bir kez daha düşünmesi gerekmez mi? Halk ve hak  kelimelerinin önemi hepimizce malumdur. Halka  riayet etmeyen hakka da riayet etmesi beklenmez. Halk- Hakka ulaşmak için  bir basamak durumundadır. İşte bunun içindir ki, halka hizmet   Hakka hizmet olarak telakki edilmiş, halkın rızası -hakkın rızası sayılmıştır.

Saygı değer dostlar! Bu girişten sonra bölgemizle ilgili  meseleleri  daha önceki yazılarımda sergilemeye çalıştığım gibi yine sergilemeye devam etmek istiyorum. Evladın  atasına vefası-kardeşlerin birbirlerine vefası-büyüğün küçüğüne –küçüğün büyüğüne vefası-komşunun komşuya vefası-vatandaşın devletine- vatanına –bayrağına- sancağına-vefası, vatandaşın mukaddesatına vefası-vatanına  milletine  vefası-  bunların tamamı yaşayan tüm canlılardaki olmazsa olmaz vefa örneklerinden sadece  birkaç tanesidir.

Şimdi bizlerin  doğup büyümesine, serpilip gelişmesine, bu günlere gelirken ilham kaynağımız olan  bölgemize –vatanımıza memleketimize karşı, vefa  kelimesin  yerine getirilip getirilmediği  noktası, bizleri çokça ilgilendiriyor. Geçen son yazımda  vefalılığını sergileyen örnek şahsiyetlerden  bir ikisini  dillendirmiştim ve Akkuş internet sitesindeki  göğsümüzü kabartan –AKKUŞ‘un yetiştikleri  listesine değinmiştim. Okuyabilenler hatırlayacaktır. Bu yazımda yine  unvanını gururla  oralara yazdıran, elit ya da  kalbur üstü  diyebileceğimiz, cennet yurdumuzun,  bu güzide  bürokrat- siyasetçi-teknokrat  hülasayı kelam her kategorideki  kültürlü kardeşlerime-hemşerilerime  ve dostlarıma, sizlerin lisanıyla EVLATLARINIZA   tekrardan   sizlerin ağzıyla seslenerek, VEFAYA  çağırıyorum. Kendilerine  bundan önceki çağrılarımı yineliyorum. Bu listeye  ne hikmettir bilinmez  kendilerini  yazdırmayan bir yığın  hemşerilerimi de biliyorum ve hepsine sizin lisanınızla diyorum ki bu vatana çok şeyler borçlusunuz-bu yöreye  VEFA borçlusunuz-bu  sizlerin olmazsa olmaz   vazifelerinizin başında gelmektedir.

Lütfen  ama lütfen  artık bu borcunuzu  ödeme zamanınız  geldi ve geçiyor. Bu VEFA borcunuzu ne zaman ödeyeceğinizi doğrusu merak ediyorum. Tüm imkanlar şu an elimizde, eğer bizler bu borcumuzu bu gün ödemezsek, biliniz ki gelecek nesiller  bizden  mahşerde hesap soracak, bizlerin  bu günlere gelmemizin yolunu açan ecdadımızda  yine  mahşeri vicdanda  yakamıza yapışacak. Lütfen evet bir kez daha Lütfen demek istiyorum, ki artık  AKKUŞA- SALMANA-  Ve diğer  iç kesime dönün bir bakın, yaşadığınız şimdiki cafcaflı –şatafatlı hayata sizleri    görev sorumluluğu ile dönmek istemediğiniz  güzelim harika –cennet yurdumuz – fevkalade güzelliklerin sahibi  AKKUŞUMUZ –AKPINARIMIZ-ÇAYIRALANIMIZ-SALMANIMIZ- SEFERLİ MİZ- KIZIL ELMA-  Ve diğerleri hazırladı. O cennet köşesi memleketimizin muzdarip insanları hazırladı. Bir fincan kahve ikram edene  teşekkür ederiz, ya halkımıza, teşekkür borcumuz yok mu? Sanırım bu hakikati anlayacak erdeme sahipsiniz. Bizler  Devletimizin muhtelif kademelerinde, muhteşem  hayat tarzlarıyla hayatımızı idame ettirirken, eli öpülesi ta allü katımız, analarımız-babalarımız- hülasa büyüklerimiz ve geride kalan yaşça küçüklerimiz onlar bizim  birer parçalarımız değimli? onlar bize şu anki hayatı sadece kendilerimizi kurtaralım diye mi sundular?

Kıymetli dostlar! Unutmayalım ki, onlara çok şeyler borçluyuz. Unutmayalım ki doğduğumuz-büyüdüğümüz mahallemize-köyümüze-beldemize-ilçemize- hatta ilimize  karşı  VEFA  borçluyuz. Ülkemize VEFA borçluyuz. Artık  bu borcumuzu lütfen ödeyelim. Borçlar  halka ve hakka ödendikçe tükenir, borçlarımızı ödedikçe huzura kavuşuruz. Artık zaman bu zamandır hatırlatmak ta bir vefa borcudur, diyor, saygılar sunuyorum, her şey gönlünüzce olsun diyor, hepimizi  ilçemiz-beldelerimiz-köylerimiz-mahallelerimiz  için bu kutsal göreve davetimi yeniliyorum. VEFA- VEFA- VEFA diyorum. 13 Nisan 2008

 

AKKUŞTAN ÖRNEK ŞAHSİYET LER

Saygıdeğer hemşerilerim ! Akkuş’un  sitesine girdiğiniz zaman ,ilçemizden ve civarlarından  yetişen insanlara hiç göz gezdirdiniz mi  bilmem ama ,görünen o ki  bizler sadece şahsi egomuzu tatmin amaçlı Akkuş luyuz  diyoruz gibime geliyor.Sanki sadece kimlik  olarak ilçemizin ismini kullanıyoruz,o güzel cennet köşesi  doğup büyüdüğümüz yerler  sanki  bizleri hiç ilgilendirmiyor ,eh işte hasbel kader orda doğmuşuz vb. duygularla oraları ya’de diyoruz gibime geliyor. Eğer  böyle değilse , NEDEN  ve NİÇİN bu kadar  böylesi muhteşem  memleketimize –cennet yurdumuza –Dünya  harikası tabii güzelliklerle donatılan  yöremize  bu denli duyarsızız ? Bu kadar yetişmiş insan gücü Allah aşkına  nerede bulabilirsiniz ?Ama kontrolsüz güç  güç değildir diyen ne doğru tespit yapmış değil mi ? Her kademeden-her tahsil boyutundan  Türkiye yi yönetecek  kabiliyet ve kapasiteye sahip ,hatta teknokrat  ekip kuracak insanınız var,fakat hedefe kilitlenmeye ( birkaç kişi hariç) kimsenin teşebbüsü yok.Kusuruma  bakmayın ama ,bu denli zafiyetin altında ,ben şahsen farklı şeyler sorgulamak zorundayım.

Kıymetli kardeşlerim !Bir kaç kişi hariç diye istisna tuttuğum şahsiyetlerden biri  ilçe Milli Eğitim  Müdürü  Sayın Hüseyin KOCAKOÇ ve  ilçe  Belediye başkanı Sayın  Lütfi  EFİL. Bu insanlar  isteseydiler Türkiye nin muhtelif yerlerinde  brokrasi de hem de en üst düzeyde  görev almaları işten bile  değilken ,gelip, ilçelerine-beldelerine köylerine  olan vefa  borcunun ifası için,yıllardır mücadele vermektedirler.İsmini bilmediğim belki başkaları da var olabilir  ,ancak bariz olarak gördüğüm ve yakından tanıdığım  bu iki şahsiyet   gerçekten  taktire şayan çalışmalarıyla  örnek olmuşlardır.İşte ben AKKUŞ lu yum diyen her herkesten  bu özveri beklenmeli ve onlarda vefalılıklarını göstermelidirler.Aksi taktirde memleketimizin  istikbali  açısından  şuanki duruşumuz  o kadarda hoş görünmüyor. Ben sormak istiyorum.

Cumhuriyet tarihi boyunca   AKKUŞ luya  böylesi hiç nasip oldumu ? Türkiye yi yöneten  şuan ki  kadroda  ilçemizi seven ,iki tane kıymetli büyüğümüz Sayın   Bakanlarımız  Ertuğrul GÜNAY  bey  ve M. Hilmi  GÜLER  beyler,ayrıca hizmetlerinden  yıllardır istifade ettiğimiz  büyüğümüz  Genel  Sekreterimiz  İdris Naim ŞAHİN  beyler  ,brokrasinin çeşitli kademelerinde halen  görev yapan  ağabeylerimiz ve nice tanıdıklarımız, mevcut iş başındayken ,istediğimiz hizmetleri  ilçemiz  -beldelerimiz-köylerimiz ve mahallelerimiz  için alamazsak; Allah aşkına ne zaman alabileceğiz ? üstelik  bu dönem ayrıcalığımız Millet vekilimiz İlçemizden, Sayın Mustafa HAMARAT  beyler mevcut ken daha ne bekliyoruz ? AKKUŞLU-SALMANLI-SEFERLİLİ- AKPINARLI  -İLKÜVEZLİ YOĞUNOLUKLU ve diğer belde-köy- mahalle insanları, Bu fırsat  bize AKKUŞ luya bir daha gelir mi sanıyoruz ? Kıymetli dostlar ! Cenabı hak  insanlara fırsatları ömrü boyunca bir yada iki kez verir derler ya,  gerçek budur. Bu fırsatların bir daha geleceğini düşünmek biraz saflık olmaz mı ?Halkımıza ve Akkuş lular sitesindeki( Akkuş un yetiştirdikleri  kişiler) listesindeki hemşerilerime  bir kez- yüz kez-bin kez  seslenmek istiyorum,ve diyorum ki, birazcık  sadece birazcık fedakarlık.Halkımız bu şahsiyetlerden  hizmet  bekliyor,yörelerine sahip çıkmalarını bekliyor- onlarda biz bu toplumdanız  diye artık düşünecekler ve( VEFA )lılık larını ifa edecekler. Dolayısıyla memleketimiz hak ettiği tüm hizmetlere biran evvel kavuşmuş olacak .Neticede halkımızın ve hakkın  rızasıyla, bizlerde haklı gururu yaşamış olacağız.Neticede hepimiz mutlu –huzurlu- ayrıca   bir o kadarda  bahtiyar olacağız.Hani  Sayın Başbakanım sık sık der ya  HOŞ BİR SEDA  işte gelecek nesillere ,ecdadımızın  yaptığı gibi ,bırakacağımız  en büyük miras tır   HOŞ BİR SEDA  .

Sevgili peygamberimin bir hadisi  şerifi ile yazımı  nakletmek istiyorum. ‘(insanların  en hayırlısı ,insanlara faydalı olandır.)İşte değerli  AKKUŞ  lular  ve AKKUŞ da doğup büyümüş –muhtelif yerlerde söz sahibi olmuş  herkes,iç kesim insanları,  ama herkes , Sizlere sesleniyorum bu konuda  sorumlu sunuz,gereğini yapmak zorundasınız diyor,hizmet edenlere teşekkür ediyorum,etmeyenleri de AKKUŞ ‘a HİZMET İÇİN  YARIŞMAYA DAVET EDİYORUM..Bu kutsal vazifenin tarihi bir fırsat olduğunu  hatırlatıyorum  ,geçmiş geçmişte kaldı.Artık uyanalım.Yorumcu kardeşlerime teşekkür ediyorum,hedefimiz ulaşılamayacak hedef ,değildir hayal de değildir,yeter ki biz isteyelim.Tek istediğimiz, anayasal düzende demokratik  hakkımız.Bunu hatırlatmak benim vefa borcumdur.Saygılar sunuyorum,her şey gönlünüzce olsun.

NOT: Yazımda gelmiş geçmiş mümtaz şahsiyetlerden bahsetmedim.şuan ki mevcut işbaşındakilerden bahsettim.geçmiştekilerin ölenlerine rahmet,kalanlarına sıhhat ve afiyetlerle saygılar sunarım.ilçeye kim bir çivi çakmışsa  minnettarlığımı iletirim  - 6 Nisan 2008

 

 

BANA DOKUNMYAN YILAN BİN YIL YAŞASIN

Sevgili kardeşlerim! Öncelikle AKKUŞ  ve SALMAN   sitelerine  yorum ve yazılarıyla katkı sağlayan  kıymetli   şahsiyetlere duyarlılıklarından dolayı müteşekkir olduğumu  belirtmek istiyorum. Yöre insanları olarak bizlerin  yaşam düzeni, haleti ruhaniyesi  diğer yörelerden  oldukça farklıdır. Bunun böyle olduğunu hepimiz biliriz. Kendimizi diğer yöre  insanlarından  oldukça farklı tutarız. Bizim  yaşadığımız toplumlarda adaptasyon sorunumuz  fazlaca olmaz, ancak tek problemimiz  ve  ruhi yapımız diğer toplumlardan bizi hemencik ayırıverir. O da  bana ne –neme lazım- bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın  gibi yanlış tutum ve davranışlarımız bizi bulunduğumuz  yada içinde yaşadığımız toplumlardan hemen  ayırt edici özellik olarak, bizim yapımızı ortaya sergiler. Bunu  memleketimiz- doğduğumuz–büyüdüğümüz yöre için bile  rahatça yapmaktan çekinmeyiz. Şu an içinde bulunduğumuz  haleti ruhaniyemiz maalesef budur.

Sevgili  hemşerilerim! Dünya insanlarının  genel  hastalığı  olan, tüm Müslüman topluluklara da bulaşmış bulunan  bu illetten–bu hastalıktan  acilen kurtulmak zorundayız. Aksi halde bu hastalık tüm bünyemizi saracak-kangren edecek–bizleri ölümlere–dönüşü olmayan yolculuklara sevk edebilecektir. Bizler, öyle bir mirasın nimetlerinden  yararlanıyoruz ki, artık aklımızı başımıza devşirerek, bizlere bırakılan bu  paha biçilmez  mirasa sahip çıkarak ecdadımıza olan minnet borcumuzu belki bir nebzecik ifa etmiş olalım. Yoksa hakikaten yok olmaya mahkûm  oluruz. İşte o zaman Dünyadaki  çok sevdiğimiz  mallarımız-mülklerimiz-evlatlarımız-velhasıl hiçbir şeyimiz, bizleri içinde bulunduğumuz  hastalığın  acı sonucundan kurtaramaz. İşte o zaman eyvahlar tekrar  geri gelmez. Bu  acı sona  gitmeden, kafamızı kumdan çıkarıp, tüm Dünya insanlarını-tüm Müslüman halkları- tüm Orduluları-tüm  AKKUŞ’luları- özellikle Ünye nin iç kesim insanlarını- ilküvezlisini- akpınarlısını- salmanlısını- seferlilisini-yoğunoluklusunu, hülasayı kelam, madur ve mazlum-tüm iç kesim halklarını acizane  bir kez  olsun iyice düşünmeye, dertlerimizi anlamaya, bunları masaya koymaya, ve  dahası çözümleri için adım atmaya  -bunun için neler yapılabileceğinin  fizibilitesini hazırlamaya-kıpırdamaya –harekete geçmeye davet etmek istiyorum.

Tarih okuyanlar çok iyi bilirler ki, tarihte  Lut  kavmi-at kavmi –semut kavmi  gibi  topluluklarda yaşamışlar, gelip geçmişler. Bunların  helak oluş nedenlerine  baktığımızda, gördüğümüz acı gerçek tüyler ürperten cinsten. İçlerinde teheccüt namazına  kalkacak imanı kamiller mevcut, ancak içinde bulundukları topluma karşı vazifelerini  ifa  etmeyip, bana ne–bana dokunmayan yılan bin yaşasın  gibi, bir nevi sapık felsefi düşüncelerle, helak olmuşlardır. Tarih tekerrürdür derler, ibret alınsa hiç tekerrür mü ederdi? İfadesi çok ama çok manidardır.

Kıymetli kardeşlerim! içimdeki tüm samimi duygularımla, içinizden çıkan hasbel kader  Türkiye yi gezmiş-görmüş, bir nebze olaylara vakıf olmuş, hastalıklarımızın reçetesini  görmüş birileri olarak, Özellikle  Ormanın  etrafını çevirdiği, doğa harikası  AKKUŞ –SALMAN-İLKÜVEZ-YOĞUNOLUK AKPINAR  ve etrafındaki beldeler-köyler –mahalleler  ve bu  harikulade yörelerden, halen nimet lenenlere-sebeplenenlere-ayrıca, buralardan  hayatının idamesi için çıkanların her birerlerine  var gücümle sesleniyorum; artık uyanın, artık kendinize gelin, artık herkes üzerine düşen vazifenin ne olduğuna  şöyle bir baksın. O yöre için  üzerine düşen tarihi görev  neyse tespit  etsin ve artık  gelecek nesillere – tarihe- ecdada karşı  vazife yapmanın zamanı gelmiş ve de geçmek üzeredir. Bu vazife öyle kutsal bir vazife ki, ruhumuzu ALLAHA teslim ederken  bile, acep ler, ah keşkeler  bırakılmaması gereken  kutsiyete  sahiptir. Her iki site yazarları kardeşlerimden  hasetsen istirhamımdır ki, artık bu konunun üzerine  gitmeliyiz. Bu bizlerin doğup büyüdüğü yöremize, kültürümüze-halklarımıza-tarihimize-ecdadımıza karşı şükran –vicdan- ve dahası minnet ve  vefa borcumuzdur.

Kardeşlerim! Türkiye de öyle yerler var ki, tek bir insan  yetiştirmiş, ama  o insan memleketine gelmesi gereken tüm hizmetleri  bir bir getirmiş. Örneğini isterseniz adresiyle beraber verebilirim. Bizler ise, onlarca-yüzlerce –belki binlerce insan yetiştirmişiz, ama  dönüpte geriye hiç birileri bakmamış. Orduluların, özellikle bizim yöre  insanlarının  Cumhuriyet tarihi boyunca, ilk defa belki son defa elimize geçen  siyasi-akademik-bürokratik emsalsiz bu fırsatları, kelimenin tam anlamıyla  fevkalade  değerlendirmemizin tam zamanıdır. Yoksa  sonradan dövünmelerin, havanda su döğmekle eş manada olacağını sakın unutmayalım. Bu duygu ve düşüncelerle, tüm  iç kesim  mağdur ve hizmete susamış  hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum. Herşey gönlünüzce olsun. hoşça kalınız.

 

 

KABUK DEĞİŞTİRMEK

Kıymetli Salmanlı dostlarım! Bu sohbetimde  sizlerin   içinde bulunduğunuz, adeta içinden çıkmak istemediğiniz bir haleti ruhaniyenizden söz etmek istiyorum. İnsanlar ruh ve bedenden müteşekkildir. Beden, ruhun aynasıdır. Hani derler ya ‘ adamın  ruhunun güzelliği yüzüne vurmuş ‘işte  bu ruhi yapımızı bir türlü güzelleştirmek istemiyoruz, sanki Erol Taş görevi yapıyoruz. Halbuki, sevgili peygamberimiz,’siz ruhi yapınızı değiştirmedikçe, ALLAH ‘da size bakış açısını değiştirmez’ buyurmaktadır. Şimdi buradan bir noktaya gelelim.

Kıymetli dostlar!Önceki yazılarımda ,üzerinde ısrarla durduğum,ancak hiç mi hiç itibara alınmayan ,halen ses – seda çıkmayan, birlik-beraberlik-toplanmak-salmanı masaya yatırmak-elit insanların-salmana hizmet gönüllülerinin-salmandan çıkmış ,çeşitli meslek gruplarındaki  salmanlı insanların,bir yuvarlak masa oluşturmalarının, şart –hatta bu işin başlangıcı olsun, olmazsa olmazı olsun  demiştik.,Ne yazık ki , Allah'u alem, belki bu adam salman dışından diye midir bilinmez ama,haftalardır hiçbir gelişme yok,hiçbir   çağrı yok,bir milim alınmış mesafe yok. O halde , ortada bir sorun var!   Önce bu sorunu  bir masaya getirelim.

Ya siz  laf olsun  diye- desinler diye-bizde var  olmuş olalım  diye-yada ismimiz listede oluversin diye   ,ilçelik ,yada salman ilçe olsun  gibi laflar, ettiniz, veya  tam tersi içinizden  bu isteği neden ortaya attık,keşke atmasaydık diye  şimdi dövünmeye  başladınız. Şunu  öncelikle  bilelim, 1- hedefimiz  nedir? 2-bu hedefe kimlerle  nasıl  gideriz?  3-hedefe varmak için  kullanacağımız kanallar nelerdir? Kimlerdir? 4-acep  içimizde  el var mı? Varsa maiyet alanı nedir ?( el  den kastım; ilçe olmamızı istemeyen  içimizdekiler, ve etki alanları) yani  affedersiniz ama , yoksa içinizde hırsız mı var?,yoksa öküz bacadan çıkamaz, yoksa bu insanlar bu kadar  duyarsız olamaz,  yoksa  benim yazılarımda anlatmaya çalıştığımı siz gayet iyi anlıyor, iyi tahlil ediyorsunuz buna ben adım gibi inanıyorum. O halde arkadaşlar ,sizler  nasıl oluyor  da  bu denli istediğiniz şeyin peşinde durmuyorsunuz ? yoksa bu çağrıyı sizlere,ben yada benim gibi ler yapıyor diye mi  bu kadar  duyarsızsınız?Artık bunu sorma zamanı geldi  diye  düşünüyorum. Nedir bu ölü toprağı  serpilmiş gibi duyarsızlığınız ?Yoksa sizler ey salmanlı kardeşlerim !  Salmanı ilçe yaptırdınız da  ,dışarıdakilerin –gurbettekilerin haberimi olmadı ? böylesine dövünüyorlar ?  çırpınıyorlar ? İşte meselenin özü bu !Bizler Salman kabuğunu  ,anlayışını,düşüncesini, dışarıya  açabildiğimiz  nispette  sonuç alırız.Hedefe varırız.

Değerli dostlar !işin özü,bu kakar  duyarsızlığınız beni cidden rahatsız etti ve ediyor. Benim Salmanla  neden ilgilendiğimi, beklide düşünmediniz bile ,Kusura bakmayınız ama bu kadarda duyarsızlığa pes doğrusu diyorum.yani insan bir şeyi ya ister,yada istemez.size soruyorum  hangi kategoridesiniz ?en azından yazılarımı eleştiriniz,arayınız,sorunuz,geliniz ,gidiniz, yani bir şeyler  artık yapınız,yani.bu duyarsızlık şahsımı değişik düşüncelere sevk ediyor, Salman için  çırpınan tek tanıdığım, ilkokul mezunu olmasına rağmen  Hakkı MIHÇI,başkada  kimsecikleri  sahada göremiyoruz,Artık derim ki, kabuğunuzu kırınız,dışarıya  taşınız, sorunlarınızı salmanın dışına ,Akkuşa- Orduya- ANKARA’ ya taşıyınız,yani kabuk artık değişsin.Yoksa  bana ne mi ? diyorsunuz ?hatta yine yoksa diyorum hani Salmanın  böylesi ızdırab çekmesi ,mağduriyet yaşaması ,içinizden birilerine her hangi bir menfaat mi sağlıyor ?yoksa 25 000 civarı halkınızla  hayatınızdan –yaşantınızdan-çok memnunsunuzda biz mi göremiyoruz ? tabi bunlar ve nice sorular, insanın kafasına  doğal olarak takılıyor.Eğer amaç başarmaksa tabi bunlar geçerli,yoksa ,ne diye kafa patlatalım ki ?

Değerli dostlar!  Amaç başarmaksa,karınca misali bu değirmene su taşıma noktasında safların artık belli olma zamanı geldi ve geçiyor.Kabuğunuzdan çıkınız ve etrafa bakınız. Biz kimiz ?amacımız ne ? ve ne yapmaya çalışıyoruz ?kimlerle ,neler yapabiliriz ?bunun vakti sanırım geçmek üzere,Bu işin –çocukça  yaşantıyla-düşünceyle-Allah ın istemediği yaşantı biçimiyle – bu tür gayrı meşru( alemci )kafalarla yada kafadaki insanlarla sonucunun alınamayacağını artık görmelisiniz diyorum.hesap- hesap- hesap diyorum.üzülerek ifade etmeliyim ki,bu yazımdan da sizlerin –salmanın menfaatleri cihetinde, birliğiniz beraberliğiniz doğrultusunda adı göremesem, daha yazı yazmama da gerek görmüyorum.Çünkü yazmış olmak için  yazmak istemiyorum. Yapılan  ne iş olursa olsun ,ya bir fayda  celbetmeli,yada bir zarar def etmeli.^’ Yoksa  beynimi yoracak çok iş var. Sizleri seviyorum-saygılar sunuyorum-her şey gönlünüzce olsun.Sürçülisan olmuşsa affola... 22 Mart 2008

 

YAŞAMAK  YADA YAŞAMAMAK

Saygı değer dostlarım!Cenabı hakkın yaratılanlar içersinde ,en fazla ehemmiyet verdiği, varlık insandır.

İnsan ise ,yeryüzünün  imarı ile görevlidir.Bu vazifeyi  ifa ederken  en büyük kılavuzu ise akıldır. Aklı kullanmak için de külli iradeden ,kendisine cüz’i irade verilmiştir.Külli irade yaradan  ALLAH’a aittir.cüz’i irade ise insana aittir.İnsan bu vasfıyla diğer yaratılanlardan  kolayca ayırt edilir.Bunun manası şudur! İnsan verilen aklı , iradesiyle yönlendirecek,iyiyi kötüden-güzeli çirkinden-doğruyu eğriden- hakkı  batıldan   ayıracak, bunu neden ve niçin yapacak? Şimdi gelelim neden  ve niçin’lere  ,NEDENLER VE NİÇİNLER ,NEDENDİR BİTMEZ,BİR ŞEYİ İNKAR İÇİN YOK DİYEBİLMEK YETMEZ’ Öncelikle bu veciz ifadeyi kulağımıza küpe  edelim.Mülk suresinde ,cenabı hak ,insanların  ve cinlerin  sadece yaradana  ibadet etmesi için yaratıldığını beyan etmektedir.

İşte  akıl ve irade burada kendini  göstermekte,ölüm ve sonrası  ebedi hayat için ,insanların  kendilerini kurtarmak için ,çalışmalarını-Dünyayı imar etmelerini,’  Hiç ölmeyecekmiş gibi Dünya için,Yarın ölecekmiş gibi de Ahiret yurdu için’ çalışmalarını  inandık dediğimiz ve gereklerini yapmakta tereddüt ettiğimiz İSLAM dini emretmiştir.Evet  sevgili dostlar! Şimdi  gele lim , kendimize- yöremize-beldemize-yaşadığımız çevremize;Bizlerin asıl vazifesi,yemek-içmek- yatmak-kalkmak-nefsani duygularımızı tatmin etmek-helal –haram  demeden hayatımızı,yemekhane  ile afedersiniz tuvalet arasında ,ağ dokuyarak  kısacık ömrü  bitirmekmidir? Bizim Dünyaya  geliş gayemiz? Hayır  hayır  bizler asla böyle olamayız,bizler farklıyız,bizler  ‘ Kur’ani  ifadeyle yaratılanların en şereflisi’ yiz.Bizler ,iyiliği emreder-kötülüğü nehyederiz.  Bizler  aklımıza –irademize ,hak hakikat doğr ultusunda yön verir,Dünyamızı da ukbamızıda  muammer eylemek için çalışırız. Çünkü biz farklıyız,çünkü biz akıllıyız.                   

Şimdi  bu kadar tahlilden  sonra, gelelim sahilin içkesiminde, yaşamakla –yaşamamak arası  hayat sürmeye çalışan  bizim dostlarımıza-bizim hemşehrilerimize!Bir bakarsınız,en akıllı biz,en kültürlü biz,en uyanık biz,en çalışkan ve başarılı olan biz,gittiği yerlerde memleketini en mükemmel temsil eden de biz,ancak ; doğup büyüdüğümüz-Dünyayı tanımamızda ilk adım olan  SALMAN-ve diğer  mazlum –mülayim –çilekeş insanlarını kaderlerine terk ettiğimiz ,köylerimiz-beldele rimiz-ilçelerimiz.

Kıymetli dostlarım!Salman  internet sitesine  kıymetli  fikirleriyle  katkı sağlayan arkadaşlarımıza ,yönelik ,bir çağrı yapmak istiyorum.Allah rızası için ,’ yazı konunuz hangi başlık altında olursa olsun, lütfen  SALMAN’ın ve Salmanlının  sıkıntılarıyla ilgili  çağrılarımızı ihmal etmemeli,birlik ve beraberliğe vurgu yapılmalı,bu sorunların çözümü cihetinde fikirler beyan edilmeli,basit basit güncel lehceler-selamlaşma lar-kendimizi taktim-aşk meşk şiirleri  vb. yazılarla değil de ,yöremizin problemlerine ve çözüm yollarına dair ,yazılar ve tartışmalar yaparsak,sanırım amacımıza ulaşmada  bir milim daha çıtayı yükseltmiş oluruz.Aksi halde bu noktadan ileriye gidemeyiz.(bağışlayacağınızı umarım).

Değerli dostlar! Yine sitemize bakınca ,çok mümtaz-müşahhas  şahsiyetlerin reklamları mevcut. ALLAH aşkına SALMAN ,ve yönetimi  konusunda bu şahsiyetlerin neden isimleri yok?bu insanlar nerede? Mimar-mühendis-bilgisayarcı – emniyetçi-asker- subay gümrükçü- amir- müdür  vb. çeşitli meslek grupları  bunlar nerde?yoksa kestane nin  çıkıp,kabuğunu beğenmediği  noktadamıyız?Farkındaysanız ilmi yazılara yorum bile getirilmiyor,mesele Salman olunca,hiçbir fikir bile beyan edilmiyor,yoksa sizler SALMANI  hakikaten  emanet edecek insanlarmı buldunuzda benmi boşa yazıyorum?Görebiliyorum ki,sizler !ey salmanlılar! Ey salmandan bağımsız yaşayanlar!sizler bu vebalin altından kalkamazsınız.Altıncı kez ve son kez ,tüm salman kimliğine sahip sizlere sesleniyorum! Ya bu davada olunuz,yada salmanlıyım derken birkez daha düşününüz,bu salmanın kader davası-bu salmanın insanlarının yaşamakla  yaşamamak arası mücadelesinin davası-bu muzdarip insanların hak arama davası-bu dava T.C. anayasal düzeninde ,demokratik haklarının müdafasının davası. Eğer bu davaya  SALMAN SEVDALISI İSENİZ DAHİL OLUNUZ yoksa boşa kürek çekip zamanı öldürmeyiniz. Bu uyarıyı yapmak bir AKKUŞ lu olarak benim vefa vazifem.Sürekli birlik beraberlik ,bir araya gelme temasını altıncı kezdir vurgulamama rağmen ,halen arayıpta yada yorum yazıları yazıpta , meselenin üzerine giden  tekbir şahsa  rastlamadım. Bu demek oluyorki,sizler  salman adına daha  ne istediğinizi bile  tespit etmiş değilsiniz .Yanılmak isyorum.Salmanı idare edenlerin yada etmek isteyenlerin hayat nizamlarına-yaşam düzeylerine şöyle bir bakınız,buna layıksanız ,ekliyeceğim bir şey yok.,değiseniz,artık silkinme ve kendinize gelme zamanı artık  geçmek üzere.hatırlatması benden,ilgilenmek sizden.  Saygılar sunuyorum-yaşamalısınız diyorum.

 

 

MUZDARİP HALKLAR

Kıymetli dostlar! 5. serisini  kaleme almaya çalıştığım,Salman’la ilgili yazılarıma ,bu bölümde farklı bir yaklaşım getirmek istiyorum.Eskilerde Akkuş’lu bir vatandaş sahile  indiğinde  ayağında kara lastik,kafasında sekiz köşe şapka,üstü başı fazlaca düzgün değil,kadınlarımız (maksi )denen etek,üst normal kıyafet,çarşıda imkanına göre  iki kilo üzüm-helva- iki ekmek,bir köşede karnını doyurur,bir bardak su içer ve çarşıdaki işlerini  takibe koyulur,resmi dairede kendilerine muamele  aynen şöyledir ‘Dağlı- Mehmet ağa!sen Akkuş’ lusun, İlküvez’lisin,yoğunoluk’lusun  ‘ hiç fark etmez,senin konuşmana –kılık kıyafetine- yanındaki çoluk çocuğunun konuşma ve kılık kıyafetine  göre senin işlerin   dizayn edilir,bugün git yarın gel ,mesai bitti yada  şu şahsı getirirsen olabilir vb. sayamayacağımız kadar  sahil li  yada diyelim cenikli  tarafından ,hor ve hakir görülürdük.Bunu yaşadıkmı demeyin,çünkü ,bizden büyüklerimiz,ağabeylerimiz,babalarımız,dedelerimiz bunu  yıllar yılı yaşadılar.

Gelelim  günümüze ve bir tahlil yapalım.Artık köyden gelen Mehmet ağa  durumunu düzeltmiş,cebinde parası var,çocuğunu  okutmuş,topluma karışmış,insandan sayılır olmuş,kendisinin-çoluk çocuğunun kılık kıyafeti eh fena sayılmaz,acıkınca lokantaya gidiyor,hani derlerya’elbise yürümeyi,para konuşmayı öğretir’ hamd olsun Mehmet ağa  durumu toparlamış,resmi dairede hoş geldin denecek düzeye kendini getirmiş,hak hürmetin bini bin para,işleri tıkır tıkır yürüyor,yüzü gülerek evine dönüyor,mutlu,halinden memnun.Şimdi   elimizin arasına başımızı koyarak  bir kere daha düşünmeye davet ediyorum  sizleri ,çocuklarınızı okutana kadar-cebinizde paranız olana kadar- kılık kıyafetinizi düzeltene kadar,yemeğe lokantaya gidene kadar-acep sizin nereniz noksandı? Yoksa insan olduğunuz,vatandaş olduğunuz,bu toplumun bir ferdi olduğunuz ,vergi verdiğiniz,askere gittiğiniz, samimi  namuslu  dürüst  olduğunuz bu  yöreye ait olduğunuz, CENİKLİLER –SAHİLDEKİLER-DEVLET DAİRESİNDEKİLER tarafından  yoksa yenimi keşfedilmeye başlandı? Yoksa siz,  benim değerli eli öpülesi analarımın,babalarımın ,önceleri uzaydan-şimdi de yerden gelen birer varlık olduğ unuzu mu keşfettiler?

Kardeşlerim-kıymetli dostlarım-Akkuş’ lum-Salman lım-İlküvez lim-Yoğunoluk lum ,artık aklınızı başınıza devşirme zamanınızın geldiğini –hatta geçmeye başladığını ,bam telinize dokunarak  hatırlatmak istiyorum.Sizler benim doğduğum-büyüdüğüm-çok tatlı- acı hatıralarımın  yaşandığı yöremin insanlarısınız.Sizleri uyarmak benim vefa borcum .Ben sizleri, merhum  ve benim için  vazgeçilmez olan ,annem,babam,iki yıl önce kaybettiğim büyük ağabeyim olarak  , kabul ediyorum ve vaz geçilmezlerim olarak telakki ediyorum. Lütfen ama lütfen  bir kere daha düşünün,ölüm var-hesap var- terazi mizan var -,herkes mutlaka hesap verecek,artık  iç kesimin insanları  ,bir kere daha çok iyi düşünmek zorunda,iyi muhasebe yapmak zorunda,adımlarını sağlam atmak zorunda,kendisini insan olduğu için ciddiye alanları tespit etmek zorunda,yere sağlam basmak zorunda,her şeyin başı nın ALLAH korkusu olduğunu bilenlerle  ve buna riayet edenlerle haşır neşir olmak zorunda.

Kıymetli dostlarım !Dördüncü yazımdaki çağrımı tekrarlayarak ,yazımı bitirmek istiyorum.Salmanlılara acilen birliği-beraberliği-toparlanmayı-arkanıza aldığınız güçle hareket etmeyi,planlı-proğramlı  çalışmayı,bunun için  öz değerlerinizi,size ait leri ,sizin içinizden  yetişenleri,bürokratlar,amirleri ,memurlar,işadamlarını, vb. elit insanları  mümkün olan en kısa  zaman diliminde ,mümkün olan yerde ,özellikle SALMANI   mas aya yatırmaya  çağırıyorum.Aksi halde yöre insanı çok daha horlanır-hakir görülür-ve Devlet baba dan  eh işte gelirse yada gönderilirse ancak hizmet alırsınız.Birilerinin keyfi gelirse hizmet alırsınız.

Tüm yöre insanlarını  sevgi ve saygıyla selamlıyorum,her şey gönlünüzce olsun.

 

SALMANA  DUYARLI  OLMAK

Sevgili Salmanlı  dostlarm! Dördüncü  serisini  kaleme aldığım, Salmanlılarla dostane yazılarımın içeriğine bakıldığında ,sadece’ yazı yazmış olmak için yazı yazmak ‘olmadığı  anlaşılacaktır.Bundan önceki yazılarımda,ısrarla üzerinde durduğum çok ehemmiyet arz eden  birlik beraberlik ve bu olgunun getireceği nimetlerin bir kısmını  yazdım.Ayrıca tefrikanın ,bölük pörçük olmanın getireceği zararlardan  bahsettim.Hatta  öyleki,sizler didişirken beldenize gelmesini beklediğiniz hizmetler, başka başka yerlere kayacaktır gibi ifadeler kullanmama rağmen,hiçbir yorum bile getirilmemiş  ve halen  anlamsız didişmeler devam etmektedir.Bunu derin teessürle karşıladığımı ,bundan esef duyduğumu  belirtmek isterim.Ayrıca  acil eylem planı gibi gördüğüm, hiç kimsenin aklının ucundan bile geçirmediği,ciddi bir konu dan bahisle, yörede yaşayan yada dışarıda yaşayan ,elit diyebileceğimiz kültürlü-bilinçli- sağduyulu-Salmana hizmeti üzerine borç bilmiş-Salman  gönüllüsü olan insanların acilen tek hedef,tek misyon,  etrafında toplanmasını ,ve Salmanlılık  duyarlılığını  masaya yatırmak gerektiği üzerinde durmuştum.Ne hazindir ki hiç kimsenin ilgi alanına bile girmemiş.

Kıymetli dostlarım!Sizler öncelikle  ne istediğinizi-amacınızın  ne olduğunu-yani  sizler öncelikle hedefinizi tespit etmelisiniz .Tüm eforunuzu  bu hedefe ulaşmak için sarf etmelisiniz.Bunun  yolu ve başı birlik –beraberlik-bütünlük ve tek hedefe kilitlenmekten geçer.Amacımızın insanı yaşatmak olduğunu ,insanın yaşaması için ne mümkünse yapacağımızı  bir kere netleştirmeliyiz.netleştirmelisiniz.Bu işler  öyle göründüğü gibi basit duygu ve basit düşüncelerle  gerçekleşecek olsaydı, hiç bu beyin jimnastiğine gerek kalmazdı .Benim anlamakta güçlük çektiğim bir  husus daha var. O da şudur; un var-şeker var- tüm malzemeler tamam ,ancak helva yapmaya  kimse yaklaşmıyor,desinler için çırpınan birkaç kişiden başka sahada kimsecikleri göremiyoruz. Yoksa herkes halinden memnun da  ben mi göremiyorum?

Sevgili Salmanlı kardeşlerim!Kulaklarınızı –gözlerinizi –hatta tüm uzuvlarınızı dört açmalısınız.Aksi  halde ,sadece yazmış olmak için yazarız,konuşmuş olmak için konuşuruz,laf olsun  torba dolsun kabili,zaman kaybederiz,bir milim bile mesafe almadan ,geçmişlerimiz gibi bizimde ömrümüz ,tabiri caizse  ahla vahla gelip geçer,sorunlarda  olduğu gibi devam eder.Çok mu zor sorarım size? Salmanın –hatta Akkuş un  yetiştirdiği  mümtaz   yirmi  tanecik insanı bir araya getirip te Salmanı masaya yatırmak?Önümüzde bir yerel seçim var. İçkilerle –kumarlarla- sağda solda afedersiniz ama karı kız alemleri yapan ,bu tür haleti ruhaniye sahipleriyle sizler  artık  bağları koparmalısınız. Kafanızı ellerinizin arasına koyup iyice düşünmelisiniz.İlkokul çağı çocuklar gibi hareket etmemelisiniz.Beyinleri artık çocuklaşmış insanlardan size,beldenize artık hayır gelmediğini görmelisiniz.Bundan böyle de hayır gelmeyeceğini artık görmelisiniz.

ALLAH rızası için ,beldemizin selameti için,yöre insanının kurtuluşu için   bu yazımla tüm salmanlılara çağrı yapıyorum ve diyorum ki, birileri bu kıymetli şahsiyetlere ulaşsın,masraflarını ben üstleneyim önemli değil,oturalım bir çay içelim.yemek yiyelim  mekan nerede olursa olsun  önemli değil,artık bu bir başlangıç olsun,Cennet beldemiz SALMAN artık enine boyuna masaya  gelsin.Dar çerçevede amaca ulaşılmaz,tek Salmanlı nın fikirleriyle  netice alınmaz.Bari bu çağrıma kulak asmanız temennisiyle,tüm Salmanlı kardeşlerime ,hemşerilerime  saygılar ve selamlar sunuyorum.Hoşca kalınız,her şey gönlünüzce olsun.Ayrıca hanım kardeşlerimin kadınlar gününü tebrik eder,yılın bir günü değil,tüm günü yanlarında olduğumuzu bilmelerini  isterim.10.03.2008

 

SALMAN'IN REFAHA ULAŞTIRMA BİRLİKTELİĞİ

Kıymetli Salman’ lı dostlarım! Üçüncü serisini kaleme aldığım şu satırlarıma gösterdiğiniz teveccühlerinize öncelikle teşekkür eder saygılar sunarım.

Değerli dostlarım! Benim memleketimiz adına anlayamadığım ya da anlamakta güçlük çektiğim birkaç husus hakkında sizlerle konuşmak istiyorum. Salman kasabamız küçümsenmeyecek kadar eski bir tarihe sahip, takribi 20 yıllıkta belediyelik bir beldemizdir. Bir dönem jandarma karakolu mevcuttu. Akpınar la arada geldi gitti vs. Uzunca yıldır da ortaokulu mevcuttur. Epeyce bu okulun mezunu vardır. Bunun yanı sıra, metropollere sadece tahsil için gelenleri de küçümsenmeyecek oranda fazladır. Hatta üst düzey bürokratların, memurların, amirlerin, siyasetçilerin, oldukça maddi imkân sahibi iş adamları menkul ve gayrı menkul sahipleri bunların içinde bir yerlerde söz sahibi benim tanıdığım ya da tanımadığım birçok insanların mevcut olan bir beldeden bahsediyorum.

Bu insanlar neredeler? Bu insanların mutlaka acilen toplanması, bir araya gelmesi ya da getirilmesi belde menfaati açışından çok ama çok önem arz etmektedir. Yorumcu kardeşlerimizin bu konunun üzerinde durmalarını beklerdim. Siteye yorum yazmış olmak için yorum yapılmaz. Bu hususta bir kere mutabık kalalım. Öncelikle bizler Salmanlı olarak ne yapmak istediğimizi hedeflerimizin neler olduğunu, bu hedeflerin hangi yolda kimlerle ulaşabileceğimizi, kendi içimizden yetişen değerlerimizin bu hedefe yönelik ne gibi faaliyetler içinde olduklarını masaya yatırmak galiba işe başlamanın ilk adımı olacaktır. Şu hakikati hiçbir zaman göz ardı etmemeliyiz. “Bize bizden başkası sahip çıkamaz.”Bizi bizden daha fazla kimsecikler savunamaz. Biz bu doğrultuda, boş işlerle, boş sözlerle anlamsız, çekişmelerle hayatımızı idame ettirirsek kusura bakmayın ama daha çok bekleriz.

Bizim öğrencilik yıllarımızda efendim “istenmez verilir” denirdi. Yıllarca uyutulduğumuzu geç fark ettik. Umarım sizde, Salmanlı dostlarım böyle olmazsınız, erken uyanır, silkelenir kendinize gelirsiniz. Davanızı, sevdanızı tespit edersiniz. Kısır çekişmeleri, kalıplaşmış siyasi anlayışlarınızı bir kenara bırakarak kendi özünüze dönersiniz. Bunu becere bilirsek, insanlarımızı siyasi, ideolojik, felsefi vb. tasniflere tabii tutmadan, hiçbir ayrım yapmadan, ortak amaçla, oluşturmayı başarırsak, ortak aklı hâkim kılarsak, inanınız ki her şey yoluna girecek, istediğimiz tüm hizmetler, ülkemizin diğer yerlerinde olduğu gibi beldemize de gelecektir. Tefrikaya düştüğümüz oranda, devlet hizmetlerinde olduğu gibi, tüm alanlarda inanınız ki mağdur olacağız. Bu haleti ruhaniye ise birilerinin çok işine gelecek. Beldenize beklediğiniz tüm hizmetler çünkü onlara gidilebilecek. Bundan emin olasınız. Birlikten, beraberlikten güç doğacağını unutmayınız, aranıza nifak tohumları attırmayınız. Aksi takdirde daha çok beklersiniz.

Değerli dostlar! Ben inanıyorum ki, sizler böyle basit düşüncelerle değil, aklıselimle hareket edersiniz ve cennet gibi olan beldemize hak ettiği tüm hizmetlerin yolunu açarsınız. Meselelerimizi bürokrat kafasıyla değil, derin ve engin siyaset anlayışınızla çözersiniz. Bu alt yapının Salmanlılar’ da olduğuna inancım tamdır. Yeter ki isteyelim. Sizleri seviyorum. Saygılar sunuyorum.

 

NASIL İLÇE OLUNUR?

Site ziyaretçi defterinde dikkatten kaçmayan bir husus hakkında sizlerle bir nevi dertleşmek, ihtiyacı hissettim. Sürçü lisan olursa şimdiden af ola. Hemşerilerim! Sayın Başbakanın ısrarlar zaman, zaman ifade ettiği, Şeyh Edibali’nin Osman Gazi'ye vasiyetinde bulunan anlamlı sözü olan ki çok manidardır. “İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN” Tabi ki ana tema insan içim yapılması mümkün olanın yapılıp yapılmamasıdır.

Bizim için, yani Salman ve Salmanlı için yapılması gerekenler, bu ana kadar yapılmamışsa ki yapılmadığı alenen ortadadır, bunun nedenleri ve niçinler-i üzerinde durmakta yarar ve mülahaza etmekteyim. Kıymetli hemşerilerim! Türkiye’de ve tüm dünyada olduğu gibi, insanlar kategorilere ayrılmıştır. Söz konusu Salman olunca, önce kategorimizi tespit etmemiz gerekir.  Bizim sınıfımızdaki insanların, devletin şefkat eline ulaşabilmesi, devletten gerekli olan, mutlak hizmetleri alabilmesi, tamamen bizim devletimize bakış açımızla doğrudan alakalıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca bırakın Salman’ı Akkuş olarak devletimizden bu güne kadar ne hizmetler alabilmişiz, geriye dönük bir bakmamız gereklidir. Yine Cumhuriyet dönemi boyunca son yıllara kadar ne kasabamızın nede ilçemizin ismimiz (Arapça tabirle irapta mahalli) var mıydı? İlhak yoktu. Yenilerde yani birkaç yıldır Akkuş – Salman gibi kelimeler telaffuz etmeye başlandı. Öncelikle bu isimlerin geçmesinde emeği geçenlere müteşekkir olduğumu beyan etmeliyim.

Kıymetli dostlarım! Amaç bana göre ilçe olmak olmamalı ilçe için zemin hazırlamak olmalı. Bu zemin nasıl ve ne şekil olacaksa tüm kesimler fizibiliteyi hazırlayanlar, hiyerarşiye göre davranarak, cennet kasabamızı ilçeye dönüşmesini bu yöntemle sağlamadırlar. Biz bunu değil de, nerede, ne zaman, kimlerle, ne şekilde alem yapacağımızın hesaplarını yapmaya devam ettiğimiz sürece, asla bırakın ilçe olmayı, beldeliğimizin korunmasından aciz kalacağımızı unutmamalıyız. İnsanlar dünyada tek amaç için yaşamalıdırlar. Bu amaç kasabamız insanlarında af edersiniz ama sadece yeme, içme,giyinme,kuşanma, cinsel tatmin gibi maalesef kendini hissettirmekte, bu yaşam biçimi de bizim yöre insanlarının sanki tamamı bu zihniyetteymiş gibi hakkımızdaki ilgililerin bize ve kasabamıza bakış açılarını olumsuz yönde etkilememektedir. Bu kara bulutun üzerinden dağılması için, var gücümüzle çalışmalıyız, ayrıca şanslı bir yanımızda var, kültürlü, eğitimli, bilinçli Türkiye bürokrasisinden, siyasetinden anlayan, aydın, sosyal ve inançlı bir ekibimiz hamdolsun ki azda olsa var. İşte mümtaz şahsiyetleri acilen istişare için nerede yaşıyor olursa olsunlar, bir araya getirmek onların bakış açılarından fikirlerinden ve değerli tecrübelerinden istifade yoluna gitmek, izlenecek yollardan bir tanesidir.

Sevgili Salmanlı kardeşlerim! Belki sözlerim hitaplarım sizlere ağır gelebilir, nitekim başta dediğim gibi sürçü lisan etmişsem, hududu aşmışsam af ola diyorum. Türkiye’de hizmet almanın metotlarını artık bizim insanlarımızın da görebileceğine inanıyorum. Amaç insanı yaşatmaksa, bunun için gerekli olan iletişim, ulaşım, haberleşme, sağlık, eğitim vb. hizmetlerin, illa ilçe olduğumuzda değil, insan olduğumuz için yapılması gerektiğine inancım tamdır. İlçe olmanın alt yapısını ruhi ve fiziki olarak hazırladığımızda, kendimizi hedefe kilitler amacımıza ulaşırız inşallah diyor. Saygılarımı sunuyorum.

 

                    ÖZ GEÇMİŞ

       

                        Adı Soyadı                  :Yaşar EFİLOĞLU

                        Baba Adı                    :Mehmet

                        Doğum Yeri                :Akkuş/ORDU

                        Doğum Tarihi             :01/06/1965

                       

                        Tahsil Durumu :

                         İlkokul                         :Akkuş Kurt Boğaz Köyü İlkokul

                         Orta ve  Lise               :İzmit Lise ve İmam-Hatip Lisesi

                        Yüksek Okul                :İşletme Fakültesi

                        Yabancı Dil                  :Orta derecede İngilizce , Arapça

     

                        Çalıştığı Kurumlar:

                        28/04/1986            Diyanet İşleri Başkanlığında İmam Hatiplik

1987-1988            Eğitim Öğretim Yılı Akkuş İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Vekaleten  İlkokul Öğretmenliği ve Müdürlüğü.

                        1988 Yılı sonundan itibaren , Muhtelif Yerlerde İmam Hatiplik.

14/09/1994 Tarihinden İtibaren Gebze Belediyesinde, Zabıta Memurluğu (2,5 yıl kaçak inşaat şefliği,2 yıl çevre Zabıtalığı, 1yıl Veteriner İşleri Müdürlüğünde Tahsildarlık)

Mütakiben Gebze Kaymakamlığı Emrinde, İlçe Özel İdare Müdürlüğünde Köylere Hizmet Götürme Birliğinin Saymanlığı , iş ve işlemleri , icra memurluğu vb.görevler.

                        2005 Yılı Dilovası Belediyesinde Başkan Yardımcılığı.

05/09/2005 Tarihinden itibaren İstanbul Sultanbeyli Belediyesi , İkdisat ve Küşat Müdürlüğü , İdari ve Sosyal İşler Müdürlüğü yaptıktan sonra  Veteriner İşleri Müdürlüğü Kadrosuyla Başkanlıkta Uzman olarak hizmete  devam etmekteyim.

                       

                        Ailevi Durum : Evli 3 çocuk babasıyım .